Felix'ten...
Sabah uyandığımda kulağımın dibinde atan kalp gülümsememi sağlamıştı. Parmakları saçlarımın arasında dolanıyordu. Biraz kıpırdanıp yüzümü göğsünden çektim. Kafamı kaldırıp aşık olduğum gözlere baktım.
"Günaydın bebeğim."
Diyip dudaklarıma minik bir öpücük kondurdu. Gülümsedim. Benimle beraber o da gülümsedi. Bir şey demeden tekrar kafamı eğdim. Burnumu boynuna gömdüm.
Ellerinden birini tekrar saçlarıma daldırınca beline daha sıkı sarıldım. Böyle durmayı çok seviyordum. Ki elimi tekrar kullanmaya başladığımdan beri ona daha çok sarılabiliyordum.
"Felix... Kahvaltı yapalım mı artık?"
Kafamı iki yana salladım. Böyle kalmak çok hoşuma gidiyordu. Hafifçe güldüğünü duydum. Boynuma sarıldı.
"Tamam kalalım biraz daha böyle."
Sıkıca sarılmaya devam ettim. Kokusu çok sakinleştiriciydi. En sonunda çok acıktığımı hissedip yavaşça ayrıldım ondan. Surat astığımı gördüğünde panik olmuş ve yüzümü ellerinin arasına almıştı.
"Ne oldu bebeğim? Neden suratın asık?"
"Senden ayrılmak istemiyorum ama çok acıktım."
Rahatlayıp derin bir nefes aldı. Gülümseyip burnumun ucuna dudaklarını değdirdi.
"Hep sen kahvaltı hazırlıyorsun. Bu gün sıra bende. Şef Changbin hizmetinizde efendim. Ne arzu ederdiniz?"
Bir kıkırtı döküldü dudaklarımdan. Düşünürmüş gibi yaptım.
"Bir adet Seo Changbin istiyorum. Şöyle benim aşık olduğumdan."
Benim dediğime güldü o da.
"Stoğumızda bir tane Seo Changbin var efendim. Ve kahvaltıdan sonra tatlı niyetine getirilecektir. Onun yerine Binnie usulü krebe ne dersiniz?"
Gülümseyerek kafamı salladım. Yemek yapma konusunda kendine güvenmesede kahvaltı işini beceriyordu.
"Yanında da güzel bir kaşarlı omlet. Eğer doymazsan karışık tost."
"Bir de seni yiyeyim tam olsun Changbin."
"Olsun bebeğim. Minicik bir şeysin ama çok yiyorsun. Hızlı bir metabolizman var. Ve istersen beni de yiyebilirsin."
Kahkaha attım. Yaklaşıp acıtmadan yanağını ısırdım. Uzaklaşıp dudaklarımı yaladım.
"Immm. Lezzetli."
Kahkaha attık beraber. İlk önce o yataktan kalkıp beni kucağına aldı.
"Changbin hava yolları uçuşa geçmiştir!"
Kollarımı boynuna doladım. Boynuna yaklaşıp bir öpücük bıraktım. Oturma odasına gelip beni koltuğun üstüne bıraktı. Kumandayı elime verdi. Yüzüme eğilip alnıma bir öpücük kondurdu.
"Sen bir şeyler izle ben kahvaltıyı hazırladığım zaman seni almaya gelirim."
Gülümseyip kafamı salladım. O mutfağa doğru adımlarken televizyonu açtım.
.................
Televizyon izlemekten sıkıldığımda mutfaktan güzel kokular gelmeye başlamıştı. Changbin sonunda mutfaktan çıkmıştı. Sana bekle işareti verip odaya çıktı. Geri geldiğinde tişörtünü değiştirmiş olduğunu gördüm.
"Yemek kokuyordu."
Derken beni tekrar kucağına almıştı.
"Bebek olmadığımın farkındasındır umarım. Ayaklarım var ve yürüyebiliyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pequeño Prisionero // Hyunmin ✓Tamamlandı✓
Fanfic"Adam öldü ve oğlunun bi bok bildiği yok. Ne yapacağım onunla?"