"Elimi çok sıkı tutuyordu..."

741 72 120
                                    

Seungmin'den

Ellerimi saçlarımın arasından geçirdim. Kiralık katil olayını fazla ciddiye almamışım sanırım. Ancak dün akşam çocuklar uyuyunca gelen mesaj beni bir hayli korkutmuştu.

Alış veriş merkezinde çektiği bir fotoğrafı yollamıştı. Resmen dibine girmişti. Onlar yemek yerken hemen yanlarındaki masadan çekmişti.

'Eğer ona bakamazsan ben ve silahım ona güzel bakarız. Arkadaşıyla bir derdim yok. Ancak haberi olmasın. Yoksa... :)'

Gelen mesaj buydu. Okulun etrafına türlü türlü adam dikmiştim. Ne yapmam gerektiğini kestiremiyorum. Onlara bu durumdan bahsetmeli miydim? O zaman ne değişirdi ki?

Tekrar oflayıp ellerimi saçlarıma koydum. Jeongin içeri girdi.

"Çok belli ediyorsunuz. Bence söyleyin. Kendilerine göre önlem alırlar."

"O zaman Jisung tehlikeye girer ama."

"Böylesi daha mı iyi?"

Felix ve Jeongin tartışmaya girdi.

"Susun! Düşünemiyorum!"

Seslerini kestiler. Jeongin, Chan hyungun yanına oturdu. Kafasını onun omzuna koydu.

"Bir çıkar yol bulmalıyız Seungmin."

Kafamı iki yana salladım.

"Söylemeyeceğiz. Kimse ikisine ağzını açmayacak. Jisung'u tehlikeye atamayız."

"Ama hyung bilmeleri gerekiyor."

"Çocuğu göz göre göre ateşe atamam Jeongin! Olmaz!"

Jeongin'de sinirle doğrulmuştu.

"Ama bilirse kendince önlem alır. Hem 'o' nereden bilecek?"

O'yu derken parmaklarıyla görünmez tırnak işareti yapmıştı.

"Öğrenirse ne olacak Jeongin?"

"Nereden öğrenecek ama?"

"Alış veriş merkezinde Hyunjin ve Jisung'un o kadar dibine girebilen kişi konuştuğunu da duyar çünkü Jeongin!"

Jeongin ağzını açacağı sırada Chan hyung duruma el attı. Kolunu Jeongin'in omzuna atıp kendine çekti. Saçlarına minik bir öpücük bıraktı.

"Seungmin haklı bebeğim. Ona söyleyemeyiz."

"Ama-"

Chan hyung yavaşça elini Jeongin'in ağzına koydu.

"Aması yok Jeongin. İkisinin de hayatı söz konusu. Eğer söylenmesi gerekseydi bende onu ikna etmeye çalışırdım."

Diyip elini çekti. Jeongin somurttu.

"Ama gerektiği zaman tabii ki söyleyecek."

Jeongin, Chan hyunga 'gerçekten mi' bakışları attı. Chan hyung da kafasını aşağı yukarı salladı. O sırada çocuklar içeri girdi. Birbirlerine kaçamak bakışlar atıyorlardı. Yanımdaki boşluğa oturdular.

"Hyung..."

Hepimiz Hyunjin'e odaklanmıştık.

"Neden bu kadar gerginsiniz?"

Jeongin'e baktım. 'Ben demiştim' bakışları atıyordu. İçten gülümsemeye çalışıp saçlarını karıştırdım.

"Bir şey olduğu yok Hyunjin. İşler güçler işte."

"Ben demedim mi boş verin diye? Bana bile söylemiyorlar."

"Sorun ne tam olarak?"

"Bir sorun yok Jisung. Sadece işlerimi halletmeye çalışıyorum ama şu sıralar fazla yoğunum."

Pequeño Prisionero // Hyunmin ✓Tamamlandı✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin