Yaptığımız telefon konuşmasından sonra ağladığımı hatılıyordum.Gece boyunca ağlamış ve düşünmüştüm.Onun böyle olmasının nedenleri olmalıydı.Sabah kalktığımda ise aklımda yapmam gereken tek bir şey vardı.Rüzgar'ın aslında kim olduğunu bulmak!
Onun sanki hayatımdaki başrol olmasının sebebini öğrenmem gerekiyordu yoksa bu his beni öldürecekti.Öncelikle ailesinden başlamalı aklımda olan ilk soruyu haletmeliydim.Selma teyze Rüzgar'ın gerçek annesi mi?
Bunu babamdan başka kimseden öğrenebileceğimi sanmıyordum.Bir şeyler biliyordu ve benden saklamak istediği kesindi.Onun dilini elbet çözecektim ama bana destek kuvvet gerekiyordu.Beren!
Hızla telefonumu elime alır almaz aradım.Olayları anlatıkça saçma sapan tepkiler vermeye başladı.Kubi ile kavda etmiştiler.Biraz aksiyon onada banada iyi gelirdi.O gelene kadar hem babamın dilini çözmek hemde Beren'le ikimiz için limonlu kek yapmaya başladım.
Limonlu keki annem yapardı.Hiçbir zaman o kadar güzel yapamayacağımı bilsememe rağmen yapmaktan vazgeçmiyordum.Elimde değildi.Kek piştiğinde mutfağa dağılan koku annemin sıcaklığını veriyordu bana.Özlüyordum ve bu dayanılacak gibi değildi.
Özlem kötüydü.Annemin acısı ne kadar fazlada olsa onu unutuğum zamanlar oluyordu.Kendimden nefret etmek için yeterli bir sebebti.Şimdi ise Rüzgar'ın özlemini çekiyordum.Bana dün döneceğini söylemişti.Dönecekti ve ben ondan kurtulamayacaktım.
Kurtulmak isteyen mi vardı zaten!
Ona karşı olan hisselerimi tam olarak açıklayamıyordum.Buda beni delirten şeylerden biriydi.Belirsizlikten nefret ederdim.Ve buna rağmen kafam karmakarışıktı.Bugün buna son verecektim.
Keki fırından çıkarıp biraz soğumaya bıraktığında Beren gelmişti.Kubi ile olanlardan dolayı biraz üzgün görünüyordu.Onların arasındaki ilişkiye karışmıyordum ama Beren'nin bu halde olmasının sebebi oysa ağzına sıçardım.Orası ayrı.
Yaptığım keki ve onun sevdiği vişne suyunu masanın üstüne bıraktım.Anlatsa daha iyi hissedeceğine emindim.Arkadaşımın hallini en iyi ben bilirdim.
"Dökül bakalım.."
"Sence ben fazla mı sıkıyorum?"
"Neden ki?"
Beren derin bir nefes alıp elindeki tabağı masaya bıraktı.Genelde hevesle birşey yapacağında böyle yapardı.Şimdi de aynen öyle yapacak ve çenesi yorulana kadar konuşacaktı.Eh kulağım sikilecekti ama napalım..,
"Sabah beni alacaktı beraber vakit geçirecektik.Ama babası hem işi öğrensin hemde biraz kendini göztersin diye yeni açtıkları otele gelen bir misafiri karşılaması gerekiyormuş.Eh bende tamam dedim.Sonra onun iş başındayken nasıl olduğunu merak ettim.Tamam belki biraz özlemişte olabilirim ama neyse...Asrın ben oraya gittim.Bizim Kubi bey şırfıntı bir karıyla gülerek konuşuyor.Ama nasıl hareketler biliyormusun? Yok öne doğru eğilmeler , omzuna dokunmalar felan..İşte bende gördüm bunları ağzıma geleni saydım.Sonra o kadının önemli misafir ve Kubi'nin iki katı yaşında olduğunu öğrendim. dinlemeden ediyormuşum diye de tartıştık.."
Ağzım açık bir şekilde Beren'e bakmaya devam ettim.Bu kız nasıl bir şeydi anlayamıyordum ya.
"Of neyse boşver Asrın bizim gizli görev'e başlayalım hemen."
Konu sonunda asıl olaya geldiğinde odama çıktık. Beren'e olanları anlatmaya başladım.Her cümlemin ardından saçmasapan tepkiler veriyor kendini dedektifliğe kaptıryordu.Oysa yapacaklarımız basitti.Sadece gidip babamla konuşacaktım.Bu kadar..Beren Rüzgar'ın okulundaki bir kaç arkadaşını arayıp onun okuldaki hallerini soracaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin Elinde
AdventureRüzgar... Öfkesi bedenini esir almış bir hasta.İlgiye aç.Sevgiye aç.Şefkate aç. "Deli" diyorlar."O hasta ona yaklaşma!" diye bağırıyorlar.Gözü dönüyor Rüzgarın...Esip geçiyor arkasında enkazlar bırakarak... Arkasına bakmasa bile öfke yerini pişmanlı...