Sezon 1 | Bölüm 9

16 3 1
                                    

Hei, birden yanımızda belirdi ve konuştu.

"Konuşmanız bittiyse gidelim diyorum.."

Aust, Hei'ye baktı ve konuştu.

"Bunca zamana kadar ona göz kulak olduğun için teşekkürler, bu iyiliğini unutmam."
"Uzun süreden sonra bunu sana borç bilirim, senden sadece onun yanında olmanı istiyorum."

Araya girdim ve konuştum.

"Pardon? Sen nereye?"
"Benim görevim burada bitti."
"Ne görevi ya? Neler oluyor?"

Hei gülümsedi, elimi tuttu ve beni bir kenara çekip konuştu.

"Benim buradaki görevim bitti yabancı, bundan sonrası Aust ile sende."
"Bir dakika, nasıl yani?"
"Duydun işte, benim rolüm burada bitti."

Bunu duyduktan sonra Hei beni itmiş gibi sendeledim fakat kendimi toparlayıp konuştum.

"Sen kararını verdiysen bana laf etmek düşmez, umarım verdiğin bu kararda yanılmazsın."

Hei yanıma yaklaştı, parmakları parmaklarıma değmeden bile tüylerim diken diken oldu, Hei bunu anladı ve konuştu.

"Seninle çalışmak güzeldi yabancı, kendine iyi bak."
"Sen de kendine iyi bak, her şey için teşekkürler."

Hei, Aust'ın yanına gitti ve ona birkaç şey söyleyip benim yanıma geldi.

"Kendine iyi bak yabancı, Aust seni benim evime götürecek ve seninle o ilgilenecek, o sana öğrenmen gereken her şeyi öğretecek.."

Hei, son kez gözlerimin içine bakıp gülümsedi ve uçarak ağaçların arasından kayboldu..

Aust yanıma geldi ve konuştu.

"Kendini boşa üzme, benim yanımda güvendesin."

Kendimi toparladım ve konuştum.

"O verdiği karardan memnunsa bana laf söylemek düşmez, bu konuyu es geçelim."

Aust yanıma oturdu ve konuştu..

"Ona karşı hislerin var mı?"
"Efendim?"
"Hislerin diyorum, Hei'ye karşı bir şeyler hissediyor musun?"
"Nereden çıktı şimdi?"
"Sordum sadece, hislerin var mı yok mu?"
"Bak Aust, seninle açık ve net konuşacağım; ben buraya ortam veya sevgili yapmaya gelmedim, beni buraya liderliğim için getirdiniz ve elimden geldiğince kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Aşka vaktim yok, ve kimseyi sevdiğim de yok."
"Emin misin?"
"Neden karşı cinsle takıldığım zaman illa birbirimize aşık olmamız gerekiyor? Normal arkadaş olarak birbirimiz için üzülemez miyiz?"
"Bu arkadaşlığın dışında bir şey Helen, bunu sezebiliyorum."

İki saniyeliğine Aust'a baktım ve konuştum.

"Sen cidden sıyırmışsın."
"Bak Helen, senin aşk hayatın beni zerre alakadar etmiyor. Ben burada senin iyi bir lider olabilmen için çabalıyorum fakat sen buna Hei yüzünden engel olacaksan hiç girmeyelim bu işe."

Kendimi toparladım ve konuştum.

"Peki, sen bana bir şey öğretmeyeceksin."
"Nasıl yani?"
"Duydun işte, yük oluyorsam boşa tantanaya gerek yok."

Aust bir süre bana baktı ve iç çekip konuştu.

"Helen anlamıyorsun.. bak duygusal olmaman gereken bir zamandasın, bu savaş işine hazırlandıktan sonra istediğin kadar ağla, bağır çağır fakat şu an kendini toparlayıp işine odaklanmalısın. Yoksa hepimiz kaybedeceğiz!"

Gözyaşlarımı sildim ve konuştum.

"Peki, hadi bana şu sihirleri nasıl kullanacağımı öğret."

Aust, bir çocuk edasıyla sevindi ve beni ayağa kaldırdı.

"Toparlan, seni Hei'in evine götürüyorum."
"Evde ok, yay gibi teçhizatlar mevcut, değil mi?"
"Neden sordun?"
"Orada açlıktan ölmemi beklemiyorsun, değil mi?"
"Seni ava çıkarmayacağım."
"Neden?"
"En son ava çıktığın zaman başına gelenleri bir düşün, ya Hei olmasaydı? O zaman işin içinden nasıl sıyrılacaktın?"
"Saçmalama Aust, size her seferinde yük olacak değilim."
"Bak, sen bizi kurtaracaksın biz de seni kurtaracağız, o yüzden şu borç işini geçelim."
"Hadi gidelim artık, sıktı burası."

Aust, önümden yürümeye başladı ve beraber Hei'in evine doğru yürüdük.

Yol boyunca Aust sessizdi, bir şeyler düşünüyor gibiydi.

"Aust, bir sıkıntı mı var?"
"Ha? Ne sıkıntısı?"
"İyi misin? Kafandan neler geçiyor?"
"Bir şey geçtiği yok."
"Beni kandıramazsın, dökül."

Aust bir saniyeliğine düşündü ve konuştu.

"Aslında bir şey var.. ama nasıl söylenir pek bilmiyorum."
"Nedir?"
"Sır tutabilir misin?"
"Elbette."
"Lara öldükten sonra onu her gün rüyamda görüyordum.. istisnasız her gün rüyalarımdaydı."
"Sonra noldu?"
"Birkaç gündür rüyalarımda göremiyorum, bir şeyler olmuş olmalı.."
"İki gün görmedin diye bir şey olacağını sanmıyorum."
"Anlamıyorsun.. o her gün rüyalarımdaydı, onunla her şeyi konuşuyordum fakat iki gündür yanıma gelmiyor."
"Peki onu kızdıracak bir şey yaptın mı?"
"Ne gibi?"
"Bilmiyorum, iki gündür gelmedi dedin, belki sana kırgındır."
"Ama ne için kırgın olabilir? Onu kıracak ne yapmış olabilirim?"
"Sen Hei ile ne zaman barıştın?"
"Hei ne alaka peki?"
"Ne zaman barıştın?"

Aust bir saniye düşündü ve bağırdı.

"İki gün önce! Hei ile barıştıktan sonra Lara gelmeyi kesti."
"Lara Hei'ye kızgın olabilir, belki barıştığın için yanına gelmiyordur."
"Hayır ya, bu aşırı saçma."
"Neden saçma olsun? Lara onu öldürdüğü için Hei'ye düşmandı belki de?"

Aust boş gözlerle bana baktı ve konuştu.

"Sence ne yapmalıyım? Hei ile kanlı bıçaklı mı olmalıyım?"
"Hayır, artık Lara'yı bırakmalısın."
"Nasıl yani?"
"Bak, bu yaşadıkların zor şeyler, seni anlamam mümkün değil fakat kendini insanlardan soyutlamaktan vazgeç, Lara senin mutlu olmanı isterdi."
"Larasız mutlu olmamın imkânı yok, ayrıca eve geldik."

Birkaç adım sonra Hei'in evindeydik, o giderken benim onun evinde can düşmanıyla birlik olmam onu nasıl etkilerdi? Normalde bunlara takabilirdim fakat ortada canım söz konusu olduğu için ve ben hiçbir şekilde yol kat edemediğim için bunları takacak durumda değilim..

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 01, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SİNDARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin