Hatırlatma:
Kimse memurun ağzından çıkacakları tahmin etmiyordu. Özellikle ben, Jennie ve Taehyung. Herkes onun öldüğünü sanarken o ölmemiş ve geri dönmüştü.
"Kim Lalisa."
•
Taehyung'dan
↪Flashback↩
Lalisa dizimde kanlar içinden yatarken gem ağlıyor hem de saçlarını okşuyordum. Baba demeye bin şahit gereken adam evde değildi. Hoş olsa bile kolunu kıpırdatacağını hiç sanmıyorum.
Lisa'yı sanki porselenmişde her an kırılacakmış gibi nazikçe kucağıma aldım ve yatağına yatırıp alnın küçük bir buse verip doğrulup telefonumu elime aldım. Ambulansı arayıp evin adresini verdim ve durumu anlatıp tekrar Lisa'nın yanına çıkıp yanına uzandım. Ne kadar onu izledim bilmiyorum ama siren sesleriyle yattığım yerden kalkıp kapıyı açmak içinden aşağıya indim.
Kapıyı açtığımda gözüme ilk sağlık ekipleri sonrasında ise babam takıldı. Kapı açılır açılmaz sağlık ekiplerini üst kata yönlendirdim. Onlar gittikten hemen sonra babam içeri girip kapıyı kapattı ve boğazıma yapışıp, "Ne yaptın da öldürdün kızımı? Ne dedin de o küçük kalbini kırdın?" dediğinde bileklerinde tutup ellerini boğazımdan ittirip konuştum. "Ben mi? Ben mi öldürdüm onu? Ben mi kırdım kalbini? Peki ya sen ne yaptın?Onu tehtid eden sen değil miydin? Onu taciz eden sen değil miydin? SENİ DURDURMASAM ONA TECAVÜZ EDECEKTİN SEN!! ŞİMDİ BEN Mİ SUÇLU OLDUM. BÜTÜN HER ŞEYİN SORUMLUSU SENSİN. ANNEM GİBİ LİSA'YI DA ÖLÜME SÜRÜKLEDİN SEN. ANNEMİN DE LİSA'NIN DA ASIL KATİLİ SENSİN. ŞİMDİ KARŞIMA GEÇİP SAKIN BANA HESAP SORMA." diye bağırdım. Ağlamak istiyordum ama ağlayamıyordum.
"BABANIM LAN BEN SENİN BABAN. SİZİ YETİŞTİREN BÜYÜTEN TEK KİŞİYİM BEN LAN. ANNEN BİLE SİZ TERK EDİP GİTTİĞİNDE BEN DURDUM YANINIZDA. BEN BAKTIM SİZE. BEN OKUTTUM SİZİ. VEN BESLEDİM, BEN GİYDİRDİM, BEN SAHİP ÇIKTIM LAN SİZE. BANA NASIL KATİL DERSİN. LİSA ÖLÜRKEN EVDE BİLE DEĞİLDİM LAN BEN NEYİN KATİLİNDEN BAHSEDİYORSUN." diye o da karşılık verfi bağırarak. Kendimi tutamadım. 'Öldüm' kelimesini ne kadar da rahat söylemişti.
Dayanamadı gözlerim. İndirdi tüm bariyerlerini. Tek tek atladı yaşlarım pınarlarımdan. Kirpiklerimden önce yanağıma sonra ise çeneme doğru aktı her bir yaşım. Yüzüne baktım. Tek bir üzüntü kırıntısı bile yoktu. Tek bir acı, tek bir hüzün. Sadece boş boş yüzüme bakıyordu. Ağzımı konuşmak için araladım ama tek bir kelime bile çıkmadı dudaklarının arasından. Sanki söylemek istediğim bütün kelimeler iç içe girip boğazıma takılmıştı. Yutkunamıyordum. Sadece yüzüne bakıyordum. Aldığım hiçbir nefes ciğerlerime gitmiyordu. Kendi nefesimde boğuluyordum adeta.
Gözüm kısa bir anlığına merdivenlerde takılı kaldı. Sedyeyle indiriyorlardı kardeşimi. Duyduğum tek şey ise, "Acele edin ve hemen hastaneye gidin yoksa kaybedicez." oldu. 'Kaybedicez', 'Kaybetmek' aklımda yankılanıyordu bu iki kelime. Hiçbir şey duymuyordum. Hiçbir şey hissetmiyordum. Tepki vermiyordum, yada görmüyordum. Durmuştu benim için zaman. Akmıyordu saniyeler. Sanki sadece ben vardım o an. Keşke hep böyle kalsa belki o zaman Lisa'yı kaybetmem diye düşünüyordum.
İlaç ve hastane kokusu vardı burnumda. Rahatsız edici birçok uğultulu ses duyuyordu kulaklarım. Su istiyordu bedenim, kuru damaklarıma dokundu dilim. Yumuşaklık hissetti bedenim. Açıldı yavaşça gözlerim, sadece beyaz bir tavan gördüler. Başım ağırıyordu. Hareket etmek istiyordum, yapamıyordum. Konuşmak istiyordum, olmuyordu. Etrafa bakmak istedim, beceremedim. Hareket edemesem de artık her şeyi net olarak duyuyor, hissediyor, görüyordum. Kokular daha net geliyordu burnuma ama tek bir tad bile yoktu ağızımda. Sadece kuru bir zemin vardı.
Nerede olduğumu idrak edebildim sonunda. Hastanenin bir odasında öylece boylu boyunca yatıyordum. Lisa geldi aklıma. Nasıldı? Uyandı mı? İyi mi? Diye düşünürken kapının açıldığını işittim. Yanıma biri geldi ve konuşmaya başladı. Sesinden anladığım kadarıyla babamdı. "Yine bir işi beceremedin. Kardeşine bile bakamadın. Artık bakacak bir kardeşinde kalmadı. Annen gibi oda terk etti seni. Her neyse asıl söylemek istediğim tek başınasın. Bende yokum artık yanında. Kendi başına ne yapıyorsan yaparsın artık. Ha bu arada bunu ağızımdn ilk ve son kez duyucaksın. Özür dilerim. Her şey için." dedi ve gitti. Yalnız kalmıştım. Lisa da bırakmıştı beni. Ben iyi mi diye düşünürken o sonsuza kadar gitmişti. O da terk etmişti işte beni. Yapayalnız kaldım bu büyük hastenin küçük odasında.
↪Flashback End↩
Babamın sözü geldi birden aklıma. 'Özür dilerim. Her şey için.' o zaman ne demek istediğini anlamamıştım ama şimdi çok iyi anlıyorum. O gün bana dediği her şey birer yalandı. Lisa'nın ve annemin ölmesi, beni bırakıp gitmesi. İşte şimdi her şey yeni baştan başlıyordu benim için. Artık yeni defter açmışlardı önüme. Şu andan itibaren benim yapmam gereken tek şey ise, kalemi alıp önümdeki yepyeni deftere yazmaktı bundan sonraki hayatımı. Benim hikayem asıl şimdi başlıyor.
Biliyorum uzun zaman oldu bunun için hepinizden özür dilerim. Zor ve yorucu bir süreç yaşadım bu yüzden bölümü geç atmak zorunda kaldım.
Bölüm nasıldı? Benim pek içime sinmedi açıkçası.
Tae ve Lisa'ya ne olucak?
Tae'nin annesi yaşıyor mu?
Babası geri mi dönecek?
Sizleri seviyorum. Lütfen kendinize iyi bakın Siyah Güllerim🌹😘💕💞💗💘💝💜