10

727 91 26
                                    


(Seokjin'den)

Aracı garaja park ettikten sonra anahtarları kapıda bekleyen güvenliğe teslim edip bahçe çıkışına doğru ilerledim. Şoförlük işi benim için harika olmuştu fakat endişelendiğim kısımlar da bir hayli fazlaydı. Bu işe tekrar nasıl cesaret ettiğimi bilmiyordum ama kendime kanıtlamak istediklerim yüzünden insanların canını tehlikeye atmamak için çok dikkatli olacaktım. Varlıklı bir ailenin çocuğu ve annesine haftanın dört günü şoförlük yapıyor ve bir sorun çıkmazsa da iyi bir para kazanmayı hedefliyordum. Her şey umduğum gibi giderse dört aya kalmaz kendi evime çıkabilirdim.

Her ne kadar bu konu beni korkutsa da, artık büyümüştüm ve günün birinde illaki kendi evim olacaktı. Bugüne kadar evim diyebileceğim hiçbir yerin olmaması bundan sonra da olmayacağı anlamına gelmezdi, en azından ben buna inanıyordum. Bu konuyu Namjoon'la konuştuğumuzda eğer istersem benimle birlikte eve çıkabileceğini, bu durumun onu mutlu edeceğinden bahsetti fakat, ben onun kadar emin değildim. Arkadaş olmak başka, ev arkadaşı olmak başkaydı. İkisi bir arada olunca her şey daha kolay görünse de bence gayet karmaşık ve gerici bir durumdu. Ona bu konuyu düşüneceğimi açıkça söylediğimde rahatlamıştım. Evet o iyi birisi ve anlayışlıydı fakat yetmezdi, güven denen duygu ile her zaman sorunları olmuş biri olarak bu konu benim açımdan ciddi ve üzerinde düşünülmesi gereken bir konuydu.

Otobüsün ani freni ile öne savrulduğumda düşüncelerimden de sıyrılırmıştım. Düşünmeyi severdim fakat çoğu zaman abartır ve zihnimde bir iç savaşa yol açardım. İneceğim durağa yaklaşan otobüs ile kapıya adımladım ve durduğu an kendimi sokağa attım. Soğuk hava yüzüme çarparken maskemi çeneme indirdim ve derin nefesler alarak kendime gelmeyi umdum. Yurdun olduğu sokağa girdiğimde gözüm ister istemez bizim odaya gitmişti. Odanın ışıkları hâlâ yanıyordu demek ki Yoongi uyanıktı.

Onunla konuşmak bana iyi gelirken bir taraftan da güzel şeyler hatırlatıyordu. Geçmişimi süsleyen birkaç detay onun bakışlarında gizliydi sanki. Yıllarca yalnız durduğum odada onun kalmasına izin vermekle doğru bir karar verdiğimi düşünüyordum ve pişman olmak şu an en son istediğim şey bile değildi.

Yurda girdiğimde haftalar sonra tamir edilen asansöre bindim, sakin ruh halimi bu sayede korudum çünkü merdiven çıkmaktan nefret ederdim. Odanın önüne geldiğimde kartımı okuttum ve içeri girdim. Girer girmez gördüğüm manzaraya gülmüştüm.

Kitap okurken uyuya kaldığını düşündüğüm beden iki büklüm yatıyordu. Elindeki kitabın o uyurken ezileceğini düşünsem de dokunamazdım. Uyanabilirdi ve ben bunu istemiyordum. Haraketlerimi olabildiğince küçültürken bu gece duş almayı es geçmiştim, yarın sabah erken kalkıp hallederdim nasıl olsa. Hızla üzerimi değiştirip yatağıma girdiğimde araba sürmenin ne kadar yorucu olduğunu daha iyi kavrıyordum. Bedenimi Yoongi'ye çevirdim ve birkaç dakika düşündükten sonra konuşmaya başladım: "Bugün çok yoruldum, o acilen gittiğim günü saymazsak bugün tam zamanlı çalıştım. Aslında araba sürmeyi seviyorum ama saatlerimi geçirince biraz zorluyor. Geçmişi hatırlatıyor bazen bana ama sonra hemen toparlayıp devam ediyorum."

"Geçen akşam gözlerim kızarmıştı ya hani, sen muhtemelen ağladığımı zannettin ama o kızarıklık gözlerimi ovmaktan olmuştu. Neyse sonra yanıma gelip ne oldu demiştin, ben de akşam anlatırım deyip anlatmamıştım. Anlatmamı bekledin mi bilmiyorum ama ben bekledim. O gece uyumadın bir türlü ve ben sen uyanıkken anlatacak kadar cesaretli veya samimi bir insan değilim, fakat şimdi anlatabilirim sanırım...O gün Namjoon da yalan söylemiştim. Çok başka şeyler anlattım ona, moral bozukluğumun okulla ilgili olduğunu söyledim ama pişmanım sanırım, benimle o kadar güzel ilgilendi ve moralimi düzeltmeye çalıştı ki çok suçlu hissettim. Ama sana hep doğruları anlatmak istiyorum. O gün aslında tek dostumun ölüm yıldönümüydü. Hoseok..Beni bırakıp giden bir başka kişi. Ama o benim gözümde diğer gidenler gibi değersiz değildi, tek arkadaşımdı. Her şeyi beraber yapardık, beraber yiyip içer, beraber oynar, beraber uyurduk. Kardeşim gibiydi. Onu o kadar çok seviyordum ki her gece, saçlarını okşayarak uyuturdum. Bu yüzden senin saçların da bana onu hatırlatıp duruyor. O gece saçlarına dokunmama izin verdiğin için ayrıca teşekkür ederim. Bir anlığına onun saçlarını okşuyor gibi hissettim, hissiyatı neredeyse aynıydı...Neyse, bir akşam Hoseok'a caddeye gidip arabaları seyredelim diye ısrar ettim..keşke etmeseydim, nerden bilebilirdim ki o lüks arabayı gördüğüne heyecanlanıp caddeye atlayacağını. Bilemedim. Çok kötüydü, her şey o kadar kötüydü ki; uzun, çok uzun bir süre etkisinden çıkamadım."

 roommate / yoonjin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin