Bölüm 7 -Kriz-

358 49 64
                                    

Selam dostlarım ben geldim. Direk bölüme geçelim.

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin özellikle de yorum çünkü eleştirilmeye ihtiyacım var, bu konuda bana yardımcı olursanız çok sevinirim.

____________

Göz kapaklarımı uykuyla kıvranan irislerimden hızlı bir şekilde ayırarak sıradan bir güne araladım. Bok gibi bir rüya görmüştüm ve bu öfkeyle homurdanmama neden olmuştu. Derin bir nefes alarak kolumu alnıma yasladım. Çok oyalanmadan yataktan çıktım ve komidinin üzerindeki telefonuma uzanarak saate baktım. '07.12' tamam iki saate yakın bi zamanım vardı, o saate kadar kardeşim ile ilgilenebilirdim. Terliydim ve bu rahatsız ediciydi, bu yüzden vücudumu iyice temizledim ve saçlarımı havluyla -olduğu kadar- kurutarak taradım ve ördüm.

Ardından mutfağa girerek kahvaltı hazırlamaya başladım. Bir an önce sigara içmeli ve rahatlamalıydım. Ah sigara içmeyince çok huzursuz oluyordum.

"Abla günaydın!"

Deniz'in sesini duymamla onun gelip bacaklarıma sarılması bir oldu. Boyu ancak oraya yetiyordu. Yüzünü bacağıma gömüp kıkırdadı. Ne kadar utangaç bir yapıya sahip olsada kendi içinde mutlu bir çocuktu. "Günaydın bebeğim, nasılsın bakalım?" Diyerek önüne eğildim.

"İyiyim ben ama çimenli parka gitmek istiyorum. Gidelim mi?"

Parkın ismini bilmiyor ama parkın hemen yanında çimenli bir alan olduğu için oraya çimenli park diyordu.

Sonra durdu. Başını biraz eğdi ve kızaran yanaklarını saklamaya çalıştı. "Tabii sen istersen."

Kaşlarım hafiften çatıldı ve elim onun hassas tenine dokundu. Minik bir bebek gibi sevdim onun yanağını. "Neden öyle söylüyorsun küçüğüm? Ben seni ne zaman nereye gitmek istersen götürürüm. Senin istemen yeterli."

"Ya ama..."

"Ya ama ne küçüğüm söyle bakayım."

Gözlerini gözlerime kaldırdı. "Sen çalışıyorsun, bi de yoruluyorsun olmaz ki."

İç çektim ve içinin güzelliğine uzun uzun baktım. İç güzelliğine hasret bir insandım çünkü.

Alnımı alnına yasladım. "Bunları hiçbir şekilde dert etmeni istemiyorum. Ben öyle çabuk yorulmam. Gerekirse sabaha kadar çalışırım ama bu seninle geçireceğim zamandan hiçbir şey çalamaz. İzin vermem, anlıyorsun beni değil mi?"

Gözlerini kırpıştırdı. Bu onu memnun etmiş miydi?

"Hem bak yarın izinliyim, gider bol bol eğleniriz. "Eğlenirsin. Mutlu oldu. Saniyesinde minik çehresinde güller açtı ve kolları boynuma dolandı. "Seni kocaman çok seviyorum."

Bende ona sarıldım. "Hmm, tam olarak ne kadar?"

"Yüz tane dünya kadar."

"Yüz tane mi?" Şaşırmış gibi yaptım ve onu koltuk altlarından tutup ayakladandım ve indirmeden havaya kaldırdım. Kırmızı arabalı çoraplı ayaklarını salladı. "Ne kadar da çokmuş öyle."

"Yaa bak senden daha çok seviyorum."

"Benden daha çok sevemezsin ufaklık."

Bir süre sonra ise sofraya kurulmuş kahvaltımızı yapmıştık. Çabucak sofrayı kaldırdım ve iş saatine kadar Denizle oynadım. Onunla resimler yaptım, sırtıma atıp koşturdum ve bir çok şey.

O mutluydu, gülücükler saçıyor eğleniyordu.

Ben ise hiçbir şey hissetmiyordum. Onun mutlu olması için elimden geleni yapıyor ama bir kez olsun mutlu olamıyor sevinemiyordum.

İNTİKAM OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin