22

549 61 76
                                    

Saygı, diğer insanın büyüyüp gelişebilmesine duyulan gerçek ilgidir. Bu nedenle sömürüyü içermez. Karşımdaki insanın gelişmesinin kendi yararına, kendine özgü olmasını isterim; bana faydası olsun diye değil. Karşımdakini gerçekten seviyorsam kendimi onunla bir hissederim, ama bu, o öyle olduğu içindir; benim gereksinimlerimi karşılayacak bir nesne olduğundan değil.

(Seokjin'den)

Gözlerimi açtığımdan beri yataktan çıkmamak için direnen bedenim ile güne başlamam gerektiğini söyleyen tarafım yoğun bir tartışma içindeydi. Cama vuran yağmur sesi olmayan enerjimi biraz daha sömürürken sesleri duymamaya çalışıyordum. Yanımda yatan bedene döndüğümde hâlâ derin bir uykuda olmasına sevinmiştim. En azından o uyuyabiliyordu.

Sırtı dönük olan bedene sarıldığımda karnına doladığım ellerimi kavradı hemen. Anbean sesler azalırken bizim dünyamızda yağmura yer olmadığını söylemişti sanki bana. "Bugün de erkencisin. Yine rüya gördün mü?"

Yoongi demeseydi aklıma bile gelmeyecekti. Bugün görmemiştim. Sanırım heyecandan zihnim ona vakit ayıramamıştı. "Görmedim, derse odaklandığım için uyuyamadım zaten."

"İyi. Güzel rüyalar dileklerim tutmaya başlamış."
Tuttuğu ellerimi okşarken bana çevirdiği yüzüne gülümsedim ve gelişigüzel öpücükler kondurup yataktan doğruldum. "Okul yok bugün sen uyu, ben de çıkarım bir saate."

Okul olmadığı için öğlene kadar uyumuştuk ve Yoongi'nin biraz daha uyumak istediği gözlerinden okunuyordu. "Olmaz, beraber yapalım kahvaltıyı."

Elleri ile sıvazladığı uykulu yüzünü avuçlarımın arasına alıp gözünün altını öptüm. Yanaklarını sıkıp ardından okşarken bunu yapmaktan ne kadar zevk aldığımı sadece ben bilebilirdim. "Tatil günün bugün, benim için uykunu bölmene gerek yok."

"Kahvtıda sana enerji verecek şeyler yapmalıyım. Hem sen gidince tekrar uyurum ben, biliyorsun."
Dediği şeye gülerken onaylamıştım onu. Saniyeler sonra şiddetlenen yağmur ise kesmişti gülüşümü. Perdeleri açmak istemediğimi fark ettim. O camın ardında yaşananlar kesinlikle ilgimi çekmiyordu.

Diken diken olan tüylerimi ovuşturacaktım ki Yoongi benden önce davranıp okşamıştı kollarımı. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Gündüz o kadar da etkilenmiyordum artık. Beni bırakıp perdeleri açan bedeni izledim. Anında içeriyi güneşin parlak ışıkları doldururken öylece duruyordum. Yağan yağmurun ardında kocaman bir güneş olduğunu unuturdum hep. Emin yüz ifadesi ile yanıma geldiğinde asıl güneşimin Yoongi olduğunu düşünmek tarifsiz bir keyif vermişti.

Elimden tutup balkon kapısının önüne getirdiğinde bir süre bekledi. Camın arkasından izlediğim yağmur beni ürkütürken tuttuğum eli sıkıyordum. "Yağmur sana hangi lanet günü hatırlatıyorsa bununla tek başına yüzleşmek zorunda değilsin. Eğer istersen seninle birlikte her yağmurun altında ıslanabilirim."

Söylediği şey ile gözlerim dolarken kapıyı açtım. Sıkı sıkı tuttuğum elleri de çekerek yağmurun kollarına attım kendimi. Saniyeler içinde vücudumda hissettiğim ıslaklık ile gerilsem de bu sefer o manzarayı gelmiyordu gözümüm önüne. Hoseok yoktu. Arabalar, yüksek trafik lambaları, siren sesleri, yanıp sönen kırmızı ışıklar ve ıslak asfalt. Hiçbiri yoktu. Bu defa yalnızca onu görüyordum. Başarıyor muydum? Başarmış mıydın Yoongi? Mümkün müydü o günü unutmak?

Yoongi ellerimi sıktığında bakışlarımı tekrar ona çevirdim. Son günlerde yüzünden hiç düşmeyen gülümsemesi ile bakıyordu yine. Güzel görünüyordu. Yüzüne düşen ıslak tutamlar bana yağmuru bile sevdirebilirdi. O denli güzeldi.

 roommate / yoonjin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin