Kulağıma çalınan yarı yamalak seslerle uykudan sıçrayarak kalktım. Dışarıda bahçede yanıp sönen fenerler ve bir kaos vardı. Birileri birilerine bağırıyor durmasını söylüyordu. Korkudan cama yaklaşıp dışarıya bakamıyordum ancak duyduğum bir el silah sesi kabuslarımın beni bulduğunu gösteriyordu.
Gelmişlerdi beni bulmuşlardı ve şimdi dışarıda çocuklara ateş ediyorlardı. Allah'ım konuşamıyordum kımıldayamıyordum sanırım şoka girmiştim. Beni kapattıkları o daracık oda maskeli iri yarı adamlar korkudan duvarın dibine kadar dayanmam... Hepsi hepsi gözlerimin önündeydi. Nefeste alamıyordum korku tamamen benliğimi ele geçirmişti. Savunmasızdım...Dışarıdakiler bitince içeriye gelecek ve beni alacaklardı. İstedikleri bendim. Ben...
Gözlerimden boşanan yaşlar sonunda tepki verebildiğimin bir göstergesiydi ve aslında ben savunmasız değildim. Alkır Alkır evdeydi o beni kimsenin almasına izin vermezdi öyle demişti. Hızla gözlerimi sildim ve üzerimde ne var ne yok farkında bile olmadan kendimi önce yataktan sonra kapıdan dışarı attım. Karanlık koridorda Alkır'la karşılaştım. Hızla bana koşup sarıldı ve yukarıya odasına doğru çıkmamı istedi. Gülten hanım merdivenlerin başında şaşkın ve korkmuş gözlerle yüzüme bakıyor ve yukarı çıkmam için bir şeyler söylüyordu. Ancak ben Alkır olmadan bir yerlere saklanmak istemiyordum. Yanımda olsun istiyordum.
Alkır'ın elini tutarak "hayır beni bırakma lütfen sende gel korkuyorum lütfen beni yalnız bırakma" dedim yanaklarımdan aşağıya gözyaşları yol almaya devam ederken.
"Geleceğim gül çiçeğim ama önce senin yukarı çıkmanı istiyorum tamam mı?" dedi iki eliyle yüzümü tutup gözyaşlarımı silerken. Tane tane konuşuyordu bir çocuğa laf anlatır gibi sabırlı. "Şimdi sen yukarı çıkıyorsun Gülten ablayla ve saklanıyorsun tamam mı? Benim odamda aynalı dolabı açınca içerisindeki kıyafetleri kenara al sol altta hemen bir düğme var ona bas kapı açılacak oradan içeri gir ve dolabı kapatıp kıyafetleri eski haline getirmeyi unutma. Ben sana çıkabilirsin demeden asla ama asla dışarı çıkma. Hayır hayır ben yanına gelip seni çıkarana kadar kımıldama ve ses çıkarma. Haydi şimdi git Gülten abla" dedi beni ona doğru iterken. "O oda çok fazla ses geçirmez ama siz yine de sessiz kalmaya dikkat edin."dedi ardımdan son kez seslenirken.
Ne kapısı ne düğmesi neler söylüyordu kafam resmen çorba olmuştu. Saklanmak için gizli bir alan mı vardı bu evde? Lanet olsun.... Bu istek korkumu ikiye katlamıştı. Biliyordu benim için gelmişlerdi ve beni koruması gerekiyordu o nedenle böyle bir ev tercih etmişti. Gizli odaya sahip bir ev ya da özel olarak yapılmıştı benim için mi? Bu fikir tamamen üşümüşüm gibi titrememe sebep oldu.
Gülten hanımın elini tuttuğum gibi merdivenleri çıktım ve aynen Alkır'ın dediği gibi odasındaki dolabın içindeki o gizli alana girdim Gülten hanımla birlikte. Oda ufaktı tahminimce 15-20 metre kare kadardı. Koyu kahverengi bir koltuk üzerinde bir şal, ufak bir masa üzerinde laptop, boşalmış bir kahve bardağı, bir lamba. Etrafta görünen başka hiçbir şey yoktu. Gizlenmek için değil de birini hapis tutmak için yapılmış gibi. Tüylerim yeniden diken diken oldu ve titredim Gülten hanım beni tutarak koltuğun üzerine oturttu ve sakin olmamı Alkır'ın her şeyi yola sokacağını bir sorun çıkmayacağını söyledi. Buna ölesiye inanmak istedim. O korku dolu anları bir daha yaşamak istemiyordum. Bütün bunlar sona ersin ve ben normal hayatıma geri döneyim istiyordum. Alkır'la!
İçeride zamanın ne kadar geçtiğini gösteren bir saat yoktu. Laptop vardı ancak ses çıkarma riskine karşılık açamazdım. Dışarıda neler olduğunu ölesiye merak ediyordum. Yaralanan var mıydı ya da ölen? Beni nasıl bulmuşlardı? Arkamızdaki o tekne aslında bizi takip mi ediyordu? Yoksa başka bir şekilde mi bulunmuştuk? Teknenin çekmecesinde bulduğum telefon onun yüzünden mi buradalardı? Alkır dikkatsizlik mi etmişti? Sorulardan kafayı yemek üzereydim her soru bir başkasını doğuruyor ve beynimin içerisini itinayla karıştırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefti "Tamamlandı"
General FictionÖnümdeki sisin ardını görmeye çalışmaktan pes etmiş ardıma nereden geldiğime bakmıştım. Gördüğüm tek şey zifiri karanlıktı. Simsiyah bir boşluğun içindeydim şimdi. Korkuyordum nerede olduğumu, neden burada olduğumu, kime yetişmeye çalıştığımı bilmed...