1.8

403 19 1
                                    

kuroo

sıramda oturmuş, boş gözlerle karşımdaki duvarı izliyordum. akaashi her zamanki gibi zil çalar çalmaz ayrılmıştı yanımdan. alışmıştım sanırım buna. sürekli aynı döngü içindeydik. son zamanlarda saçma bir şekilde sürekli karşılaşıp durmuştuk. her seferinde birbirimizin yüzüne anlamsızca bakıp yollarımızı değiştirmiştik. en kötüsü de gözlerimizin boş bakıyor olmasıydı ya da fazla anlamdan çıkaramadığım duyguyla. hangisi doğru olur bilemiyorum.

"kuroo, bir bakar mısın?"

kenma omzuma dokunduğunda ona dönmeden mırıldandım. "efendim kenma?"

derin bir nefes aldı. "acil bir durum var. okul çıkışında gelebilir misin?"

başımı sırama gömdüm. "terushima yardımcı olacaktır."

"kuroo, yalvarırım." sesi titrek çıktığında kaşlarım çatıldı. yavaşça başımı kaldırdım. kedi gözleri hafif buğulu beni izliyordu. yutkundum, "pekala, gelirim."

minnettar bir şekilde gözlerime bakıp yanımdan ayrılmıştı. doğrusu gitmek gibi bir niyetim yoktu. hatta hiçbir şey yapasım yoktu. ancak kenma böyle görünüyorsa ciddi bir şeyler olmalıydı. bunun üzerinde fazla durmadım ve zil çalana dek kafamı sıraya gömdüm.

---

ders bitiminde ayağa kalkıp uyuşukça ilerledim dolu koridorlarda. küçük beden aceleci adımlarıyla önden yürüyor arada hala arkasında mıyım diye kontrol ediyordu.

okuldan çıktığımızda tanıdık yoldan yürümeye başlamıştık. ses etmedim, ta ki kenma'nın evine varana dek. "neden senin evindeyiz kenma?"

durgun ifadesiyle çantasındaki anahtarı çıkardı ve evin kapısını açıp yüzüme baktı. "acil olduğunu söyledim. sadece içeri geç."

derin bir nefes alıp içeri geçtim. neden sadece söylemiyordu ki? "kenma ne olduğunu söyleyecek misin? kısa sürede eve gitmek istiyorum çünkü."

beni cevapsız bırakarak odasına doğru ilerledi kapının önünde dururken tek kaşımı havaya kaldırdım.

"sorun ne-"

"üzgünüm bro"

arkadan gelen kuvvetli güç ile odaya doğru şiddetle itilmiştim. sendelerken şokla, nereden çıktığını bilmediğim bokuto'ya baktım. o ise çoktan kapıyı yüzüme kapatmıştı. hızla ayağa kalktım ve kapıya vurdum.

"ne yapıyorsunuz lan? AÇ ŞU KAPIYI PEZEVENK."

kilit sesi duyuldu.

"kuroo sakin olur musun?"

"SENİ SİKTİĞİMDE SAKİN OLACAĞIM. AÇ ŞU KAPIYI BOKUTO. SANA DA İNANAMIYORUM KENMA, CİDDİ MİSİN?"

"kuroo, özür dilerim. sakin olur musun?"

kapıya daha sert vurdum bu sefer üzerine bir de tekme savurdum.

"sikerim sakinliğinizi. ne. halt. ediyorsunuz?"

kapının ardından derin bir nefes veriş sesi geldi.

"eğer arkana bakarsan anlayacaksın kuroo."

bokuto'nun dediği ile kaşlarını çattım. sessizce arkamı döndüğümde nefesim kesildi.

akaashi duvara yaslanarak kollarını göğsünde bağlamış, tek kaşı havada beni izliyordu.

"iyi şanslar." kenma'nın ince sesini duyduğumda pek bir şey söyleyemedim. boğazıma aniden bir yumru oturmuştu. ensemi kaşıyarak ben de sırtımı duvara vermiştim.

[ la tristesse du diable ] KuroakaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin