Bırakılan emanet henüz ilk dakikalarında etkisini ışık hızıyla göstemeye başladı, Edin beklenmedik heyecanla sürekli sorularını yönlendiriyordu:
Bu anahtar nereye ait acaba Nefes? Hangi kilidi açıcak, içinde ne olabilir? Saçların kesin bir olmalı ama bunu nasıl bağdaştıracağız? Şiir mi yazıyormuş, acaba onlarla ne anlatmak istemiş olabilir? Bu tarihte ne yaşandı ki zamanı geriye sarmaya çalıştı? Çok şanslı olduğunun farkındasın değil mi?
Bu sefer kendimi tutamayarak, haykıra haykıra güldüm:
"Küçük bir kutunun içinden koca bir dünya çıkardın asıl sen farkında mısın?"
Sorularının hepsini vardığı bir yer var, bunu anlayabiliyorum hatta sorularınla bir masalın içerisine kendimi bırakıveriyorum fakat şanslı olduğumu nereden çıkardığını anlayamadım."
O kadar heyecanlıydı ki, üstelemem haksızlıktı. Farzet ki en sevdiği şarkının ortasında duygulandı ve başka boyuta geçti, farzet ki yaşamadığı hislere kendini sessizce salıverdi. Bu olağanüstü durum onu benden fazla cezbetti, harekete geçmeye sabırsızlanır gibi:
"Nasıl olurda göremezsin Nefes! Kesinlikle seni üzmekten kaçındığımdan ailevi meselelerinin içine girmek değil aklımdaki, sadece burada herhangi bir anneannenin rutin yaklaşımına uymayan bir tutum var, farkedemiyor musun? Öncelikle bir geçmiş yaşanmış, yanlarında olmadığından öğrenmeni istemesi hesaplaşmalardan korkmayan cesur bir kadın olduğunu gösteriyor. Bir eline annenin vücudundan bir emanet diğerine duygusal dünyasından bir emanet bırakıyor. Cesur ve ince fikirli, harika bir birliktelik. Tam olarak bir kadını resmetmeye kalksam, anneannen gibi biri çıkıverirdi aklımdan. Böyle bir insanla bir bağın oluşu ve öldükten sonra bile korumaya çalışması sence de mükemmel değil mi?
"Sadece farklı hayallerim vardı, ben bir tutam sıcaklığa ihtiyaç duyuyorum hepsi bu! Yaşamlar akıp gitmiş Edin, neresinden dahil olabilirim, bu mektupta beni en çok cezbeden şey benimle neden görüşmediğini samimi ve bir o kadar duygudan yoksun bir şekilde açıklaması. Aynı şehirde olup da bir kez olsun benimle görüşmek istememelerinin üzerini ister istemez kendimi suçlayarak kapatıyorum."
"Yanlış yoldan gidiyorsun Nefes, durum bu değil bence. Neden görüşmediğini annenle örtüştürmüş bu doğru olabilir ama hala annenle en son ne zaman görüştüklerini bilmiyorsun. Ölümüne kadar yakınında olsa bu kadar içeriksiz yazmazdı, sanmıyorum. Bence bahsettiği tarihte kendi zamanlarının akışını değiştiricek kadar önemli bir olay yaşandı. Kimbilir belki annenle ilgidir, bunu kestirebiliyor musun? Bu tarihi daha önce babandan duydun mu?"
"Bilmiyorum, bu tarih bana hiçbirşey anımsatmıyor." dedim bir tarafımla onun konuştuklarını dinlerken diğer tarafımla kendimi düşünmeye zorladım.
Babamın bana annemin ailesi ile ilgili anlattığı hiçbir şey yoktu, defalarca küçücük zihnimin oynadığı oyunlarla süslü püslü sorular yönettim ona, acımasızca sustu. Cevap, koca bir sessizlik olunca hayal dünyamın sıcak kollarına salıverdim kendimi her defasında. Babam sustu, ben tek bir ayrıntısını atlamadan hayal ettim; kocaman ailemi, dünyalar güzeli annemi. Beraber geçirdiğimiz vakitleri, beni herşeyden çok sevmelerini. Babam sustu; ben kaçıverdim yanından, koşarak ve arkama bakmayarak. Bildiğim bilmediğim her kapı her defasında bu eve çıktı, kapıyı her gelişiminde özlemle annem açtı. Şimdi tüm bunlarla doldurduğum geçmişimi elinin tersiyle ve birdenbire yere fırlatıyordu yaşadıklarım. Ben bir anne resmettim, arkasından koca dişleri ve koca elleriyle, kabuslarımda bana doğru hışımla gelen bir canavarı, üzerime salar gibi geçmişi geldi, bir anneanne ve bir teyze beklerken iki üç satırlık "merhabalar ve elvedalar" ruhumu delik deşik halde kapının önüne biçare bırakıp kaçtılar. Şans neresindeydi bu masalın?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefes
ParanormalKaçarken nasıl göründüğünü bilebilir, kafanda çizebilir misin? Nefes nefese kaçıyorum başımı soktuğum dört duvardan, geçmişinden ve belli ki özümden... Toprağa düşemez miydim bir tohum gibi bir başıma. Köklere ihtiyacımı soran, sorgulayan yoktu ama...