Gün boyu odadan çıkmamıştım. En çok hangisinde kaçıyordum bilmem. Sanırım Berkay ile yüzleşmek en sıkıntılı olanıydı ve ondan ne kadar uzak dursam o kadar iyiydi. Eray ile bile aramda bir şeyler olduğunu düşünerek bana çıkışmasından sonra bu olaya şahit olması kafamda soru işaretleri bırakıyordu. Teknede ki vurdumduymaz tavrına inanmak istiyordum ama bizi gördükten sonraki bakışları canımı sıkıyordu. Ancak Alkır'ın liderliğindeyken sanırım yanıma yaklaşmaz diye umuyordum.
Elbette bu riski alamayacak kadar cesaretimde yoktu ve bu saate kadar odamdan burnumun ucunu bile dışarı çıkarmamıştım. Ancak bunu daha ne kadar süre ertelebilirdim ki mecbur bir noktada çıkacak ve onunla da öyle ya da böyle karşı karşıya gelecektim. Dikkat etmem gereken nokta Berkay ile yalnız kalmamaktı. Hatta en önemli nokta buydu. Eğer bu seferde beni tehdit eder ya da bir imada bulunmaya kalkarsa ağzının payını vermekle kalmayacak bunu mutlaka Alkır'a da söyleyecektim. Evet bunu kesinlikle yapacaktım.
***
Akşamın çoğunu bahçede hafif esintide oturarak geçirdik. Bütün gün içerde durmamdan sonra temiz hava kesinlikle iyi gelmişti. İyi hissetmemi sağlayan aslında birazda Berkay'ın tavırlarıydı. Tahminimden uzak gayet normal davranıyordu. Gördüklerini sorun etmemesinin nedenini Alkır'a bağlıyordum ama belki konuşmalarımda işe yaramış olabilirdi. Sonunda aramızda bir bağın olamayacağını kabullenmiş görünüyordu. Bugünkü davranışı artık endişelenmemin manasız olduğunu söylüyordu.
Bunu da hallettiğime göre şimdi önemli olan diğer meseleye gelmeliydim. Alkır ile aramızda olan meseleye. Yani hiç konuşmadan böyle arada birbirimize sarılıp öpüp koklaşıp ayrılacak mıydık hep? Duygularımızı, hissettiklerimizi, yaşadıklarımızı paylaşmayacak mıydık birbirimizle? Kimseye bu kadar yaklaşmamışken ona herhalükarda teslim olmamı tartışmayacak mıydık? Tam çaprazımda duran adama baktım ve kahvesinden bir yudum alırken dikkatle Batu'nun anlattıklarını kafasıyla onayladığını gördüm. Karanlıkta neftileri simsiyahtı. Koca bir çift siyah göz.
Ona baktığımı hissetmiş olmalı ki gözleri beni buldu. Ciddiyetini hiç kaybetmeden kafası ile onaylamaya devam etti. Batu'nun cümlelerini dinleyip dinlemediğini merak ettim. Bana bakarken gerçekten söz dizilerini takip edebiliyor muydu? Yoksa şu anda benim düşündüğüm gibi odadaki o muhteşem anları mı düşünüyordu? Keşke zihnini okuyabilseydim.
"Meriç haklı bende bugün öyle yoruldum ki geceyi erkenden kapatıyorum."dedi İlker. Onun sesiyle diğer konuşulanları duymadığımı anladım. Anlaşılan Alkır sadece nefesimi kesmiyordu aklımı da bulandırıyordu. Onu düşünürken tüm duyma görme yetimi kaybediyordum.
İlker yanında Meriç ile ayrılırken bende onlarla birlikte kalktım. Alkır'ın bakışları hemen beni bulurken "kahve yapacağım isteyen var mı?" dedim. Yatmaya gittiğimi sanıp ardımdan kalkmasını istemedim. Dönünce onu bulmayı garantilemek istedim. Batu ile Berkay'da istediklerini söyledi ve ben hazırlamak üzere mutfağa geçtim.
Kahve demlenirken oyalanmak adına çocukların bıraktıkları bulaşıkları makineye dizdim. Ardımda yaklaşan sıcaklık bir an boş bulunmama neden oldu ve yerimden sıçradım.
"Benim" dedi güven vermek istercesine. Kokusu geç gelmişti bu sefer burun deliklerime. Çünkü o bu kadar yaklaşmadan bilirdim yakınıma geldiğini.
"Kahve mi istiyorsun sende fazla demledim istersen bir bardak..."
"Hayır onun için gelmedim."dedi sözümü bitirmeme izin vermeden. Bakışlarındaki kararlılık neden geldiğini anlamamı sağladı. "Bu birkaç gündür yoğun bir şeyler yaşıyoruz ancak bir türlü konuşmaya fırsat bulamadık. Biliyorum üstüste gelen durumlarda buna engel oldu. Ancak seninle başbaşa görüşmem gerekiyor. Gece herkes yattıktan sonra odana geleceğim."dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefti "Tamamlandı"
General FictionÖnümdeki sisin ardını görmeye çalışmaktan pes etmiş ardıma nereden geldiğime bakmıştım. Gördüğüm tek şey zifiri karanlıktı. Simsiyah bir boşluğun içindeydim şimdi. Korkuyordum nerede olduğumu, neden burada olduğumu, kime yetişmeye çalıştığımı bilmed...