21

613 57 39
                                    


Ortak yaşamın aksine olgun sevgi, insanın kendi bütünlüğünü ve bireyselliğini koruduğu bir birleşmedir. Sevgi insanda aktif bir güçtür; insanı çevresindeki insanlardan ayıran, duvarları yıkan bir güç, insanı diğer insanlarla birleştiren bir güçtür. Sevgi, insanın ayrılık ve yalnızlık duygusundan kurtulmasına yardım eder ve yine de kendisi olarak kalmasına, bütünlüğünü korumasına olanak tanır.

(Seokjin'den)

" Küçük kız bir kibrit daha çaktı. Şimdi harika bir yılbaşı ağacının altında oturuyordu; geçen yılbaşında o zengin tüccarın evinde, cam kapıdan bakıp gördüğü ağaçtan çok daha büyük, çok daha süslüydü bu ağaç. Yeşil dallarında yüzlerce mum yanıyor, vitrinlerde sergilenenlere benzeyen rengârenk eşyalar yukarıdan ona bakıyorlardı. Küçük kız ellerini havaya kaldırdı, o sırada kibrit söndü. Bir sürü yılbaşı mumu gökyüzüne yükseliyor, küçük kız bunların birer yıldıza dönüştüğünü görüyordu. Derken yıldızlardan biri kaydı ve gökyüzünde alevden uzun bir çizgi bıraktı.
“Şimdi birisi ölüyor!” dedi küçük kız, çünkü, kendisine iyi davranan tek kişi olan, ama uzun zaman önce ölen yaşlı büyükannesi demişti ki: “Ne zaman bir yıldız kaysa, ölen birinin ruhu gökyüzüne yükseliyor demektir!” "

Ezbere bildiğim hikayeyi okumayı bitirdiğimde gözlerimde biriken yaşlar tane tane ekrana düşüyordu. Kibritçi kız hikayesi Hoseok ile birbirimize anlattığımız hikayelerden biriydi. Kötü hissettiğimiz günlerde kim daha az üzgünse o, diğerine bu hikayeyi anlatırdı. Kötü hissediyorsak birbirimizi neşelendirmeye çalışmaz, aksine o duyguyu o gün için kabullenip çeşitli hikayeler ile beslerdik. Bugün ise kesinlikle iyi hissetmiyordum. Günlerdir rüyalarıma girip bana o akşam için yakınıyordu. Yaşamak istediğini tekrarlıyordu. Dayanamıyordum, rüya da olsa hıçkırıklarımı durduramıyordum. Günlerdir uykudan ağlayarak uyanıyordum ve bu durum artık Yoongi'yi de üzmeye başlamıştı.

Şu an ise onun görmemesi için çatının kenarındaki bir metrelik duvarın üstünde oturmuş, sokak boyunca tampon tampona park etmiş arabaları izlerken sessizce ağlıyordum. Giriş katı saymazsak, yurt dört katlı bir binaydı. Yıpranmış fakat sağlam bir bina. Şu an bulunduğum yer ise bu yurda hatta bu şehre geldiğimden beri keşfettiğim en sakin yerdi. Odamızda da teras vardı fakat burası daha yalnız hissettiriyordu. Burada saatlerce keman çalabiliyor, düşünebiliyor ve yan binadaki yaşlı kadın ile sohbet edebiliyordum. Artık buraya nadiren çıkmaya başlasam da içten içe hâlâ seviyordum. Son zamanlarda yalnız kalmanın beni korkuttuğunu hissediyordum. Eskiden bu duygu en yakın dostumken şu an en uzak olmak istediğim histi. Bu aralar sadece sevgiyi hissetmek istiyordum.

Çocukluğum boyunca sevginin ne olduğunu öğrenmek için sözlükleri karıştırırdım. Ezbere hazırlanmış, dar bir kağıt parçasına sığdırılan o duyguyu tatmaya öyle muhtaçtım ki, yüzlerce kez okur ama yine de anlayamazdım. İki satırdı işte, yazılmıştı. Hemen önümde hazır bir şekilde duruyordu. Defalarca okumuştum bir de. Arkadaşlarıma sormuş, izlemiş, görmüştüm fakat hissedemiyordum. Tatmadığım bir duyguyu anlamaya çalışmak zordu ve sevgi okuyunca hissedeceğim türden bir duygu değildi.

Ailemi hiç tanımamıştım. Büyük bir yetimhane de büyümüş, önüme yemek koyan kişiler "afiyet olsun" desin diye gözlerinin içine bakmıştım. Bakmıştım ama görememiştim. Aradığım ışık baktığım gözlere hiç uğramamıştı. Oysa, şefkat dilendiğim o gözlerden bir tanesi bile parıldasaydı, en ufak bir ışık görseydim sevgiyi hissedebilirdim, fakat hissedemedim. O ışığı hiç kimsenin gözlerinde göremedim ve hiç kimse bana afiyet olsun demedi.

Ortaokulun ilk günü sıra arkadaşım olan siyah saçlı çocuk gülümseyip, benimle kekini paylaşmıştı. O günü ve yaşattığı duyguyu hiç unutmuyordum. Hoseok karşımdaydı sanki. Sanki, ailem yanımdaydı. O keki yerken bana yeni çıkan bir oyuncak arabadan bahsediyordu. Gülüşüyorduk, mutlu olmak benim için bu kadar basitti. Hoseok'u kaybettikten sonra ilk kez o gün sevgiyi hissedebilmiştim. Sevilmek istemiştim.
Yalnızlığım bir günlüğüne de olsa bana kendini unutturmuştu. Bir daha da öyle içten gülemedim zaten. O gün, siyah saçlı çocuğu ilk ve son görüşüm olmuştu. Ertesi gün okula gelmedi, sıramızın diğer yanı boş kaldı. Gitti. Gülüşlerimi de peşinden sürükledi.

 roommate / yoonjin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin