Yılan

556 13 10
                                    

Olasılıklar üzerine sabaha kadar konuştu, o konuştukça bende kafamda türlü türlü senaryoları yazmaya devam ettim. Aslında Edin'in tepkisi Yasemin'in gösterdiği sıra dışı tutumaydı. Haklıydı, kocasını kaybetmiş bir kadından çok saldırmaya yıllar önceden programlanmış bir düşman yaklaşımında bulunması bu fikrini destekliyordu. Gecenin ilerleyen saatlerinde bir ara dayanamayarak sordu:

"Lütfen bu sorum seni inciltmesin fakat merak etmiyor musun bu kadının neden bu kadar çok peruğu varmış? Bunu hiç düşündün mü?"

"Ah Edin yapma ama nesini düşünücekmişim bunun, yaşlanmayı kabul etmemekte direnmiş. Elbiseleri, takıları, kozmetikleri ve perukları. Hepsiyle yaşlanmaya karşı durabileceğini düşünmüş. Bence gayet kadınca hislerle, belki dozu biraz fazla ama temeli budur, eminim"

"Nefes, bunu sen mi söylüyorsun? Kadınca hisler derken, ben senin bu konuda anneannene destek sağlayacak kadar süslenmediğini hatta süslenmeye ilgi bile göstermediğini farkedebiliyorum. Arkadaşlarımdan oldukça farklısın, geride durmayı seviyorsun fakat bu seni daha fazla öne çıkarıyor, bunu biliyor musun?"

Elim ve ayağım yıldırım hızıyla soğudular, gözlerimi üzerinde tutamadım uzun bir müddet. Tanıştığımız günden bu yana, bir sahiplenme içgüdüsüyle yaklaşmasını güzel bir dostluğun başlangıcı olarak kabul ettiğimden ona beslediğim aşkı içimde saklamaya kararlıydım. Bir mucize olmazsa ya da bu konuda beni konuşmaya zorlayacak davranışlarda bulunmazsa ağzımı açmaya dahi niyetim yoktu ama öyle yerlerden giriyordu ki cümleye ister istemez umutlanmaya başladım:

"Edin, zor bir anı daha paylaştın benimle, sana minnettarım. Ayrıca teklif beklemeden yanımda kalman beni çok sevindirdi. Bu gece gerçekten yalnız kalmak çok zor olurdu. Anneannem hakkındaki herşeyi zamanla göreceğiz, daha benden bulmamı istediği kilitli bir kutu daha var. Esrarengiz havasını sindirmiş zaten bu eve, ondan duramadım sen yokken. Neyse asıl mesele şu ki az önce benimle ilgili "geride durmak seni daha fazla öne çıkarıyor" dedin, ne demek istedin?"

Maksadım O'nu bir adı daha ileriye götürmekti. Bir adım ileri... Bunca kaybın yanında onun varlığı ışıl ışıl parlıyordu, kollarıyla sarmalamıştı tüm korkularımı. Bir kelime etse tek bir kelime, bu yaşadığım tüm saçmalıkların üzerine süngeri çekerdi hemencecik; mesela seviyorum dese...

"Nefes, çok özel birisin. Şimdi konuşup da kafanı karıştırmam doğru değil ama sordun diye söylüyorum. Gördüğüm diğer kızlar gibi değilsin, temizsin hiç kirlenmemiş. Sonra iyi niyetlisin, kötülük yapmayı bırak düşüncesinden bile kaçıyorsun. Bu çok ayrıcalıklı bir karakterin olduğunu gösteriyor. Ayrıca sende en çok beğendiğim taraf; kendine ait bir dünyanın oluşu. Orada harika bir dünya olduğundan eminim ama beni nereye koyduğuna dair bir fikir yürütemiyorum. İşte tek zayıf yönün bu, kaçak dövüşüyorsun.

Ben yalınlıktan ve açıklıktan yanayım, sen yalınsın fakat pek açık yürekli olduğun söylenemez. Buraya gelene kadar kafamda bunları kurup durdum. Neden aramıyorsun? Sana kaç kere söylememe rağmen beni rahatsız etmeyeceğini belirtmeme rağmen aramıyorsun. Bunun gibi anlam veremediğim bir kaç şey daha var. Bazen içinden çıkılmaz biri olabiliyorsun bence."

"Haklısın, kendimden bahsetmeyi pek sevmiyorum fakat buraya geldiğim günden beri beni kollayıp gözeten bir tavır takınman da buna neden olmuş olabilir. Sürekli sana karşı borçlu hissediyorum kendimi, o nedenle vurgulamak istediklerim geride kalıyor malesef.  Aramama hususuna gelince, özel hayatına müdahale etmek gibi geldiğinden arayamıyorum. Özel bir anı bölmekten çekiniyorum ve arama girişimimi başlanmadan sonlandırıyorum. Yoksa..."

Soluklanıp geriye yaslandım, yavaş yavaş cesaretimi toplamaya başlıyordum. Karşımdaki o kusursuz yüze baktım ve :

"Yoksa arardım, sen yokken gelmeni beklemekten başka bir şey yapamıyorum, senin düşündüğünün aksine sürekli aklımdasın, alakalı alakasız herşeyi seninle bağdaştırıyorum, sadece bekliyorum benden sıkılma diye."

NefesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin