'Yalan söylüyordu.'

739 80 46
                                    

Hyunjin'den...

Ertesi gün...

Minho hyung bütün gün Jisung'la uğraştıktan sonra Felix hyungla birlikte gitmişti. Jisung olayın şokuyla olduğu yerden bile kalkamamıştı. Onu odaya götürüp yatırdım.

Sabah gözlerimi açtığımda ilk işim Jisung'a bakmak oldu. Heyecandan uyuyamama ihtimali vardı. Ama ona baktığımda mışıl mışıl uyuyordu.

Koyu kahve saçları yastığa dağılmıştı. Sincap yanakları kızarmıştı. Büyük ihtimalle bu sıcakta yorganla uyuduğu içindi. Sıcağı severdi.

Elimi saçlarıma atıp karıştırdım. Derin bir nefes alıp doğruldum. Gözlerimi kaşıdım. Gerinip yataktan kalktım. Sessizce lavaboya geçtim.

İşimi bitirip odaya döndüğümde Jisung pozisyon değiştirerek uyumaya devam ediyordu. Saate baktığımda erken olduğunu gördüm. Zira bu gün okula da gidecektik.

"Jisung... Hadi kalk. Okula gitmeliyiz..."

Yorganı kafasına çekti.

"Gitmeyelim bir gün bir şey olmaz."

"Olan benim derslerime oluyor minik sincap. Lütfen kalk."

Oflayıp yorganı üzerinden attı.

"Lavabo nerde?"

Yerini tarif edip dolabı açtım. Okul kıyafetlerimi alıp okul çantamı hazırladım. Jisung odaya geldiğinde onun bana bakmayacağını bilerek üstümü değiştirdim. Ona döndüğümde okul gömleğini ilikliyordu.

Elime aldığım kravatımla bakıştım. İkimizde beceremezdik bunu. Jisung bana baktı. Sonra da kravatıma.

"Umarım Seungmin hyung biliyordur."

"Neyi bilmem gerekiyor?"

Seungmin hyung kapıyı açtı. Ani sesle hafifçe yerimde sıçradım. Jisung yataktaki kravatı alıp gösterdi.

"Umarım nasıl bağlanıldığını biliyorsundur."

Güldü.

"Bunu bilmem her seferinde işe yarıyor."

Jisung'a yaklaşıp kravatı bağladı. Sonra da bana döndü. Elimden kravatı alıp boynumdan geçirdi. Elimde olmadan onu inceledim. İşini bitirip geri çekildi.

"Okulunuz ne zaman başlıyor?"

Saate baktım. Saat daha 7.28'di. Bizim dersimiz 8.30'ta başlıyordu.

"Yaklaşık 1 saatimiz var hyung."

Seungmin hyung ciddileşti. Kafasını salladı. Bir... Sorun vardı sanki?

"Hadi kahvaltı yapalım."

Kafamızı sallayıp onu takip ettik. Mutfağa girdiğimizde sessizce kahvaltımızı yapmaya başladık. Seungmin hyungun telefonuna mesaj geldi. Telefonu açıp baktığında gözle görülür derecede gerildi.

"Sizi bu günlük Minho veya Changbin götürse olmaz mı?"

Gözlerinde korku ve endişe vardı. Neler oluyor?

"Olur..."

Telefonunu açıp rehbere girdi. Telefonu hızlıca kulağına götürürken elindeki çatalı sıkıyordu.

"Minho. Sen misin?"

"..."

"Bu günlük Hyunjin ve Jisung'u sen götür. Ben Felix'le beraber Chan hyunga gideceğim."

Pequeño Prisionero // Hyunmin ✓Tamamlandı✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin