İnsanların hayatında durmadan şikayet ettikleri nedenler vardı.Hatta çoğu yapamadığını kabullenmek yerine , ona engel olanları aşmak yerine herşeyden şikayet etmeye meyilliydi.
En iyi örneği ise Selma teyze idi.Kadın memnun olmak bilmiyordu.Herşeyin hep daha fazlasını en kusursuzunu istiyordu.Murat amca bu kadına nasıl katlanıyordu bilmiyorum.
Ya da herşeyi geçtim bu benim dışarıdan gördüğümdü.Belki önyargılı davranıyordum.İnsanların yaşadığı çoğu şey bu şekilde davranmalarına sebeb olabiliyordu.Selma teyze'nin bu hallerinin oldukça gerekli bir nedeni vardı belki de.Bilemezdim.
Ama şuan kadının ağzını burnunu dağıtabilirdim...
"Ne dersin Murat? Sence de iyi olmaz mı?"
"Bilemiyorum Selma, gitmek istemiyor olabilir?"
Esra abla ile şaşkın bir şekil de bakmaya devam ediyorduk.Esra abla şuan en az benim kadar sinirliydi.Oturduğu koltuğun ucuna tırnaklarını geçirmişti.Bakışlarım Babama kaydığı zaman ise kaşlarını çatmış duruyordu.Ben ise her an Selma cadısına saldırabilirdim.
Rüzgarla odada biraz zaman geçirdikten sonra uyuması için onu orada bırakmış bende babamların yanına inmiştim.İndiğim zaman ise duyduklarım bütün öfkemi son seviyeye çıkarmıştı.
Rüzgar'ı Yurt dışına yollamak orada tedavi olmasını istiyorlardı.Ya da o cadı kadın istiyordu.Benim konuşmama izin verilmeden Esra abla Rüzgar'ın tedaviye değil ilgiye ihtiyacı olduğunu savunuyordu.
Bu kadın benim dilimden anlıyordu.Hiçbir zaman annemin yerini tutamasa bile onu seviyordum.Elimde değildi belki babamın annemden sonra başka birini sevmesini istemeye bilirdim ama bu kadın sanki yıllardır çektiğimiz acıyı yok etmek ister gibi yanımızdaydı.O yüzden onların mutluluğundan başka hiçbir şey isteyemiyordum.
Aralarında geçen tüm konuşma boyunca benle Esra abla dinlenmemiş ve Moskova da tedavi görmesi konusunda anlaşılmıştı.Tek sorun durumu Rüzgara anlatmaktı.
Umarım Selma teyze gitmesi gerektiğini söylerken saçma bir hareket yapardıda Rüzgar evi birbirine katar o çok değerli vazolarını paramparça ederdi.Hah! Kıçımın vazoları!
Esra abla ile ben sinirli bir şekilde arabaya bindik babamda sürücü koltuğuna geçtikten sonra hareket ettik.Araba ne zaman siteden çıktı Esra abla o zaman patladı.
"Ay ben bu kadını parçalarım.."
Babam kahkaha atmış ben ise Esra ablaya destek çıkmıştım.
"Dimi ama !!"
"Sorma Asrınım ya! Rüzgar bu kadının oğlu mu? Emin misiniz?"
Esra ablanın sorusuna ben yarım ağız gülerken babam kaskatı kesildi.Öyle ki az kalsın direksyon hakimiyetini kaybediyordu.Esra abla ile aynadan göz göze gelince ikimizde tek kaşımızı kaldırdık.Konu şuan kapanmıştı ama bu durum oldukça tuhaftı.Babam yılların şöförüydü.Öyle basit şeylere hakimiyetini yitirmezdi.Tamam şuan durum iyice tuhaflaşıyordu.
Babam biraz daha gerilirken konuyu değiştirmek için düğünden söz açtım.Babam bir an önce evlenmek istesede Esra abla yaz düğünü konusunda ısrarcıydı.Bana fark etmezdi ama mezuniyetten sonra olması işime gelirdi.Zaten mezun olmama oldukça az kalmıştı.Sadece iki ay!
"Asrın seni biriyle tanıştırmak istiyorum"
Esra abla teredütlü sorusuyla başımı iki koltuğun arasından uzattım.Küçüklüğümden beri bunu yapmayı çok severdim.
"Kim?"
"Ya da sana önce benim hakkımdak bilmediklerini anlatıyım."
Esra abla anlamadığım bir şekilde gözlerini aşağı indirirken babam eline uzanıp sıktı.İkiside birbirine buruk bir tebesüm gönderirken iyice meraklanmıştım.Şimdi anlatmasını isteyebilirdim ama babama direk eve gitmemizi söyledim akşam olmuştu zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin Elinde
PertualanganRüzgar... Öfkesi bedenini esir almış bir hasta.İlgiye aç.Sevgiye aç.Şefkate aç. "Deli" diyorlar."O hasta ona yaklaşma!" diye bağırıyorlar.Gözü dönüyor Rüzgarın...Esip geçiyor arkasında enkazlar bırakarak... Arkasına bakmasa bile öfke yerini pişmanlı...