'Çünkü ayakta durmak bana işkence gibi geliyordu.'

979 98 116
                                    

Hyunjin'den

Gözyaşlarım benden izinsiz hareket ediyordu. Ama ağlamak da istiyordum. Reşit olalı bir kaç hafta oluyordu. Ve daha bu gün ailemi kaybetmiştim.

Ellerimi yüzüme kapattım ve ağlama hissinin geçmesini bekledim. Seungmin hyung arkama geçti.

"Sıkı tutun."

Kollarına tutunduktan sonra sandalyemi kaldırıp beni masaya doğru çevirdi.

"Hadi bakalım ye."

Felix hyung (tahminimce benden büyüktü) önüme noodle dolu tabağı koydu. Yanına da bir çift çubuk. Ellerim dizlerimdeydi.

"Yemeyecek misin?"

Seungmin hyunga kafamı salladım. İştahım kaçmıştı.

"İştahım kaçtı. Yemek istemiyorum."

Felix hyungla birbirlerine baktılar.

"Hyunjin bak. Seni anlıyoruz tamam mı? Sadece kendine biraz zaman ver. Onları düşünme zamanla alışacaksın."

Felix hyungun sesi çok sakinleştiriciydi.

"Ayakların için ilaç vereceğim ama önce yemek yemelisin."

İlaç fikri cazip geliyordu. Çünkü ayakta durmak bana işkence gibi geliyordu.

Çubukları elime alıp noodlellara daldırdım. Yavaş yavaş yerken Felix hyung ikinci tabağını almıştı.

Yemeği yedikten sonra Felix hyung tabakları yıkayıp plastik çubukları atmıştı. Odaya gitmek istiyordum. Tam ayağı kalkacağım sırada Seungmin hyung beni durdurdu.

"Ayakların bu haldeyken yürüme demedim mi?"

Ona şaşkın şaşkın baktım.

Yanıma gelip bir elini bacaklarımın altından geçirdi diğer elini ise sırtıma koydu. Beni rahatça kucağına aldı. İstemsizce kollarımı boynuna doladım.

"Neden bu kadar zayıfsın?"

Gözlerimi kaçırdım. Anlatmak için erkendi sanki? Ama anlatmam gerekiyor gibiydi.

Düşüncelerimle boğuşurken kafamı Seungmin hyungun omzuna koydum. Gözlerimi 2 saniyeliğine kapattım. Bir şey düşünmek istemiyordum.

Odaya gittiğimizde beni yatağa yatırdı. Felix hyung içeri geldi. Seungmin hyung ilaç almak için giderken Felix hyung bana bakıyordu. Daha doğrusu ayaklarımın altına.

"Nasıl başardın bunu?"

"Eve geldiklerinde ilk önce anne ve babamı vurdular. Beni ölesiye dövdükten sonra bir boş anlarını yakalayıp kaçtım. Ayakkabı giymek için ne zamanım ne de o an aklım vardı.

Ormana koştum. Arkamdan geldiler. Her yerimde çürükler vardı. Aklıma ayaklarım gelmedi bile."

"Bu evi nasıl buldun?"

"Bilmiyorum. Yolu bulduktan sonra rastgele bir yöne döndüm. Karşıma çıkan ilk ev burasıydı."

Kafasını salladı. O sırada Seungmin hyung geldi. Ayak bileklerimden tutup kaldırdı ayaklarımı. Koltuğa oturunca ayaklarımı kucağına koydu.

"Felix su getir."

Felix hyung ayağı kalkınca sol koluna dikkat ettim. Parmaklarını hiç oynatmıyordu. Seungmin hyung ayaklarıma soğuk kremi sürünce gıdıklanmayacak kadar çok acıdığını fark ettim.

Acıyla inledim.

"Seungmin hyung... Yavaş... Çok acıyor..."

"Birazcık acıyacak. Ama az sonra geçecek tamam mı?"

Pequeño Prisionero // Hyunmin ✓Tamamlandı✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin