Yine hüzün, yine yaş,
Ve yine sonbahar.
Yine veda, yine elveda,
Yeni bir hayata merhaba.
Neden soluyor yapraklar?
Ve neden gidiyor sevdiklerimiz?
Bekle diyemeden,son kez göremeden.
Hasret ışıkları yanıyor.
Ve yine yeniden başlıyor sıla,
Yine özlem, yine gözyaşı.
Peki ne zaman gelecek ilkbahar?
Yine gelmeyecek mi yoksa.
Ardından sevdiklerimizide mi görürecek?
Olamaz, bu sefer olmaz!
Peki geride ne kalacak?
Ne bir omuz ne bir el, ne de tutunacak kuru bir dal.
Hayallerimiz, onlarda mı gidecek?
Ne kadar bekleyecegiz?
Beklemek;
Evet beklemek, aslında üç hece ama sonsuz.
Ölene kadar, hatta sonsuza kadar.
Sessizlik ve sen.
Evet sadece sen ve o.
Peki yıllara nasıl meydan okuyacağım?
Okunduğu gibimi yoksa...
Evet yoksa sonu hep kötü mü olur?
Beklemek özlemim yarısı ama gerçek sevginin tamamı.
Ne tadimlik ne de doyumluktur,
Beklemesini bilene.
Yani ben beklerim , sen gel.
Beklerim;
Ömrümün son noktasına kadar.
Ama ilk gelişinde bana elveda deme sakın.
