0.5

388 22 9
                                    

onun küstah ifadesi benimkini silerken kolları bağlı şekilde yaslandığı duvardan ayrıldı ve bir ıslık çaldı. alayla yüksek bir tonda konuştu.

"ve oscar goes to akaashi!"

kendi esprisine kıkırdayıp elini kaldırmış, parmakları arasında az bir mesafe kalacak şekilde yaklaştırıp daha sakin bir tonda devam etmişti.

"ödüllük oyunculuğuna inanmama şu kadarcık kalmıştı. o ifade, dökülen gözyaşları. timsahların düşmanlığını bile kazanmış olabilirsin."

artık tamamen karşımda dikildiğinde, çenemi tutup yüzümü kaldırmış ve gözlerimizi birleştirmişti. yutkunarak ela gözlerine içten bir öfke ile baktım ve meydan okur bi tavırla elini ittirip lafa girdim.

"bugün yaşananlardan sonra, senin sözüne karşı benimki. bokuto sana inanmaz."

sırıtmış ve elini cebine atarak oyun koluna benzer bir alet çıkarmıştı.

"bu minik arkadaşım, kenma'dan aldığım basit bir alet ama en önemli özelliği ekran ve arka plandaki sesleri kaydetmesi. görüntüm olmadığı doğru. lakin,"

bir tuşa bastığında koidorda yankılanan sesim ile nefesimi tuttum. oysa aldırmadan lafına devam etmişti.

"kendi itirafın varken kimin görüntüye ihtiyacı var ki?"

ela gözlerinde gördüğüm ifade ile dudağımı dişledim. bunu terushima, hatta noya yakalasa dahi onları kolaylıkla anüple edebilecekken, senelerdir aynı arkadaş grubunu paylaşmamıza rağmen göz rengini az önce farkettiğim bu herifin öğrenmesi beni dumura uğratmıştı. bu sefer samimi bir şekilde titreyen sesimle onu ikna etmek için son umudumu kullandım.

"numara yaptığım doğruydu ama dediklerim yalan sayılmazdı. bokuto benim için çok önemli ve ondan cidden hoşlanıyorum. onun benden iğrenmesine katlanamam."

"az önce iyi niyetimi kullanma şansını kaybettin akaashi-san."

ağzından alaycılıkla çıkan saygı eki bedenimi ürpertirken onu bir çakala benzetmekten alıkoyamadım kendimi. ne yapacağımı bilemez halde koridorun ortasında kalakalmıştım. yutağıma oturan yumru ve panikle armoni hale gelmiş korkum yüzünden zihnim bile yarı yolda bırakmıştı beni. çaresizlikle titreyen sesime aldırmadan aklıma gelen son fikre tutundum sıkıca.

"bir anlaşma, bir anlaşma yapmaya ne dersin o halde?"

elalarında parlayan şimşekler ve muzip ifadesi ile devam etmem için başıyla işaret verdi.

"bunu sır olarak saklaman karşılığında, sana bedenimi vermek dışında her şeyi yaparım. tüm üniversite hayatın boyunca ödevlerini yaparım, sana para veririm, kız arkadaş bulurum. ne istersen."

onun tepkilerini ölçercesine baktığımda kumarbaz gülümsemesi yüzünden bir şeye hüküm vermek zordu. zaten tanımadığım biri hakkında ne kadar tahmin yürütebilirdim ki?

"pekala."

onun dudaklarından dökülen bu kelimeyle umutla ona baktım. kabul müydü yani?

"sırrın aramızda kalacak. senin için kardeşimden ayırmadığım dostuma yalan söyleyeceğim ama bu anlaşmanın sonunda senden istediğim sey ne sikik bir ödev ne de ihtiyacım olmayan bir para."

iki yana kıvrılan dudakları ve o dudaklarda gezinen kırmızı ıslak dili ile iç güdüsel titremiştim. aklından her ne geçiyorsa, kesinlikle iç açıcı bir şey değildi.

"kenma'nın kucağımda, aşkla ve şevkle sarsılmasını istiyorum."

gözlerim şaşkınlıkla açılırken, dudaklarımdan kendiliğinden çıkan kelimelere engel olamamıştım.

"ne? ama sizin kardeş gibi olduğunuzu sanıyordum ben?"

umursamazca omuz silkmiş ve lafı oturtmuştu.

"ben de seni sıradan bir üniversite öğrencisi sanıyordum. hayat sürprizlerle dolu neticede. ha, kabul etmiyorsan ben bokuto'yu arıyorum-"

"ediyorum. ediyorum, yalnızca şaşırdım."

yüzü yeniden bir gülümsemeye bürünmüştü.

"o halde akaashi, anlaşmamız tamamlanmıştır. şimdi müsaadenle kediciğimin yanına gideceğim. yarın sabah sınıfta görüşürüz."

onun gittikçe uzaklaşan ve en sonunda merdivelerden inen bedeni ile zaten yığılmak için bası kuran diz kapaklarımı rahat bırakıp yere çökmüştüm. kafamı duvara yasladığımda, kalbimin kulaklarımda çınlamasını görmezden gelmeye çalışıyordum. ucuz atlatmıştım. gözlerim alt kısımlarıma indiğinde, kabarmış erkekliğimle yüzümü ellerimin arasına almıştım. her ne kadar inkar etmek istesem de, gerginliğin ve korkunun bende yarattığı bu fizyolojik etkiyi seviyordum. Başıma açtığı bunca derde rağmen....

.
.
.

[ la tristesse du diable ] KuroakaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin