jaemin büyük camlarından odasını dolduran güneş ışığı ve muhtemelen renjun'un şeytan için çaldığı piyanonun sesiyle uyandı.
büyük odasında bulunan banyoda duş alıp kahya giysilerini giydi üstüne. gri saçlarını elleriyle düzeltti ve aynasında son kez baktı kendine
"şeytan'ın karşısına çıkmak için yeterli."
renjun'a hep üzülürdü jaemin, şeytan renjun'a henüz bir çocukken piyano çalmayı emretti. Renjun 12 yaşında piyanoyu gözleri kapalı çalabilecek seviyeye geldi fakat şeytan daha sonra renjun'a saat 6'da uyanıp kendisine istediği parçaları çalmasını emretti.
odasından çıkıp kapasını kapattı. jaemin'in günlük ilk görevi olan kütüphaneye doğru ilerledi, yaşadıkları yer sıradan bir bina dairesi ya da bir villa değildi, bir şatoda yaşıyorlardı.
kolundaki ince siyah saati kontrol etti, saat 9'a kadar kütüphaneyi temizlemeliydi.
elindeki bez ve toz alma çubuğuyla kitapları ve masaları temizlemeye başladı jaemin, aynı zamanda bugün okuyacağı kitabı seçmeye çalışıyordu.
öyle odaklanmış yapıyordu ki işini içeriye hıçkırıklarını saklayarak giren renjun'u zar zor farketmişti.
renjun ne zaman canı yansa kütüphanedeki büyük camın önüne oturup derin derin nefes almaya çalışırdı.
jaemin elindeki çubuğu ve bezi masaya yavaşça yerleştirip ayaklarını sürte sürte renjun'un yanına gitti.
"kaç saat oldu?"
"3"
jaemin kahya giysisinin cebinden yara bandı ve pansuman yapmak için gerekli malzemeleri çıkarttı.
"bu sabah 5 gibi uyandın yani?"
renjun kafasını olumlu anlamda salladı.
renjun 3 saat aralıksız piyano çalmıştı, piyanoyu aralıksız çalmaktan parmaklarında derin ve sık kanayan yaralar oluşmuştu ama şeytan en büyük zevkinden vazgeçmiyordu. renjun ne zaman dışardan piyano sesi duysa kulaklarını kapatırdı, artık bıkmıştı.
"çok yoruldum jaemin-ah.. dış dünyayı merak ediyorum, şeytan gibi birine itaat etmek istemiyorum"
"biliyorsun renjun bu konuda 4 kardeşininde hisleri aynı. hepimiz aynı düşünüyoruz"
renjun bu sefer sırıttı
"jeno'yu yıllardır çözememiş olmamız çok garip. şeytan'ın sırf bizimle yakınlaşmadığı için sırtına sıcak demir basmasına rağmen hala sadece sana selam veriyor"
jaemin renjun eline yara bandını sardı ve onu oturduğu yerden kaldırıp göz yaşlarının izlerini parmaklarıyla temizledi.
"hadi git ve biraz uyu. öğlen yemeğine kadar boş zamanın var ben gelip uyandırırım seni kapını kilitleme"
renjun jaemin'e sarılıp kütüphaneden çıktı.
jaemin 20 dakikasının çoktan geçtiğini fark edip kalan raflarıda temizledi ve işini bitirip kütüphaneden kitabıyla çıktı.
chenle piyanonun üstündeki kan lekelerini çıkartmaya çalışıyordu, jisung ise şatonun büyük cam salonundaki çiçekleri suluyordu.
"chenle yardım ister misin?"
chenle'yu kan tuttuğunu herkes bilirdi ama şeytan bunu aşması için içerisinde kan olan bütün görevleri chenle'ya yaptırırdı.
"ah jaemin hyung... evet isterim ama şeytan istemez yinede teklif için teşekkürler."
jisung salonun diğer köşesinden koşarak jaemin'in yanına geldi
"jaemin hyung o kitabı okumuştum çok güzel. bahçeye mi çıkıyorsun?"
"evet jenoyada selam versem iyi olur"
jeno dediği anda ikisininde yüzü düştü
"çocuklar biliyorsunuz jeno hepimizi çok seviyor ama sanırım ifade etmekte zorlandığı şeyler var"
"eski jeno hyung'u özledim.. bizden bir şeyler sakladığına eminim"
chenle piyanonun son tuşlarını temizlerken söylenmişti.
jaemin derin nefes aldı, ikilinin başını okşayıp bahçeye çıktı. jeno basket potasındaydı yine... topun yere her vuruşu o kadar sertti ki jaemin top patlayacak diye korkuyordu.
potaların yanındaki ağaçların altına oturdu ve bir süre jeno'yu izledi.
jaemin kendini bildi bileli jeno'dan hoşlanıyordu. hayatında hiç kız ya da kardeşlerinden başka erkek görmemiş olsada şu an dünyanın en harika kişisini jaemin'e verseniz yinede jeno'yu seçerdi. diğerlerine belli etmesede jeno'nun değişimi en çok jaemin'i üzüyordu. şeytan'ın o kızgın demir cezasını jeno'ya verdiği gün jaemin sevdiği çocuğun çığlıkları arasında ezilmişti.
12 yaşına kadar jeno çok sık olmasa bile gülümseyen, herkese yardımcı olan,nazik bir çocuktu ama son senelerde değişmişti. sürekli birşeyler saklıyor gibiydi ve herkesi görmezden geliyordu. günlük görevlerini yapıp -ki bunlardan biri basket oynamasıydı- odasına çekilir ve bir sonraki görev saatine kadar odasından çıkmazdı.
jaemin onlarca kez jeno'ya böyle yapmaması için yalvarmıştı ama jeno her seferinde sadece susup şeytanın verdiği cezalara katlanıyordu.
oturduğu ağaçların gölgesi hoş bir serinlik veriyordu jaemin'e. saatini tekrar kontrol etti ve bu sefer kendini kaybedip kitaba dalmamak için saatine alarmda kurdu.
şatodaki tek elektronik eşya jaemin'in saatiydi,şeytan 15. yaş gününde vermişti jaemin'e çünkü gününü planlı geçirmeyi severdi.
kitabın 20. sayfasına geldiğinde jeno nefes nefese basket sahasına yığıldı. şeytan renjun'a verdiği piyano görevi gibi jeno'ya basket oynamasını emretmişti. şeytan herkesi farklı dallarda eğitmeye özen gösteriyordu ama bunu bazen fazla abartıyordu...
jeno nefes alamıyordu, jaemin'in canı yanıyordu onu izlerken... ama şeytan jeno'ya zor durumdayken yaklaşmayı yasaklamıştı bu yüzden jaemin sakinleşmesini bekledi.
jeno'nun nefesi düzene girdiğinde jaemin yanına koştu
"iyi misin?"
jeno kafasını olumlu anlamda salladı. jaemin jeno'nun ellerini tuttu sakinleşmesi için ama jeno jaemin'in ellerini kendi isteğiyle reddetti
"bana dokunma."
jeno yerden kalktı ve basket tişörtüne saçlarını ve yüzünü silerek şatoya girdi.
jaemin dolu gözleriyle şatoya yürüyen çocuğu izledi ve düşündü... onu bu kadar değiştiren şey ne olabilirdi. 12 yaşında sırf ellerini tutmadı diye ağlayan jeno şu an jaemin'in desteğini reddediyordu.
"hay sikeyim senin ağaçl-"
jaemin dalgın dalgın şatoyu izlerken duyduğu küfürle arkasını döndü.
"ah hyuck... yine mi elmalar"
"tanrım. şeytan bu elmalara büyü falan mı yapıyor kurtlanmayan elma kalmamış hem ben kahyayım neden bahçivanlık yapıyorum..."
jaemin hyuck'un elinden büyük elma kutusunu aldı ve beraber içeri girdiler.
merhabaa:3 aylardır bekleyen bu kitabı yayımlamaya karar verdim sonunda...
kitap şu an bitmiş durumda yani finali hazır... ve çok fazla olay yaşanacak umarım okurken eğlenirsiniz aynı zamanda üstünde çalıştığım birkaç kitap daha var eğer istediğim gibi giderse onları da yayınlayacağım.
ayrıca bu kitap nct'nin 23 üyesini birden içeriyor şimdiden haber vermek istedim;)
( bölüm başlarına koyduğum resimler kitabı yazarken incelediğim görseller)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Turn Back Time//Dream
Randomşeytan, rastgele insanlar arasından bebekken seçtiği 7 kahyasını belli kurallar koyarak yetiştirir. en önemli kural "aşık olmak yasak".. 6 kahya 2000'li yıllardan 90'lara dönüp kuralı çiğneyen abilerini bulur ama bu işleri daha çok karıştırır.