14

647 84 54
                                    

Sevgi, zorla değil sadece özgürlük içinde gerçekleşebilecek, insana özgü güçlerin açığa çıktığı bir eylemdir.

(Seokjin'den)

Günün son ışıklarıyla, ulaştığım durağın içine adımladım. Önümden gelip geçenlerin baygın bakışları beni daha çok bunaltırken bir an önce yurda gitmek istiyordum. Bütün gün araba sürmek, mental olarak çok yorucuydu. İster istemez stres yapıyordum ve bu gün boyu sürüyordu. Fakat mesaim bittiği anda arabadan sapasağlam inmek son günlerde beni cesaretlendirmişti. Korkularımın üzerine gitmek, hiç şüphesiz güçlü hissettiriyordu.

"Selam!" Duyduğum tanıdık sesle başımı kaldırırken, oturmak için kemanını kucağına alan bedeni izledim. "Selam."
"Ne yapıyorsun burada?"
"Otobüs durağındayız Taehyung."
"Nereye gidiyorsun diyeyim o zaman."
"İşten çıktım yurda gideceğim, sen?"
"Ben de öyle."

Yorgunluğum konuşma isteğimi bile elimden alıp götürüyordu fakat Taehyung'la konuşmak kafa dağıtmak için birebirdi. "Kemanın neden yanında?" dediğimde konuşmayı sevmediğimi bildiğinden bu atağıma şaşırmış olmalı ki soruyu saniyeler sonra kavrayıp cevap vermişti. "Keman dersi veriyorum."

İlgilendiği bir dalda iş yapmak eminim zevklidir diye geçirdim içimden. Özenmiştim sanırım. "İyiymiş, kime ders veriyorsun?"
"On dört yaşında bir çocuk. Bugün ilk gün olduğu için sadece seviyesini ölçtüm ama tekniği iyiydi, sadece geliştirmesi lazım. Açıkçası bir sonraki ders için bu kadar heyecanlanmayı beklemiyordum."

Birine keman dersi vermek, senin bilginin ve tekniğinin yönettiği o aleti bir başka kişiye öğretmek..eminim harika bir duygudur.

"Başka öğrencin oldu mu hiç?"
"Hayır sadece bir ara kardeşime küçük bir yardımda bulunmuştum ama sonra keman çalmayı istemedi."
"Neden?"
"Kendisini gitara ait hissediyormuş, bunu keşfetmiş olmasına sevinip bir şey demedim ben de."
"İyi yapmışsın."
"Sen ne iş yapıyorsun?"
"Şoförlük."
"Kemanı bu kadar iyi çalarken, neden onunla ilgili bir iş tercih etmedin?"
"Sanırım kemanı öğrettiğim kişi ile iletişim kuramamaktan korktum. Bir şeyleri açıklamak, anlatmak, göstermek; bana uzak şeyler, biliyorsun."
"Biliyorum ama okulu bitirdiğinde mesleğin keman üzerine olacak, buna alışmalısın."

Taehyung haklıydı. Yapmak istiyorsam yapmalıydım. Hem kemanın olduğu her yerde güvendeydim ve korkacak bir şey yoktu. Her tarafım insanlarla doluyken onlardan korkmamalıydım. En azından denemeliydim. "Bana da bir öğrenci bulursan, denemek istiyorum o zaman."

Dediğim şeye sevinmiş olacak ki heyecanla bana döndü. "Bulurum tabii, yaş aralığını söylemen yeterli. En iyi kaç yaş arası kişilerle anlaşırsın?"
"Çocuklar. Çocuklarla harika anlaşırım."
"Tamamdır, o zaman bana bu işi ayarlayan arkadaşımla konuşup sana haber vereceğim. Sakın vazgeçeyim deme, yapacaksın."
"Teşekkür ederim."
"Ne teşekkürü Jin, her ne kadar sen kabullenemesen de arkadaşız biz." Gözlerini kısıp, meydan okur gibi baktığında gülmeden edemedim. Gittikçe sevmeye başlıyordum bu adamı. Bakışlarımı ondan çekip, cadde de gezdirdiğimde yaklaşan otobüs ile ayağa kalktığım. Benim baktığım tarafa baktığında o da kalkmıştı. "Sen neden kalktın ki, buna binmiyorsun?"
"Namjoon'un yanına gideceğim", deyip göz kırptığında hızlarına yetişmenin imkansız olduğunu anlamıştım.

Sırayla bindiğimiz otobüs hareket ederken boş kısıma ilerledim, Taehyung ise hemen arkamda beni takip ediyordu. Otobüsün en sonuna oturduğumda o da yanıma yerleşti. Bir süre sessizce yolculuk yapmıştık fakat Taehyung'un heyecanlı sesi tüm huzurumu kaçırmıştı. "Seokjin!"
"Efendim?"
"Namjoon'un en sevdiği renk ne?"
"Of gerçekten bunun için mi böldün?"
"Neyi?"
"Yok bir şey, her rengi sever o."
"Nasıl her rengi sever? Hiç mi yok onun için özel olan bir renk?"
"Özel bir şey öğrenmek istiyorsan bana neden soruyorsun, ona sorsana."
"Ne diyeyim? Namjoon sana sürpriz yapacağım da en sevdiğin rengi söyler misin mi? Adı üzerinde sürpriz."
"Sanırım beyazı biraz daha fazla seviyor."
"Beyaz mı? Sağ ol çok yardımcı oldun."
"Daha ne istiyorsun ya beğendiremiyoruz da."
"Neyse tamam halledeceğim ben," dedikten sonra ekledi, "Yoongi de en çok lacivert sever."

Cama yasladığım başımı ona döndürürken alayla gülümseyip gözlerini kaçırmıştı.
"Yoongi ne alaka şimdi?" Kaşlarını kaldırdıktan sonra omzunu silkip, bilmiş bir tavırla konuştu: "Bilmem öyle birden aklıma geldi, lazım olur belki bir gün."
Ağzımdan küçük bir "hıh" sesi çıkarken gülümseyip tanıdık yollarda gezdirdim bakışlarımı. Lacivert renginin Yoongi ile bu kadar uyumlu olmasını ve bunu fark etmememe şaşırmıştım. Daha önce de yeşile benzetmiştim onu, koyu bir yeşile. Çam kokuyor olmalıydı.

Dakikalar sonra otobüsten indiğimizde, Taehyung içki alacağını söyleyip ayrılmıştı yanımdan. Yurda yürürken otobüste unuttuğum yorgunluk tekrar hatırlattı kendini. Karanlık bir ağ gibi üzerime çökerken yurdun olduğu sokağa nihayet varmıştım. Birkaç dakika içinde apartmana girdim ve asansöre binip odanın önüne geldim. Kartımı okuttuktan sonra, içeri adımladım ve üzerimdeki fazlalıkları hızlıca portmantoya astım. Ben yatağıma geçerken, bu sırada Yoongi de mutfakta bir şeylerle meşguldü. "Selam!"

Arkasına döndüğünde gülümseyerek karşılık vermişti. Dolaptan aldığım pijamalar ile banyoya yürüdüm, kısa sürede aldığım duştan çıkarken havlu ile de saçlarımı karıştırıyordum. Şu an tek istediğim harika bir uyku çekmekti. Yatağında oturmuş telefonu ile ilgilenen beden banyodan çıktığımı görünce telefonunu kapatıp, yüzüme bakmaya başladı. Bir şey demek istiyor fakat diyemiyor gibiydi. "Bir şey mi oldu?"
Oturduğu yerde dikleşti ve önündeki açık bilgisayarına göz gezdirdikten sonra istekli bir yüz ifadesiyle konuştu: "Film izleyelim mi?"

Duyduğum şeyle ne demem gerektiğinden emin olamamıştım, yorgundum ve direkt uyumayı planlıyordum fakat bir yandan da Yoongi'yi geri çevirmek içime sinmiyordu.
Başka biri olsa, saniyesinde reddederdim fakat karşımda durmuş öyle güzel bakıyordu ki, hayır demek çok güçtü. Yorgun da olsam, onunla film izleyecektim.
"Olur, hangi filmi izleyeceğiz?" dediğimde gözlerindeki parıltının sebebi olup olmadığımdan emin değildim fakat hoşuma gitmişti. Yoongi'nin gözlerinde bir galaksi gizliydi ve, ben bunu yeni fark ediyordum. O galaksinin bir parçası olmak kim bilir nasıl hissettirirdi.

"Geçen yıl en çok izlenen aksiyon filmini açtım, güzeldir herhalde. İstersen sen de seçebilirsin, izlemek istediğin bir şey varsa aç."
"Gerek yok, sen ne seçtiysen uyar bana", dedim ve yanına adımladım. Onun yatağı da benimkisi gibi dardı ve tek bir yatakta izlersek rahatsız olabilirdik. "Nerede izleyeceğiz?" dediğimde biraz düşündü. Birkaç saniye sonra o da benim gibi yerde izlemek istemiyor olacak ki yatakları birleştirmeyi teklif etti. Kabul ettikten sonra ikimiz de yataklarımızı odanın ortasına ittirip üzerlerine oturduk. Yatakların birleşen orta kısmına bilgisayarı koyduktan sonra, boş günlerimiz için sakladığımız abur cuburları genişçe bir kaseye boşalttık. Işığı da kapattığımızda film izlemek için hazırdık.

Açtığı filmi izlemiştim fakat bir kez daha izleyecek kadar iyiydi. Film başlayalı daha yarım saat olmuştu ve ben yavaştan uykuya teslim oluyordum. Kapanmak üzere olan gözlerimi sonuna kadar açtıktan sonra yerimde doğrularak uykumun açılması için bedenimi esnettim. Dakikalar sonra filmin en heyecanlı yeri geldiğinde Yoongi'ye ufak bir spoiler verip sinirlendirecektim ki, omzuma düşen başı ile kalakaldım.

Hem benimle film izlemek isteyip, hem de benden önce uyuya kalmıştı. Yüzümü yanımda uyuyan bedene çevirdiğimde soluksuz uyuduğunu görüp gülümsedim. Burnumun dibindeki saçların kokusu tüm bedenimde dolaşırken, Yoongi'nin kokusunun hakikaten otobüste düşündüğüm çam kokusuna oldukça benzediğini fark ettim. Bir süre daha hakkım varmış gibi içime çektim duyduğum kokuyu. Kokladıkça mayışıyordum ve hiç şüphesiz bu koku karşısında savunmasızdım. En sonunda daha fazla dayanamadım ve kazanmasına izin vererek uykuya, hayır hayır onun kokusuna teslim oldum. Bu koku kesinlikle bir bedene bürünmeliydi ve ben sarılmalıydım. Yoongi'nin kokusuna sarılmak istiyordum.

Küçük çocuk, sıcak yaz günlerinde kendisini güneşten koruyan dev çam ağacına sığınarak, her gün onun yamacında gölgelendi. Çocuk, teşekkür etmenin, yanında olmak olduğunu bilmeden her gün çam ağacını ziyaret etmeye başladı.

abyss sizce de kitapla çok uyumlu değil mi? sözleri falan baya uyumlu gibime geldi.. kitabın şarkısını seçtim sanırım👉👈

teşekküler seokjin🥺

 roommate / yoonjin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin