KİMLİKLERİN ARDINDA

107 12 14
                                    

************UĞUR BÖCEĞİ**********

Bu gün annem ve babam beni doktora götüreceklermiş işte bazı önemsiz testler.. 'Bazı önemsiz testler' deyip duruyorlar ama son birkaç gündür o kadar endişeli ve üzgünler ki artık bunun önemsiz olduğunu açıkçası düşünmüyorum.

Bugün artık ne olduysa anlayacağız. Adrian'da bir garip davranıyor. Her gün arayıp nutuk çekiyor. Hala ne olduğunu anlamış değilim. Hatta son birkaç gündür Alya da aramaya başladı. Ne olduğunu sorduğumda beni geçiştiriyorlar.

Şu birkaç gündür neyseki hiç akuma saldırısı yaşanmadı bu iyi bir şey. Zaten yaşanmasında başım gerçekten sürekli olarak çok ağrıyor. Sanırım annemler de bu yüzden endişeleniyorlar. İki de bir başım dönüyor mu diye kontrole geliyorlar.

Neyseki sonunda doktor randevusu saatim gelmişti. O sırada Adrian ve Alya da bizimle beraber gelmek istediklerini söylediler. Sanırım bu durumdan onlar da haberdar. Of neden herkes biliyor da ben bilmiyorum?

Hastaneye geldiğimizde Adrian ve Alya kapıda bekliyorlardı. Alya'nın göz çevresinde göz yaşı gördüğüme yemin edebilirim ama kanıtlayamam.

Alya koşarak yanıma geldi ve "Oh kızım nasılsın?" dedi.

"İyiyim!?" Soru sorarcasına bir bakış attıktan sonra hastanenin içine doğru yürüdüm.

"Nasılsın Prenses? " bi'  Adrian sormamıştı sonunda o da sordu.

"İyiyim" dedim soğuk bir tonla Adrian'a kızgın değildim ama sadece beni sevmediği için üzgünüm.  Sevgimin karşılıksız kalacak olması hep üzüyor beni.
Hayatı boyunca başka birine aşık olacak olması çok koyuyor insana.
Bunları düşünürken içime akan gözyaşlarını hissettim.
Öyle ya 'içte akan gözyaşları sellerden daha çok hasar verir' (stefan zweig)
Bu bana gerçekten çok hasar verdi.

Belki.. Belki bir gün beni sever diyerek sildim o içime akan gözyaşlarımı. Tabii her ne kadar
silmeye çalışsamda bıraktığı izler çok kolay silinmiyor. İyileşmiyor... Son zamanlarda bu yaşanan olaylardan nasıl bunu düşünemesemde. Çok ağır oturmuştu kalbime acısı. Çok ağrıtmıştı gerçekler.

Yüzüne baktığımda benim soğuk olan "İyiyim" cevabına kafası karışmış gibi gözüküyordu. Umursamadım. Biraz kafasının karışması gerekiyordu zaten.

************
Bunları kafamdan kısa süreliğine attım. Yanımda yürüyen Adrian'a döndüm. Bana gerçekten ne olduğunu merak ediyordum.

"Adrian! Sana bir soru soracağım."

"Tabii Prenses?"

"Benden ne saklıyorsunuz? Neyim var benim?"

Adrian bir anda afalladı. Sanki bana ne söyliyeceğini düşünmeye başladı. Bir şeyler geveleyerek cevap verdi.

"Eee.. Şeyy... Yok.. Senden bir şey saklamıyoruz.."

"Günlerdir herkes nutuk çekiyor. Annem ve babam iki debir kontrole geliyor! Ne oluyor?" artık sinirlenmiştim. İnsanların benden bir şeyler saklamasından hiç hoşlanmam ve bunu yapmalatı çok sinir bozucu olmaya başlamıştı. O sırada annem yanıma geldi.

"Kızım.. Doktor bize bazı semptomlar olduğunu söyledi.. Hastalık semptomları.. Beyin ile alakalı.. Onun için testler..testler yapacağız.. A.. Ama bir şey çıkmayacak değil mi Tom?" Annem gerçekten çok stresli gözüküyordu. Etrafımdakilerin gözyaşlarını tutmaya çalıştığını fark ettim.

O sırada ağzımdn çıkabilen tek şey titrek bir " N.. Ne? " oldu.

"Canım bir şey çıkmaz." dedi babam üzülmememi umarak.

Benim ise başımdan kaynar sular dökülüyordu sanki..

Beynindeki bazı semptomlar..

Semptom...

Gözlerimden yaşların süzüldüğünü hissettim.Ne cehennem oluyordu? Annemler bu kadar sakladığına göre ciddi bir şey olmalı?
Bilmiyorum... Sadece onlara kızgınım. Bunu benden nasıl saklarlar ya? Nasıl!!?

"ve siz benden bunu sakladınız! Nasıl yaptınız ya nasıl? Bunu benimde bilmeye hakkım var!" iyice sinirlenmiştim. Bunu ne cüretle benden saklıyorlardı?

O sırada Alya konuştu "Kızım özür dileriz senin üzüleceğini düşündük."

"Böyle az mı üzüldüm? Belkide öleceğim ama benim haberim yok! Nasıl ya?" Bunu söylememle herkesin gözleri faltaşı gibi açıldı.

"Nasıl sözler öyle onlar kızım!!" dedi annem. Ağlamaya başlamıştı. Onunla beraber bende ağlamaya başladım.

"Ya anne ya!" annemin kollarına bıraktım kendimi. Yaklaşık beş dakika sonra gözyaşlarımı sildim. Hala çok kızgın olsamda bunu neden yaptıklarını anlayabiliyordum.

**********
Testleri yapıp doktorun odasına girdiğimizde biraz odayı inceleme fırsatı buldum. Beyaz bir sedyenin yanındaki duvarda tıbbi terimler içeren tablolar duruyordu. Ben onları incelemeye koyulurken annem ve babam durumu anlatmaya başladılar. Adrian ve Alya ise dışarıda bizi bekliyorlardı. Doktorun mavi gözlerli heyecanla parladı. Bir şeyim yoktu. Sadece migren. O kadar rahatladım ki
Şu birkaç günde hem Adrian hemde bu hastalık olayları gerginliğimi iki katına katlıyordu. Sadece Adrian'ın beni sevmemesine üzüleceğim için derin bir oh çektim.

*******

Olayların üzerinden bir gün geçmişti. Bugün Adrian ve Nino fizik projesi için bize gelecekler. Benim ise düşündüğüm tek şey Adrian'ın yüzüne nasıl bakacağım! Her yüzüne baktığımda yeşilin her tonunu içeren gözlerinde kayboluyorum. Bu sefer nasıl kaybolmayacağım? Her yüzünü gördüğümde bana  'Seni Seviyorum' demeyeceğini hatırlamak canımı acıtmayacak mı?

Saate baktım, daha okulun başlamasına bir saat  vardı. Belki birazcık okulu asabilirim. "Tikki Benekler!"  Üzüldüğümde her zaman gittiğim yere gittim. Eiffel kulesine, Paris'in en güzel manzarasına... Pastaneden aldığım muffinleri yemeğe başladım.

Hala onu düşünüyordum. Hala onun beni hiç sevmeyecek olmasını kabullenmeye çalışıyordum. O başkasını seviyor.. Gözlerimden yaşlar döküldü.. Sessiz sessiz ağladım. Benim sessizliğimle içimde kopan kasırgaların garip tezatlığına acı acı güldüm. O sırada arkamdan gelen "Layd'm" sesi ile irkildim. Kara Kedi yanıma oturdu. Beraber izledik gökyüzünü.. Dakikalarca sessizliğin ardından konuştum.

"Neden burdasın?"

"Okula gidiyordum. Seni Eiffel kulesinde yalnız oturduğunu görünce senin bana ihtiyacın olduğunu düşündüm ve görüyorum ki var! İyi misin Layd'm"

Biraz duraksadım.. İçimdeki ona anlatma isteğini bastıramadım ve anlatmaya başladım..

"Sen hiç seni sevmeyen birine aşık oldun mu?"  dedim gözyaşlarımı silerek.

Derin bir iç çekişten sonra konuştu.. "Bilmem.. " 

"Nasıl yani bilmem?" Nasıl bilmiyor olabilir ki.. İnsan aşık olup olmadığını bilmez mi?

****************KARA KEDİ*********

Ona söylemeli miydim? Ona ne kadar aşık olduğumu anlatmalımıydım. Başımı öne eğdim. Zümrüt gözlerimi onun mav i boncuk gözlerinden çektim.

Söylesem beni reddeder miydi? Yoksa karşılık verir miydi sevgime? Belki o aşık olduğu kişiden vazgeçerdi benim için.. Hayır hayır ben bunu istemiyorum.. O, o sadece mutlu olsun.. Şu an söylemesem daha iyi. Eğer söylersem üzülür..  Gözlerim doldu.. O beni sevmiyordu.. Beni hiç sevmeyecekti.. O, o başkasını seviyor..

Gözlerimi onun masmavi gözleriyle buluşturdum. Gözlerimdeki yaşlar bana hükmederek akmaya başladı..
O sırada Layd'min endişeli sesi duyuldu.

"Kedi? İyi misin?"

"İyi..yim Layd'm sadece bende asla ulaşamayacağım birine aşığım." 

KİMLİKLERİN ARDINDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin