Babamı toprağa gönderip evimize dönmüştük. Annemle birbirimize bakıyorduk. Artık ağlayamıyordum. Annemin gözaltları morarmış en küçük kardeşim daha 6 yaşındaydı ve annem ağladıkça o da ağlıyordu. İçler acısı görüntümüze komşularımız ağlıyordu. Teyzemler anneme ağlıyordu. Herkes bir şeye ağlıyordu. Ve ben sadece seyrediyordum. Ağlamaktan kısılmış sesim gözlerim görmüyor kulaklarım duymuyor vücudum hissetmiyor. Bacaklarım bile tutmuyor. Ben şu an kocaman bir sıfırım. Bundan sonra ne yapacağız biz?
Ah be baba daha yeni aldığın kazağını giyemeden kara toprak hiç yakışmadı üzerine. Şimdi ben ne yaparım? Annem ne yapar? Hele beytuşa ne demeli? O sensiz hiç yapamaz! Geride gelemiyorsun. Neden gittin be babam! Seni özlüyorum. Sen gittikten sonra kimse sahip çıkmayacak bize. Seni hiçbirşey yerine koymayanlara ne demeli baba! Yalandan gelip ağladılar cenazende. Onları cenazene almadım babam! Belki kızıyorsundur bana ama onlar seni haketmediler be babam! Babaannem diğer torunlarına para verirken gözümüzün önünde biz çok ağlamıştık! Sende ağlamıştın. Ama onlar gülmüştü baba!! Sen hasteyken kimse bir tas çorba koymamıştı önümüze.!
Akşam olunca misafirlerde gitmişti. Evde sadece annem ben ve kardeşlerim vardı. Hepimizin gözlerinin altı morarmıştı. Karnımız açtı ama hiçbirşey yiyesimiz yoktu. Hepimiz susuyorduk. Babam bizden uzakta yatıyordu. Annem kim bilir ne kadar ağlar geceleri? Babam hasta olduğunda bile annem çok üzülüyordu. Belki bize hissettirmemeye çalışıyordu ama biz hep anlıyorduk. Çaresizdik. Kanatları olmayan bir kuş gibi çaresiz.! Hepimiz aynı şeyi düşünüyorduk belki de bundan sonra ne yapmalı? Benim aklımda babamın yanına gitmek vardı. O yanımdayken hiç korkmam ben. Çok yakında baba çok yakında yanına geleceğim. Ah be baba derdinde inanmazdık. Ateş düştüğü yeri yakarmış gerçektende. Ateş öyle bir düştüki ocağımıza. Hepimiz kavrulduk. Senin yokluğun öyle acıydıki anlatamam. Sen yokken hiçbirşey yapasım gelmiyor. Kapının önündeki bisikletine bakıyorum sessizce. Ağzımı açıp tek kelime edemiyorum ya ona yanıyorum! Seni bekliyorum baba! Hâlâ gelecekmişsin gibi bir umut var içimde. Ağlamaktan şişmiş gözlerim. Ben hep ne isterdim bilir misin senden önce ölmeyi bu acıyı yaşamamayı. Olmadı be baba! Kabul olmadı dualarım. Üzülme be baba olsun. Zaten en kısa zamanda yanına geleceğim.. Beni bekle olurmu? Ben olmadan sakın bir yere gitme.
O gece uyku girmemişti gözlerime. Kalkıp babamın yanına gidesim vardı. Onun yanında uyumak istiyordum. Hıçkırıklarım dolduruyordu odamı. Tüm anılar aklımdaydı. Uykum vardı ama uyumamak için direniyordum. Sabah saat 4 e kadar uyuyamamıştım. Sonra nasıl oldu bilmiyorum ama uyuyakalmışım.
Sabah kalktığımda evde kalmak istemiyordum. Siyah pantolonumu giyip siyah bir kazak giymiştim üzerime. Kahvaltı yapmadan çıkıyorum evden ilk defa. Babam yanaklarımı öpmeden gidiyorum! Ağlamamak için zor tutuyorum kendimi. Bugün çok zor hergünki gibi. Havada kötü zaten. Allah bilir nasıldır şimdi denizin dalgası? Benim kadar hırçınlaşabilir mi iki günde?!
Okula gitsem iyi olabilirdi belki. Şeyma iyi gelirdi mesela. Okul servisime bindim. Yeniden acıyan gözlerle karşılaşmıştım. Sinirimi bozan çook insan! Servisçi Hasan amca geldiğinde çalışmıştı araba. Ali şakalar yapmıyordu. Öndeki iki kız dedikodu yapmıyordu.
Okula vardığımda her şey kötü geliyordu. Sıra olmuştuk. Bizim sınıf baş sağlığına geliyordu yanıma. Şeyma yanımdaydı. Gözyaşlarım düşüyordu yere. Bazı kızlar gelip sarılıyordu ben burdayım dercesine. Esra bile gelip baş sağlığı dilemişti. Babamın acısının yanında aşk acısı neydi ki? Öğretmenlerimle tek tek görüşüyordum. Rehberlik hocasıyla konuşmuştuk. Kapıyı açtım dışarı çıkıyordum. Enesle karşılaştık. Beni beklemiyordu herhalde "okula gelmezsin sanmıştım" dedi. Eve gelen giden çok oluyor. Kafamı dağıtmaya geldim. Sen yeni geldin herhalde evden? "Haa evet. Seni görmem iyi oldu. Başın sağolsun. Çok üzüldüm" dedi. Atıldım hemen "bende çok üzüldüm sağol. Ben sınıfa gitmeliyim bay bay " dedim gidiyordum ki 'istersen derslere girme sevda.' "yok" dedim "böyle iyi." sonra ben sınıfıma o sınıfına...
Tenefüslerde dışarı çıkmak istemiyordum. Kafamı derslere veremiyordum. Başım çatlıyordu. Her an ağlayacak bi haldeydim. Etrafımdaki herkesi benden daha şanslı hissediyordum. Neredeyse hepsinin babası yanında. Sonra babam geliyor gözlerimin önüne. Ağlamaya başlıyorum. Deli olduğumu felan sanıyor dostlarım.
Öğle arasında şeyma ile sınıfta oturuyorduk. Pencerden bakıyordum. Enes ve esra okulun bahçesinde geziyordu. Şeymaya "bunlar çıkıyor mu?" dedim. Şeyma doğruldu aşağı baktı. "B-bilmiyorum ki" dedi. Aman neyse dedim. Şeyma tek bir kelime konuşmuyordu. Susuyordum. Söylemek istediğim çok şey vardı. Beni anlıyordu. Eğer içimdekileri dökersem ağlayacaktım. Kafamı sıraya koymuş öylece düşünüyordum. Kapı açıldı. Geleni çokta merak etmedim. Buradalar dedi sonra bir ses. İster istemez kafamı kaldırdım. Gelen enes beyin arkadaşı mehmethan.! Sonra içeri girdi enes ve çetesi. Hepsi bana bakıyordu. Şeymaya kalkalım işareti yaptım. Bunlar bana mal gibi bakıyorda birazcık.! Şeyma ayağa kalktığı sırada bemde kalkmıştım. Hepsi bir ağızdan nereye dedi. Hayırdır dedim. Şeymaya yine bir şey deyip enes hariç hepsi dışarı çıktı. Yine enes ve ben yalnızdık. Ne oldu dedim gözlerimi devirerek. Napıyorsun burda dedi oturuyordum dedim. Hadi ne diyeceksen de şeyma bekliyo dışarda dedim. Ağzını açtığı sırada sustu yanıma yaklaştı ve sımsıkı sarıldı. Şaşırmıştım. Daha demin esrayla gezen çocuk gelmiş bana sarılmıştı. İkili oynuyordu. Ya bendim yada esra. Sinirlerim tavan yapmıştı. Onu kollarımdan itip kapıdan dışarı attım kendimi. Şeyma bana bakıyordu. Gidelim mi dedim. Tamam anlamında salladı kafasını. Lovobaya varınca soğuk suyu serptim yüzüme. Bu beni rahatlatmıştı.
Son derste bitince şeymayla servislere yönelmiştik. Bugün eve gidesim yoktu yine. Deniz kenarı ne kadar iyi gelir şimdi. Ama eve gitmeliyim. Annemi merak ediyorum. Onu yalnız bırakmamalıyım. Şeymayla birbirimizi öpüp servislerimize bindik. Eve varınca yine birkaç kadın vardı evde. Çantamı odama fırlatıp duşa attım kendimi. Duş alırken ağlamak kadar güzel bir şey yok. Şofbenden yüzüme doğru inen su damlaları göz yaşlarımla birleşip öyle iniyordu yere. Ölmek istiyordum. Bu defa diğerlerinden bile fazla!
Duştan çıkınca evde misafir yoktu. Saçlarımı ördüm kitabımı aldım ve sobanın başına oturdum. Kitap o kadar güzeldiki tam benlikti. Okurken kendi hayatımı okuyormuşum gibi geliyordu. O kadar dalmışım ki kitaba sobanın başında uyuyakalmışım.
Sabah uyandığımda her yanım ağrıyordu. Kalkıp elimi yüzümü yıkadım sonrada üzerimi giyindim. Yine kahvaltı yapmadan çıktım evden. Servise atladım. Zaten arabada benim gelmemi bekliyormuş. Ali yine şakalar yapmıyordu. Boğazımı sıkan bir şeyler vardı. Nefes alamıyordum. Konuşmak istemiyordum zaten kimseyle. Herkes susuyordu. Arabanın radyosu bile çalmıyordu. Ne yapacağımı bilemiyordum. Ben bunları düşünürken çoktan okula gelmiştik. Çantamı koluma takıp en son ben inmiştim arabadan. Okulun kapısının girişinde şeyma beni bekliyordu. Koluma girdi o da herkes gibi susuyordu. Aklımda babam hayalimde ölmek vardı..