1.9

542 17 2
                                    

kuroo

duvara yasladığım bedeni açlık ve hoyratlıkla öperken, o ellerini benim tişörtümden içeri sokmuş ve tırnaklarını sırtıma saplamıştı. onu nefessiz bıraktığım için yaşaran gözleri, dalgalı bir okyanusa benziyordu.

dilimi ağzından çıkardım ve nefes alması için geri çekildim. dudağının kenarından akan salyası hızlı solukları ile alnını omzuma yaslamış ve sıkıca tutunmuştu bana.

kenma'nın evinde başlayan bu arzu tutsaklığı, onun evine girene kadar bizi kemirip bitirmiş ve ayakkabılıkta patlak göstermişti. bundandı daha ayakkabılarımızı bile çıkarmadan soluksuz kalmamız. akaashi sırtını duvara yaslayarak bana baktı ve sonra sırıtıp ellerini yüzüme koydu.

"yırtıcı bir hayvan gibi bakıyorsun."

ellerine sürttüğüm yanağım ile ben de sırıttım. haksız sayılmazdı. beni kendinden uzaklaştırmış ve ayakkabılarını çıkartıp odasına ilerlemeye başlamıştı ve tabi ki ben de onun eşsiz feromon kokusu eşliğinde arkasından gidiyordum.

yatak odasının yakınında başka bir odanın önünde durduğunda, bana dönüp hilekar bir tavırla dudaklarını iki yana kıvırmıştı. kapıyı açıp bana misafir odasına benzer yeri göstermişti.

"beni burada bekle. istersen duş alabilirsin."

onu hemen şimdi kucaklamak istesem de, bakışlarındaki kafasında planladığı şeyin heyecanını kırmak istemiyordum. onu son kez kendime çekip dudaklarına bir öpücük bıraktım ve istediği gibi odaya girdim. üzerimdeki kumaşları çekip çıkarmış ve odanın banyosuna ilerlemişim. soğuk bir duşun ardından bir nebze daha kontrollü hissederken, sevdiğim adamdan karşılık alabilmenin sevinci hala daha beni yabanileştiriyordu.

bokserımla odaya geri döndüm ve yatağa uzanıp tavana baktım. yaşanan onca şey gözlerimden geçerken sırıttım. onu ilk defa tuvalette yakaladığım gün sergilediği kurnaz oyunculuğu, sınıfta ona her temas ettiğimde kızaran kulakları ve sinirlendiğinde fark etmeden hafifçe büzdüğü dudakları, cennette yedi dakika oyunundaki utancı ve beni arsızca kırbaçla terbiye etmeye çalıştığı gecenin sonunda uysal bir kedi gibi dediklerimi dinlemesi... iyi ve kötü, sade ve süslü pek çok şey yaşamıştık ama yaşanılan her anı kaderin bize ördüğü kırmızı ipliği güçlendirmişti.

kapının dışından gelen sesle düşüncelerimi bir rüzgarla savurdum ve yeniden baş gösteren heyecanıma yeni düşmüştüm.

"kuroo-san, gözlerinizi kapatır mısınız?"

yatakta doğruldum ve oturur pozisyona geçerek istediğini yaptım. birkaç saniye sonra kapının açılırken çıkardığı gıcırtıyı ve onun heyecan ya da belki gerginlikten (?) olan kesik nefeslerini işimiştim.

"a-a-açabilirsin."

göz kapaklarımı yavaşça aralamış ve karşımdaki görüntü ile sertçe yutkunmuştum. sivri köpek dişlerimi sergilercesine gülümsedim ve açlıkla dilimi dudaklarımda gezdirdim.

bedeninden geçen siyah ama ince deri kayışlar belini sıkıca kavramıştı. dolgun üst bacaklarına taktığı gertel belt ve erkekliğini oldukta erotik bir şekilde hafifçe sergileyen tangası ağız sulandırıcıydı.

boynunda takılı olan tasma ve o tasmanın zincirini tutan titrek ve çekingen eller bedenimi ürpertiyor, daha önce asla orada olduğunu bilmediğim şeylerin zihnimde uyarılmasını sağlıyordu.

ayağa kalktım ve ona sakin adımlarla ilerleyip bana bakmaktan kaçınan gözlerini kilitledim kendimkilere. allaşmış yanakları ve buğulu irisleri, gerçekten beni yırtıcı olmaya ve onu bozguna uğratmaya itiyordu. tek elimle hafifçe yüzünü kavradım ve parmağımı dudaklarına sürttüm.

[ la tristesse du diable ] KuroakaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin