"Çocuk diyip duruyoruz. Adı Hyunjin."

1.1K 108 127
                                    

Seungmin'den

Onu yatırıp odadan çıktım. Nasıl hiç bir halttan haberi olmazdı. Babası böyle bir pislikken oğlu nasıl bu kadar masum olabiliyordu?

Ellerimi saçlarımdan geçirdim. Çocuğa boş yere işkence çektirmiştim. Vicdan azabı çekiyordum. Her ne kadar bir mafya olsam da haksız muameleye katlanamazdım.

Felix'i aradım. Bana gelmesini söyledim. Onunla konuşmaya ihtiyacım vardı. O çocuğu ne yapacağımı hiç bilmiyordum.

Bir süre sonra kapı çalınca kapıya doğru adımladım. Kapıyı açınca karşıma Felix çıktı. Onu içeri aldım. Oturma odasına geçtik.

"Eee. Beni neden çağırdın?"

Kalın sesi beni düşüncelerimden ayırınca ona baktım.

"Felix sanırım bir haltlar yedim."

"Yapmadığın şey değil Seung."

"Ama bu sefer ki farklı biraz."

"Nasıl farklı?"

"Hani Yoobin ve Heejin vardı ya."

"Düşman olduğumuz 2 gereksizden mi bahsediyorsun? Bu gün öldürtecektin hani."

Kafamı salladım.

"Öldürttüm zaten. Ama... Bir oğulları varmış."

Kaşlarını çattı. Bende devam ettim.

"Çocuk bu gün ellerinden kaçmış. Baya hırpalamışlar onu. Ormanda izini kaybetmişler. Adamlarım beni aradıktan sonra onları çiftliğe yolladım.

Sonra birden kapı çaldı. Açıp baktığımda bir çocuk felaket dövülmüştü. Ve kendinden geçmek üzereydi."

"Bana onların oğulları olduğunu söyleme."

"Bunu başta bilmiyordum. Çocuğu içeri aldım. Adını falan sorduğumda öğrendim o olduğunu.

Çocuğa acıdığım için ona banyo yapmasını söyledim ve kıyafet verdim. Ama beklenmedik şekilde çok masumdu.

Ona babasının yaptığı şeylerden haberi olup olmadığını sordum. Bir şey bilmediğini söyledi.

İlk başta inanmasamda gerçekten masum görünüyordu. Yeni reşit olmuş ve bu sene mezun olacakmış."

"İyi peki hoş. Ama. Nerede şuan?"

"Uyuyor."

"Hâlâ evde mi?!"

Etrafa bakarak ve fısıldayarak konuştu.

"Evet. Biraz pansuman yapıp yatırdım. Felix vicdanım felaket sızlıyor şuan."

"Seung..."

Dedi ne tepki vereceğini şaşırarak.

"Çocuğun hiç bir şey bilmediğinden emin misin?"

"Beni tanısaydı kapıyı açtığım an geri dönerdi. Ama tanımadı."

Kaşlarını çattı. Düşünüyordu.

"Ama ayakkabıları yoktu?"

Bu sefer kaşlarımı ben çattım.

"Kapının dışında diyorum. Sadece senin ayakkabıların var. Başka yoktu."

"Ayakkabısız mı geldi yani..."

"Şimdiye kadar yediğin en iyi halt bu oldu Seung. İlk defa suçsuz bir insana zarar verdin. Bravo."

Koluna vurdum.

"Kes sesini. Bana moral ver diye çağırdım seni salak. Göm diye değil."

Endişeyle saçlarımı yeniden karıştırdım.

Pequeño Prisionero // Hyunmin ✓Tamamlandı✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin