1.bölüm
" Ruhumdaki çiçekler "
İyi okumalar dilerim-🖤-
Güneş tam tepede bana gülümser gibi parlıyor, etrafa sarı ve turuncu karışımı ışığını bırakırken, içimi sıcacık ediyordu.
Ne kadardır burda, pencerenin önünde bekliyorum, bilmiyorum ama gece kızıllığını ve yıldızlarını çoktan kaybederek yerini masmavi gökyüzü alalı çok olmamıştı. Beyaz bir inci gibi olan bulutlar, gökyüzünde süzülüyordu.
Oturduğum sandalyeden kalkıp pencereyi açtım ve bahçedeki sardunyaların kokusunu uzun uzun soludum.
Çiçek açan ağaçlar ve o ağaçların etrafında uçuşan, üstünde ötüşen kuşlar baharın müjdesiydi.Güneşe rağmen bir kaç saat sonra bahar yağmuru çiseleyecek ve etrafa ıslak toprak kokacaktı.
Açtığım camı tekrar kapatıp Nehir'i uyandırmak için odaya gittim.
Nehir, ailemi kaybettiğimden beri tek ailemdi, tek arkadaşım, tek canımdı.Tabi Fatih'te vardı...ama onun yeri de apayrı bir yerdeydi...
"Nehir hadi ama kalk artık. Bak okula geç kalırsak Faruk hoca kemiklerimiz sızlayana kadar bizi çalıştırır."
Nehir mırın kırın etse de uykulu gözlerle bana bakıp yarım yamalak güldü ve yüzüme kocaman bir öpücük bıraktı.
kalkıp banyoya girdi ve hazırlanmaya başladı.Bende üstümü değiştirip siyah küt saçlarımı salık bıraktım.
Üzerime giydiğim siyah ispanyol paça ve lila bluza uygun bir çanta seçip gereken eşyalarımı doldurdum.
Nehir'i beklerken kahvaltı hazırlamaya başladım.
Nehir üzerinde salaş bir pantolon ve askılı bir tişört geçirmişti. Saçlarını da at kuyruğu yapmıştı.
Birlikte kahvaltı yapıp evden çıktık. Durağa doğru giderken çalan telefonum ile duraksadık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIKTAKI ADAM (+18)
Narrativa generale"Ve tanrı bahşetmiş seni bu karanlık yollarıma parıltı, tüm acılarıma nepenthe olarak." O kimdi? O karanlıktı. HER ŞEYI KARANLIKTI. karanlığında ki sokağa bir damla beyaz mürekkep gibi akmış ve o sayfada ki sokakta yerimi almıştım. 𝐊𝐚𝐫𝐚𝐧𝐥𝛊𝐠...