Seungmin'den...
Herkesi gönderdikten sonra cama yaslanıp çillimi izlemeye başladım. Yorgundum ve banyo yüzünden iyice mayışmıştım.
Kendimle baya savaştım ama uykuya yenik düştüm. En son hatırladığım Felix'in hareketsiz bedeniydi.
"Bay Kim. Uyanır mısınız?"
Gözlerimi açtığımda bir doktor başımda dikiliyordu.
"Ne zamandır uyuyorum?"
"İki saat civarı."
Şaşkınca doktora baktım. Gerçekten o kadar uyumuş muydum?
"Bay Lee uyandı ve sizi yanına çağırıyor."
Kafamı cama çevirdim hemen. Felix gülümseyerek bana bakıyordu. Elini sallayıp gülümsedi.
Sol...
Sol elini salladı...
Hızlıca yerimden kalkıp yanına koştum. Yanına oturduğum da gülümseyerek bana bakıyordu. Benimde yüzümde minik bir gülümseme vardı.
Sol elini bana uzattı. Hâlâ gerçekliği sorgularken elimi uzatıp tuttum.
"Hissedebiliyor musun?"
Kafasını salladı.
"AMAN TANRIM!"
Ani tepkimle kahkaha attı. Elimi çekip ayağa kalktım. Yerimde bir kaç kez zıpladım. Sonra bizimkileri aramak aklıma geldi. Hızlıca telefonu çıkardım.
Ama heyecandan telefonu tutamıyordum bile. İki kere düşürdükten sonra önüme gelen ilk numarayı tuşladım.
"Alo?"
"HYUNJİN!"
"Hyung?"
"HASTANEYE GELİN HEMEN!"
Diyip telefonu kapattım. Heyecandan ne yapacağımı şaşırdım. Sonra tekrar Felix'in yanına oturup sol eline dokundum.
"Cidden hissediyorsun değil mi?"
Gülerek kafasını salladı. Ben parmaklarıyla oynarken zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Hızla kapı açıldığında ikimizde kapıya döndük.
Changbin yüzünde aptal bir gülümsemeyle yanıma geldi. Onun oturması için kalktım. Kapıda bekleyen diğerlerinin yanına gittim.
Heyecandan yanımdakine sarıldım. Herkesten uzun olduğum için kim olduğunu göremedim ama kokusundan Hyunjin olduğunu tahmin ediyordum.
Çekinerek kollarını belime doladığında emin olmuştum o olduğuna.
"Korkuttun beni."
"Neden?"
"Öyle bir çağırdın ki kötü bir şey oldu sandım."
Güldüm. Daha sıkı sarıldım ona kafasını boynuma gömdü.
"Özür dilerim."
...........................
Felix taburcu olmuştu ama omzunu sarmışlardı. Changbin ona sımsıkı sarılmamak için kendini tutuyordu. Bu hallerine gülüp arabaya bindik.
Changbin ve Felix, Chan hyung ve Jeongin kendi evlerine gitti. Biz de yolda Minho'yu bırakıp benim evime gittik. Minho yine Minho'luğunu yapıp Jisung'a öpücük atmıştı.
Hyunjin ve ben bu duruma gülerken Jisung kıpırdayamadı bile. Eve geldiğimizde gerindim. Aşırı yorulmuştum.
"Çabucak uyuyun sabah okula gideceksiniz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pequeño Prisionero // Hyunmin ✓Tamamlandı✓
Fanfiction"Adam öldü ve oğlunun bi bok bildiği yok. Ne yapacağım onunla?"