𝐭𝐰𝐞𝐧𝐭𝐲 𝐨𝐧𝐞

848 88 55
                                    

Bölüme başlamadan önce oy atmayı ve yorum yapmayı unutmayın, keyifli okumalar♥︎

ꨄ︎

Karanlık çökmüş sokaklarda hafif esintinin bedenime esir etmesine izin verdim. Bu gece hava serindi. Elimi saçlarıma daldırıp saç diplerimi çekiştirdim. Bugün, oldukça yorucu bir gün olarak kazınmıştı aklıma. Bu güne dair anılarım arasında daha önce tahmin edemeyeceğim sahnelere şahit olmak, unutması zor olacak şekilde zihnimde yer edinmişti. En kötüsü de, akrep ve yelkovan'ın tüm sözlerimizi ve dileklerimizi görmezden gelerek dönmeye devam etmesiydi. Ne kadar yalvarsam, ne kadar dil döksem, durmayacaklardı, acımadan gözlerimin içine baka baka dönmeye devam edeceklerdi. Ve bende zamana karşı oynamalı, süresinde oyunu kazanmalıydım. Elimde ki kısıtlı zamanla.

Biraz olsun başımın ağrısı geçer umuduyla saç diplerimi çekiştirmeye devam ettim. Fakat nafile. En sonunda pes ederek elimi indirdim sağımda ki topluluğa baktım. 'Tüm dönenlerden habersiz olmak nasıl hissettiriyor?' diye, elimde olmadan geçirdim içimden. Lalisa can sıkıntısından beni bu buluşmaya davet etmişti. Evde mal mal oturmaktansa onlarla vakit geçiririm diye çağırmıştı. Oysa ki onun bildiğinin aksine maskenin arkasında ne entrikalar dönüyordu.

Vicdanım bu konuda sessiz kalamasa da, Lalisa ve diğerlerine gizli bir dedektif olduğumu söyleyememek gerçektende suçlu hissettiriyordu. Özellikle bu konuda onlara yalan söylemem gerektiğinde. Örneğin Lalisa, benim amcamı ziyaret etmek için karakola gittiğimi düşünüyordu. Diğerleri de öyle. Gerçi bunu bilseler çok bir şey değişmeyecekti, hatta bunu bilmeleri kendimle beraber onları da ateşe sürüklerdi. Böyle olması en iyisi.

"Rota neresi gençler?"

Hoseok'un enerjisini bozmadan sorduğu soru üzerine elimde olmadan gülümsedim. Etrafa pozitif enerji yayıyordu ve insan ister istemez ona katılıp gülümsüyordu. Her zaman pozitif ve enerjiliydi.

"Bilmem ki, bana her yer uyar. Yeter ki orada Milkshake olsun!"

Jisoo'nun 'Milkshake' derken ki sevincine içimde gülme isteği uyandırdı. Milkshake istediğini öyle içten dile getiriyordu ki, ses tonundan bile anlaşılıyordu ne kadar çok sevdiği.

"Pekala Jisoo, Milkshake de alırız. Hoseok haklı bu arada, nereye gitmek istersiniz?"

Namjoon'un sorusu üzerine biraz düşündüm. Nereye gidebilirdik? Aslında hava dışarıda kalınamayacak kadar serin değil, açık alan bir yere de gidebiliriz.

Belki de Han nehri?

"Han nehrine ne dersiniz?"

Üzerime dönen bakışlar ile fikrimi onaylayan ilk isim Hoseok oldu. Onun ardından Lisa geldi. Jisoo başta bir ikilemde kalsa da o da onaylamıştı beni. Namjoon'a baktığımda oranın serin olabileceğini düşünüp başta kararsız kaldığını gördüm. Fakat çok geçmeden ondan da onay almıştım.

Gözlerim son olarak Yeri'nin üzerinde durdu. Düşünceliydi. Gözlerini kaçırıyordu sürekli. Yutkundu. Neden yutkundu ki? Ayrıca,

Tedirgin miydi?

"Orası olmaz!"

Yeri'nin ani çıkışı ile donakaldım. Neden böyle tepki vermişti ki? Ben bunları düşünürken, diğerlerinin gözleri ben ve Yeri arasında gezdi. Kimse olanı anlamamıştı. Daha ne olduğunu anlamadan Yeri öncekine nazaren daha normal bir ses tonunda konuştu,

Message from a Killer | •𝘵𝘢𝘦𝘳𝘰𝘴𝘦• Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin