:) :( :) :(

27 1 0
                                    


Enesle her tenefüs beraberiz artık. Benim morelim bozuk olduğunda o beni güldürüyor onun moreli bozuk olduğunda da ben. O kadar uyumluyuz ki artık ne alırsak üstümüze başımıza aynıyız. Mesela ayakkabılarımız,hırkamız,gömleğimiz.. Saçlarımız bile uyumlu. Kanserden sonra baya bi zaman geçtiği için saçlarım onun saçlarının boyunda. İkimizinde önünde saçları var. Ögretmenlerimiz akraba sanıyor bizi. :)

Enes tam olarak benim diğer yarım...

Yaz ayına tamamen girdik. Bu sene bu okuldan mezun oluyoruz. Okulların kapanmasına tam 4 hafta var. İçimizi garip bir hüzün sardı hepimizin. Ayrılık acısı yakıyor canımızı. Napıcaz biz şimdi.? Hangimiz teselli verebilir ki bize?

Her günü son günümüzmüş gibi yaşıyoruz. Karnemdeki kazıkların (1'lerin) haddi hesabı yok. Ama inanın umrumda değil. O kadar şey kaybettim ki hayatımdan geleceğimi pek göremiyorum. Zaman öyle bir şey ki önüne geçemiyoruz. Durduramıyoruz bir türlü. Yaşayamadıklarım var hâla. İçinde eriyip bittiğimiz hayat bazen yakıyor bazende küllerimizden doğduruyor bizi. Anlam veremiyorum. Neden her güzel şeyin bir sonu vardır ki..? İçinde bulunduğumuz hayat önce güldürüyor sonra vuruyor bir güzel tekmeyi..!!

Bugün okula giderken bir hüzün var içimde. Ayrılık acısı bu...

Sıra oluyoruz her günkü gibi. Müdür yardımcımız veda sözcükleri ediyor teşekkür ediyor. Enesle yan yanayız. Kafamı kaldırıp suratına bakıyorum çok üzgün.! Bu sefer her zamankinden bile fazla. Sürekli beni çok sevdiğini söylüyor. Sensiz ben nasıl yapıcam diyor. Her gün aynı sözler. Ona cevap olarak : merak etme sen. Ben hep ararım seni. Buluşuruz. Her gün çıkarım evden. Yanına gelirim. Üzülme. Hem gönüllerimiz bir olunca bir şey olmaz bize.

Bende bu sözleri sarf ediyorum ona ama içten içte üzülüyorum. Ağlamak istiyorum ama ne işe yarar ki.!Bu zamana kadar bunu hiç düşünmedik. Mutluyduk çünkü. Hâlâ mutluyuz ama belkide daha sık sık göremicez birbirimizi!.

Şeyma ,Merdiye ve ben gezmeye gideceğiz bugün. Kız kıza takılıcaz. Deniz kenarına gidelim diyorum ben. Böyle güzel havada ancak orası iyi gelir.( Gerçi denizin kenarı hava karayken bile güzel...) Aklımdan geçenleri söyledin diye çelimsiz kolları, minicik vücuduyla sımsıkı sarılıyor merdiye. Şeymada kıskanıp hemen geliyor üçümüzde sarılıyoruz birbirimize.

Hemen bi dolmuşa atlayıp gidiyoruz deniz kenarına. Yaz sezonu açılmadığından pek ıssız buralar. Yanımıza aldığımız çekirdek paketini alıp bir köşeye oturuyorum hemen. Merdiye sağ tarafıma şeyma da sol tarafıma oturuyor. Çekirdek çitlemeye başlıyoruz. Dedikodusuz olmaz tabii. Merdiyeden enesi anlatmasını istiyorum. En iyisinden en kötü huyuna kadar her şeyini hiç atlamadan eksiksiz anlatıyor. Onu dinlerken ağzım kulaklarıma varıyordu. "Vay ben yokken dedikodumumu yapıyorsunuz?" gelen ENES...

O kadar mutlu oldum ki sarılıverdim boynuna. Yanıma oturdu uzun uzun öptü ellerimi. (En çok ellerimden ve alnımdan öperdi beni). Hastayım ona. O yanımdayken tüm dertlerimi unutuyorum. Ben bir çocuğum o da bir şeker. O benim olduğu sürece ben hep mutluyum..

El ele tutuşarak denizin kenarında yürüdük. Filmlerdeki sahneleri yaşıyorum şu an. Koskoca sahili muhabbet ede ede aştık. Onca kelimesinin ardından unutamadığım tek lafı "sakın ayrılmayalım. Sen benim gelinim olcaksın" arada şakayla karışıkta olsa "evimin kadını çocuklarımın anası " olacaksın diyordu. Güldürüyordu beni.

Çok güzel bir günün ardından hepimiz yorgunduk. Yavaş yavaş dolmuş yolunu tuttuk. Enes ve ben el ele şeyma ve merdiye kol kola durağa vardık. Dolmuş gelince Enesle yan yana oturduk. Araba neredeyse dolu. Bana bakan erkeklere enesin nasıl baktığını fark ediyorum bir ara. Ellerini tutuyorum ve usulca kulağına yaklaşıp "ben seninim merak etme" diyorum. Biraz rahatlamış olacak ki gülümsüyor. Eski halini geri alıyor biraz zaman geçince. Dolmuştan meydanda iniyoruz. Şeyma ve merdiyeyi öpüp enese güle güle diyerek eve gideceğim. "Sence" diyor enes. "Ben seni hiç tek gönderir miyim?"

Mahallenin başına kadar beraber gidiyoruz. "Tamam" diyorum. "Artık gidebilirsin" . evin önüne varana kadar bakıyor bana. Son kez el sallayıp eve giriyorum...

Bugün unutamıcam nadir anlardandı. Bir babamın ölümünü birde enesin bana yaptıklarını hiç unutamıyorum... Babam her an aklımdasın o kadar çok özledimki seni...

Akşam olunca evde duramadım. Kardeşimide alıp bakkala gittim. Ona dondurma alıp eve geri yolladım. Bende bifaz dolanıp babamın yanına gittim. Mezarının başıbda oturdum ağladım. Uzun uzun baktım toprağa o kadar kıskanıyorum ki topraktan babamı onun kokusunu duyabiliyor!. Toprak olup babamın olasım var.

Sabah uyandığımda gözlerim şişmişti. Yine kahvaltı yapmadan çıktım evden. Servisede binesim yoktu. Yürümek ve hava almak istiyordum. Yavaş yavaş asfaltta yürüyordum. Okula yetişmeye çalışan arabalar pencerden çıkıp laf atan kendini bilmezler... Dikkatimi hiçbirşey çekmiyordu. Okulun kapanmasına tam 10 gün var. O kadar zor ki içinde bulunduğum durum üste çıkmaya çalıştıkça dibe çekiyor beni.. Ne yapacağımı bilmiyorum! Kuşum ama kanadım yok uçamıyorum..

Okula vardığımda Enes karşılamıştı beni. Yalandanda olsa gülümseyip 'günaydın' dedim. 'Servisin çoktan geldi nerdeydin sen!?' dedi sinirle. 'Yürüdüm' dedim. 'Hava almak istedim'. 'Aldırcam ben sana hava! Sana birşey olsa ne yapardık biz!!?'. Beni koruma tavırlarına hastayım enes. Sen olmasan ben ne yapardım asıl? O kadar bağlanmışken sana 10 gün sonra nasıl bırakabilirim seni??

Sınıfın kapısına kadar bıraktı beni. Tenesfüslerde yanıma gel demeyide ihmal etmedi tabii. SENİ SEVİYORUM ENES! Hayranım sana.. Hiç gitme benim kaaal..

İMTİHANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin