Sezon 1 | Bölüm 4

38 39 6
                                    

(Ertesi gün..)
(Helen, daha iyi hissetmeye başladı ve artık değnek kullanmasına gerek kalmayacağını düşünüp onları bir kenara fırlattı ve üstünü giyinmek için dolabı açtı.)
"Bakalım bugün neler var.."
(Helen, kısa bir süre içinde giyindi, saçlarını yaptı ve kitaplarını alıp okulun yolunu tuttu.)
(Kısa bir süre sonra..)
(Helen, bahçede toplanan bir grup öğrenciyi kendisine el sallarken gördü ve ayıp olmasın diye yanlarına gitti.)
"Merhaba arkadaşlar, ders burada mı işlenecek?"
"Evet güzel kız, biz dersleri burada yapıyoruz, sizin gibi sınıflarda yapamıyoruz."
"Peki bu kadar mısınız?"
"Hayır, daha gelenler olacak fakat biz tanışalım yine de."
"Ben Helen, peki siz?"
"Ben Ian, bu Fararith, yanındaki de kardeşi Viorith."
"Siz hep böyle mi takılırsınız? Yoksa yeni birileri de var mı?"
"Aslında aramıza 4. kişiyi arıyoruz, buna sen de dahil olabilirsin."
(Helen, aldığı bu teklif karşısında şaşırdı ve konuştu.)
"Tanımadığınız birini aranıza almak saçma değil mi?"
"Tanımadığımız biri bizim liderimiz olacak." (Diye söze girdi Viorith.)
"Vio! Saçmalama!"
"Aslında arkadaşın haklı, fakat şöyle bir şey var; bu tanımadığınız arkadaşı daha yakından tanıyacaksınız ve hiç unutamayacaksınız."
"Helen, iki dakika konuşabilir miyiz?"
(Ian araya girdi ve Helen'i bir kenara çekip konuşmaya başladılar.)
"Helen, lütfen Vio'nun kusuruna bakma, bu aralar çok acı çekiyor ve bunun hıncını hepimizden çıkarıyor, senden bunun için anlayış bekliyorum."
"Arkadaşını sevdim, en azından dürüst davranıp fikrini belirtebiliyor. İdare edilemeyecek durumu yok."
"Sana bunun için teşekkür ederim, aramıza hoş geldin."
(Ian ile Helen, el sıkıştılar ve kardeşlerin yanına gittiler.)
"Bu arada, ders ne zaman başlayacak?"
"Herkes toplanmaya başlamış, birazdan hoca da gelir."
(Helen'in gözleri bir anlığına Aust'ı aradı fakat onu bulamayınca tekrar çocuklara döndü.)
(Helen'in yanına Heiman yaklaştı.)
"Helen, iki dakika konuşabilir miyiz?"
"Sen şu dünkü çocuk değil misin? Lia ile aramın bozulmasına sebep olan çocuk?"
"Evet, ama konuşmamız gerek."
"Peki, uzun sürmesin ve mümkünse Lia buralarda olmasın, onun tantanasını çekemem."
(Helen ile Heiman, öğrencilerden biraz uzak bir yere geçti ve konuşmaya başladılar.)
"Peki benimle ne konuşacaksın?"
"Öncelikle o dünkü rezillik için özür dilerim, bunun hakkında konuşmak istiyorum."
"Dinliyorum."
"Bak, Lia uzun zamandır benim peşimdeydi, ben ona karşı en ufak bir his bile beslemedim, onun amacı ben değildim, benim güçlerimdi."
"Peki dünkü vaziyet?"
"Hepsi Lia'nın kumpasıydı, beni bir şekilde çekmeye çalıştı ve taciz etmeye çalıştı, kurtulmaya çalıştım başaramadım -ki siz gelene dek.-"
"Lia'ya onu sevmediğini düzgünce söyleseydin?"
"Defalarca söyledim, onu kendimden soğutmak için her şeyi yaptım fakat başaramadım. Aust desen beni şerefsiz olarak görüyor."
"Cidden, aranızdaki mesele ne?"
"Aust benim can dostum-du, ta ki ona ihanet edene dek."
"Peki ne oldu da bu hâle geldiniz?"
"Birkaç yıl öncesinde krallığımız bölünmeden bir savaş olmuştu, bu savaşta Aust'ın sevgilisi de vardı. Benim tek amacım onları korumaktı fakat Aust'ın sevgilisi bu dünyaya adapte olamadığı için kanatları yoktu, ve kendisini koruyamadı. Aust bir taraftan kendini koruyup bir taraftan sevgilisine yetişemiyordu, araya ben girmek istedim, onu koruyup uzaklaştırmak istedim.. ve sonrasında yanlış büyü yaptığımı fark ettim, ve benim bu dikkatsizliğim onun ölümüne sebep oldu. O gün bu gündür okula adımını atmaz."
"Onu dün kütüphanede yakaladım?"
"Aust okumayı sever, hele ki sevgilisinin ölümünden sonra kitaplardan bir an bile ayrılmadı, sevgilisinin yerini kitaplar tuttu. Ve anladığım kadarıyla seni de kendisinden uzak tutmaya çalışacak."
"Peki neden ben?"
"Çünkü Aust'ın sevgilisine fiziksel olarak çok benziyorsun, sana iyi davranırsa bu senin yararına değildir. Aust beni her ne kadar sevmese de lütfen onun etrafında fazla dolaşma Helen, ona zarar verme ihtimalin var. Onu mümkün olduğunca kendi hâline bırak."
"Anladım, ama bizim aramızda bir şey yok? O yüzden sıkıntı da yok?"
"Bak Helen, sana diğer kızlar gibi değilsin, sen zekisin tarzı laflar etmeyeceğim. Zekanı kullanmak zorundasın ve bununla övünmemelisin, ve şimdi de zekanı kullanmak zorundasın, kendini ondan mümkün olduğunca uzak tutmalısın. Sen ona benden daha çok acı vereceksin çünkü. Ona umut verme Helen, ona umut verirsen seni sevecek ve sen yine öleceksin, bu sefer daha dayanılmaz bir enkaz haline gelecek. O yüzden ondan uzak dur Helen, yalvarıyorum sana."
(Helen, uzun uzun düşündü ve konuştu.)
"Aust kendi iradesine sahip çıkabilecek biri, yeri geldiği zaman bana kendisinden uzak durmamı söyleyebilir -ki bir yakınlığımız da yok zaten, ben uzak dururum fakat onun bana derdini anlatması gerekir."
"Helen, Aust'ı benden daha iyi kimse tanıyamaz, o yüzden lütfen saçma bir şekilde konuşmayı bırak ve ondan uzak dur. Zevkimden istemiyorum bunu."
"Bunu düşüneceğim fakat sana güvenmiyorum."
"Peki neden?"
"Lia ile senin yüzünden birbirimize girdik, en azından içindeki kötülüğü gösterdi. Ve sen Lia'yı bir kere bile savunmadın, sevmesen bile bizim karşımızda savunabilirdin. Tıpkı Aust'ın beni savunduğu gibi."
"Bakıyorun da sen her konuyu Aust'a çekiyorsun, ne iş?"
"Orada o olduğu içindir belki?"
"Bak Helen, Aust'ı senden iyi tanıyorum, senden fazla düşünüyorum bu yüzden ondan uzak dur."
"En iyisi bu konuyu kapatalım ve Aust'ı yüzleşmesi gereken gerçeklerle yüzleştirelim, bırakalım da son kararı o versin."
"Bu ne demek?"
"Bak Hemian, insanların duygu ve görüşlerine saygım sonsuz fakat ikinci şahıslardan duyduğum laflarla hareket edemem, Aust eninde sonunda istemeye istemeye bu gerçeklerle yüzleşecek, o korkup kaçacak tiplerden değil. Ve biz onu bu gerçeklerle ne kadar erken yüzleştiririz, hem onun için hem de bizim için en iyisi olur."
"Şimdi izin verirsen gitmeliyim Hemian, bilgilendirmelerin için teşekkürler."
"Rica ederim."
(Helen, grubuna döndü ve hocayı beklemeye başladılar.)
(Kısa bir süre sonra..)
(Hoca derse girdi ve herkese gülümseyip konuşmaya başladı.)
"Evet arkadaşlar, bugün sizlere korunma büyüsünü öğreteceğim fakat Helen, sen bir süreliğine bizimle çalışamayacaksın."
"Peki neden?"
"Seninle ayrı çalışacağız."
"Mevzu alfabenizi bilmemem ise şakır şakır biliyorum, ve dilinizi de konuşabiliyorum."
"Geleli iki gün olmadı, kimden öğrendin bunları?"
"Bir dost diyelim, ben de derste olabilir miyim?"
"Peki, dene şansını."

"Öncelikle sizinle kısa bir özet yapalım çocuklar, Elfler ve Periler nedir, ne işe yarar onu öğrenelim.."
"Arkadaşlar bildiğiniz üzere bizim aldığımız bu isimler genelde büyüklerimizin çocukluk isimleri olur, ve elfler uzun bir süre bu takma isimler ile yaşar. Ve elflerin 100. yaş günü geldiğinde isim değiştirme hakkına sahip olur, sizler de ailelerinizin isimleriyle şu an buradasınız. Bir diğer soru elfler ve perilerin şeytanlar ile ne düşmanlığı var?"
"Arkadaşlar bildiğiniz gibi her krallık kendi iktidarını korumak için savaşmak zorunda, ve çok uzun yıllar önce şeytanlar, Elfleri güçsüz ânlarında yakalayıp onlara savaş açmaya çalıştılar ve başarısız oldular. O yıldan sonra elfler ve periler sıkı çalışmalar yaptılar ve şeytanlara saldırmak için çok uzaklara gittiler, ve başarılı da oldular. Ve bu döngü asırlardır böyle devam ediyor."
"Bunları kısaca özet geçtik ve şimdi size düşmanlardan nasıl korunacağınızı öğreteceğim, Viodith, yanıma gelir misin?"
(Viodith, kafasını salladı ve Monica'ya yaklaştı.)
"Evet, şimdi arkadaşınızın üzerinde bu korunma büyüsünü anlatacağım."
"Bu arada arkadaşlar, bu korunma büyüsünü sadece ama sadece zor durumlarda kullanabilirsiniz, bu büyüyü kötü amaçlarınız için kullandığınız hissedilirse sizi koruması gereken bu büyü tam tersi işlevi görebilir. O yüzden dikkatli olun."
"Viodith, şimdi senden bana tüm gücünle saldırmanı istiyorum."
"Canınız yanarsa?"
(Monica gülümsedi ve konuştu.)
"Sen yap büyünü."
(Viodith, birkaç büyü mırıldanıp Monica'ya saldırmaya çalıştı.)
(Eiciam me a malo!)
(Monica bu sözü iki defa tekrarladı ve etrafını ateş topu sardı.)
"Evet arkadaşlar, gördüğünüz gibi bu büyüyü geliştirebilirseniz istediğiniz süre zarfınca sizinle olabilir. Ben ateş perisi olduğum için beni ateş topuna aldı, siz atıyorum su perisi/elfi iseniz sizi su topuna alır, veya toprak elfi/perisi iseniz sizi sarmaşıklarla korur. Peki elementini bilmeyen var mı?"
(Helen, sessizce elini kaldırdı.)
"Helencim, senin babaannen ateş perisiydi, ve bu elementler genelde miras olarak geldiği için sana da ateş perisi diyebiliriz."
"Anladım, peki ben güçlerimi nasıl elde edebilirim?"
"Zamanla her şeye ulaşacaksın güzelim, ama biraz sabır."
(Helen, anlayışla başını salladı.)
(Kısa bir süre içinde ders bitti ve herkes odalarına dağıldı.)
(Helen, odasına girdi ve kısa bir çığlık attı.)
"LIA! SENİN NE İŞİN VAR BURADA!?"
(Lia, elindeki bıçakla Helen'a yaklaşmaya başladı.)
"Lia, elinden kaza çıkacak!"
"Amacım o zaten!"
"Ne istiyorsun benden!?"
"Ne mi istiyorum!? Senin sayende Aust ile kavga ettim ve Hemian'dan ayrıldım! Daha ne olabilir!?"
"Kendi aptallıklarının sonuçlarını çekiyorsun Lia! Sana biraz mantıklı düşün, ona göre hareket et dedim! Kaybetmenin suçu ben değilim, kendi hırsların!"
"Şimdi seni şu bıçakla öldürsem kim ne yapabilir ki? Hiç kimse yokken hem de!"
(Helen, soğukkanlılığını koruyarak konuştu.)
"O bıçağı sen saplamazsan ben sana ters geçiririm Lia, o yüzden şansın varken bas git!"
(Lia, kahkaha atmaya başladı.)
"Biliyor musun? Bunca zamana kadar sadece beni sevebilecek birini istedim, beni adam yerine koyacak birini istedim. Ama ulaşılmazı oynamadım, belki de hatam buydu? Belki senin gibi ulaşılmazı oynasaydım beni de isterlerdi?"
"Şu bayat, klişe yaz dizisi tadındaki lafları benim üzerimde denemeyi kes! Ben kimseyi benimle olması için zorlamadım, kimse benimle olsun diye yalvarmıyorum, köpek gibi erkeklerin peşinden dolaşmıyorum! Senin yaptığın gibi aşkı basit seviyelere düşürmüyorum! Ben senin kardeşin değilim, ben senin tatavanı çekmem!"
"Elimdeki bu bıçakla seni paramparça edebilirim, ne dersin?"
"O zaman sonuçlarını da çekersin!"
(Lia, bir hışımla Helen'a doğru koştu ve bıçağı karnına saplamaya çalıştı.)

SİNDARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin