Sıcak geçen günün akşamında hafif bir esinti yaprakları oynattı. Gölgeler binaların zirvelerine doğru tırmanmaya başladı. İşinden çıkan insanların baygın bakışları, saatlerce etüt yapmış ve güneşin batışını dahi izleyememiş olan öğrencileri korkutuyordu.Adam ise terasında az şekerli kahvesini içerken insanların samimiyetsiz telaşlarını izliyordu. Demirliklere tutundu ve eğilerek aşağıyı seyretti. "Hissiz bir şehir ve süzülen hayaletler." dedi ayıplarcasına.
Çoğu zaman insanları katlanılması gereken birer yaratık olarak görüyordu ve katlanıyordu da.Sıkıcı manzarasını terketti ve içeriye girdi. Büyük bir özenle elini yapış yapış yapan kahve lekesini ve bardağını yıkarken kapının sesi ile irkildi. Adam bir iki adım gerilerken dirseği ile çarptığı bardak da yere devrilmişti. Korkusu telaşı ile ikiye katlanırken, kapıdaki bedene dahi bakmadan yere eğilip cam kırıklarını toplamaya başladı. "Özür dilerim, özür dilerim. Bilerek olmadı çok özür dilerim."
"Önemli deği- hey! Ne yapıyorsun?! Ellerin kanıyor." Hızla masanın üzerindeki peçeteyi alan Yoongi, dizleri üzerinde oturan bedene yaklaştı ve eğilip cam kırıklarıyla dolu olan avuçlarını açmaya çalıştı. "Seokjin! Avucunu aç. Sıkma aç şunu."
Ne yapacağını bilmiyordu. Yoongi, karşısında şoka girmiş biri olduğunu anlamış ve yanlış bir şey yapmaktan korktuğu için yalnızca sesini yükselterek titreyen bedenin adını söylüyordu, fakat duymadığına emindi. Cam dolu avuçları tekrar açmayı denedi ama başaramadı. Çok zorlamak istemiyordu çünkü korkuyordu. Ona daha fazla zarar verecek diye ödü kopuyordu.
İkisinin de dizleri yerdeki kan yüzünden ıslanmıştı. Yoongi telaşla ayağa kalktı ve etrafına bakındı, işe yarayacak tek bir şey bulamazken yerdeki beden birden titremeyi kesmiş, ellerine bakıyordu. Dolabından ince bir tişört aldı ve hızla yanına gitti. "Seokjin! Beni duyuyor musun? Seokjin!"
Adam avucunu yavaş yavaş aralarken cam parçaları dökülmeye başlamıştı. Yoongi gördüğü manzara ile derin nefesler alırken, soğukkanlılığını korudu ve eline sardığı tişörtle kalan parçaları da aldı. Ete batan küçük parçalara dokunamamıştı. Elindeki tişörtün kanlı kısmını yırttı ve cam kırığı olmayan yerlere bastırdı. O bunu yaparken elleri kesiklerle dolu olan adam, Yoongi'nin kana bulanmış ellerine bakarak ağlıyordu.
"Tamam bitti. Hadi kalk hemen hastaneye mi revire mi bir yere gidelim çabuk." Adam hâlâ daha dizlerinin üzerinde otururken Yoongi kalkamayacağını anladı ve koluna girerek destek oldu. "Bir şey yok. Geçti."
Kısa sürede hastaneye ulaşan ikili arasında derin nefesleri peş peşe veren kişi Yoongi olmuştu. O manzarayı asla unutamayacaktı. Çok korkmuştu ve elinden hiçbir şey gelmemişti.
Dakikalar sonra Seokjin ile hemşirenin yanından ayrıldı ve iki su alıp geri döndü.
Döndüğünde tamamı beyaz bezle kaplı elleri görünce istemeden de olsa morali bozulmuştu. Hemşire birkaç şey söyledikten sonra yanlarından ayrılırken ortamdaki gergin havayı iki beden de fazlasıyla hissediyordu. Seokjin bir açıklama yapmak, Yoongi ise sormak istemiyordu fakat gerilmişlerdi.Daha sadece üç dört gündür oda arkadaşlığı yapıyorlardı. Birbirleri hakkında bildikleri tek şey isimleri ve bardaklarını sevdikleriydi. Yoongi, aklına gelen ve komik olduğunu düşündüğü konuyu açtı. Gergin ortamlardan nefret ederdi.
"Bardağın da kırıldı.""Evet, kırıldı." Adamın dalgınlığı sesine de işlemişti. Çaldığı enstrüman geldi aklına. Onu çalmak bir kenara bir süre tutamayacaktı bile.
"Bir de beni o kadar uyarmıştın dikkat et diye. Sen kendin kırdın."
Belli belirsiz gülümsedi adam. "Bardağım, benim onu sevdiğim kadar sevmiyormuş beni. Ne yapayım."
"Aynısından tekrar alsan olmaz mı?"
"Alamam."
"Neden?"
"Çünkü o öldü."
Ne demesi gerektiğinden emin olamadı. Adamın bir şeyleri düşündüğü belliydi ve dalgın bakışları hâlâ ellerindeydi. Zihnini dinlendirmeye ihtiyacı olduğunu düşündü. "Daha iyiysen gidelim mi?
Adam başıyla onayladı. Ayağa kalktığında sendeleyince ona doğru gelen bedene eli ile dur işareti yaptı ve hızla toparladı. "İyiyim."
"Emin misin?"
"Evet, başım döndü sadece."
Hastaneden çıkıp taksiye bindiler. Adam yol boyu dışarıyı seyretti. Sızlayan ellerini umursamadı. Geçmişin açtığı yaralar daha derindi.
✩
oy verir misiniz acabaa
ŞİMDİ OKUDUĞUN
roommate / yoonjin
Fanfiction"Işıklar kapandığında sığınabileceğim bir beden olacak mı merak ediyorum. Sanırım ben yalnızlıktan değil, karanlıktan korkmak istiyorum."