Artık toparlanmalısın

528 51 67
                                    

(1 hafta sonra)

" Yalvarırım! Lütfen bana acıyın!"

Jeno bir yumruk daha geçirdi kurbanına. Sonra saçlarından tutup tekrar yüzüne baktı. Çirkin surat tam onun gözlerine acıyla bakarken dişlerini sıktı. Ve sinirle tekrar konuştu.

" Söyle dedim! ASLAN'I NEREYE SAKLADIN?!"

Adam kafasını tekrar sallamaya başladı. Jeno bir yumruk daha salladı. Bir şeylere vurmaya ihtiyacı vardı. Hem de fena...

 Çok sinirliydi, minhyung'un öldüğüne inanmak istemiyordu. Aslında kimse inanmak istemiyordu, hala tuhaf bir şekilde masada her zaman 1 tabak fazladan oluyordu ya da üyelerden herhangi biri dalgınlıkla minhyung'a sesleniyordu. Ki bu genellikle donghyuck oluyordu. 

" Jeno?" 

Duyduğu ses ile adamı yere savurdu jeno. Sonra ise ayağa kalkıp arkasını döndü. Jaemin üstünde ki siyah saten pijamaları ve dağınık karamel saçlarıyla yeni uyanmış gibi duruyordu. Bu görüntü jeno'nun her zaman nefesini keserdi. Gerçi, o her haliyle nefes kesiciydi. Bunu kendisi de dahil herkes biliyordu.

"Nana? Ne zaman uyandın?" dedi gülümseyerek. Sonra da adamı arkasında bırakarak jaemin'in yanına adımladı, yavaşça kollarını ona sardı ve başını jaemin'in boynuna gömdü. Bu sıraları jaemin ona sarılmasına izin veriyordu. Jeno' da her seferinde ona sarılmak için fırsat kolluyordu. 

Jaemin'de yavaşça kollarını jeno'ya doladı ve birkaç saniye öyle kaldılar. Sonra ise jaemin jeno'nun  kollarından ayrılıp
"Bu adam kim?" dedi. Adamın yüzünü henüz görmemişti yani jeno buna izin vermemişti. Görseydi adamın derisini yüzebilirdi. Çünkü o adam aslında minhyung'un ayağına sıkıp kurtulamamasına neden olan bekçilerdendi. Zaten o patlamada bir o sağ çıkmıştı geberesice herif...

" Her hangi biri nana. Önemli değil, gerçekten..." dedi jeno. Jaemin'in inanmayacağını bile bile yalan söyledi. Jaemin ise tahmin ettiği gibi inanmamıştı. Yine de jeno sinirini birinden çıkarmak istiyorsa onu rahat bırakmalıydı. Bu yüzden başını salladı ve bodrumdan ayrıldı.

Jeno ise jaemin'in işkillenmemesi için adamın yanına geldi, yere çöktü ve adamın yakasından tutup yüzünü yaklaştırdı. Ve sahte bir tebessümle" Bugün misafirim olun bay kim... kendi ellerimle size ölüm hazırladım. Tadına bayılacaksınız..." dedi. Sonra da eline bir havlu aldı ve elindeki kanları temizlemeye başladı.

Bodrumdan çıktığında renjun kahvaltı hazırlıyor, chenle ve jisung sofra hazırlamaya devam ediyordu. Jaemin yüksek ihtimal tuvaletteydi ve donghyuck ise balkonda kendini soğuk ile terbiye ediyordu(!). Jeno bunların hiç birini umursamadı ve odasına gidip üstünü değiştirdi. Odasının camını açtı. Ve havalanmasını sağladı. Sonrasında ise chenle'nun gür sesi duyuldu.

" KAHVALTI HAZIR!"

Chenle'nun bağırmasıyla herkes mutfağa geldi ve yerlerini aldı. Renjun ortamda ki gerginliğin farkındaydı. Ortamı yumuşatmak için hafifçe tebessüm etti ve "Yeni bir silah tasarlıyorum." dedi. Jaemin tam yemeğini diidkliyordu ki ilgisini çeken konu ile yavaşça dizlerini masaya yasladı. Ve " Nasıl özellikleri var renjun-ah?" Dedi sakince.

" Görüş açısı bir şahinin görüş açısıyla eş değer. Ayrıca mermileri herhangi bir yere saplandığında zehirli çiviler çıkıyor.  Çivilere enjekte edeceğim zehir kanın aşırı pıhtılaşmasına sebeb oluyor ve kan akışı durduğu için vurulan kişi saniyeler içinde kangrenden ölüyor. Yani tasarımım bu yönde. Bir daha ki avımız-"

"Av mı? Dalga mı geçiyorsunuz?"

Renjun'un sözünü Donghyuck kesmişti. Gözlerinden hem hayal kırıklığı hem de öfke okunabiliyordu. Sinirle ayağa kalktı ve yumruğunu masaya vurup bağırdı.

" Minhyung burda yokken gerçekten düşündüğünüz tek şey av mı? Bu ona bir saygısızlık! Nasıl arkadaşlarsınız siz?! Arkadaşınız öleli sadece 1 hafta oldu ve her şey normalmiş gibi nasıl davranabiliyorsunuz?! Minhyung olmasa herkes kendi boktan hayatı için çalışacak vunu hepiniz biliyorsunuz! Sizi lanet olası-"

Bu sefer donghyuck'u bölen şey jaemin'in silahın tetiğini çekmesi oldu. Jaemin donghyuck kükrerken o da yavaşça ayağa kalkmış, belinden silahını çıkarmış ve ona doğrultmuştu. Donghyuck ve diğerleri şaşkınlıkla jaemin'e bakarken jeno ayağa kalktı ve jaemin'i durdurucakken jaemin soğuk bir ses tonuyla " Otur yerine jeno...hayatlarınız tem bir kurşuna bakıyor." Dedi. Amacı donghyuck'u haklı çıkarmak değildi. Amacı donghyuck'u kendine getirmekti. Bu yüzden soğuk ses tonuyla sözlerine devam etti.

" Birincisi lee donghyuck...eğer şu beş para etmez siktiriboktan hayatım için çalışıyor olsaydım şuan ruhunu emiyor ve seni yavaşça öğütüyor olurdum. Bir kanser hücresi gibi...İstiyorsan şuan da yaparım ve sikimde bile olmaz!"

Adımlarını yavaşça donghyuck'un yanına yönlerdi jaemin. Herkes dut yemiş bülbül misali suskundu, zira jaemin'in o konuşurken sözünün kesilmesinden hiç hoşlanmadığını herkes biliyordu.

" Eğer birini suçlayacaksan o süper zeka sevgilini suçlayacaksın. Çünkü operasyondan önce her şeyin mükemmel olacağını söyleyen oydu. Bana ateş etme komutu veren oydu ve jeno'yu da beraberinde ölüme sürükleyen de oydu. Sırf o aptal taş parçası için ölmeye göze alacak kadar brncildi minhyung bunu unutma! Hayatımız minhyung'a bağlı da değil bunu hiç unutma! Aşk denen o lanet duygu yüzünden kafayı yiyecek duruma geldin! Bir haftadır hala minhyung'un adını sesleniyorsun! Onun artık olmadığını kabullenemeyecek ladar yaş bir karakterin var ve bunların suçlusu LEE MİNHYUNG!"

Bir nefeste söylediği şeylerden sonra donghyuck'un hıçkırıkları duyulmaya başlamıştı. Jaemin'in amacı onu ağlatmak değildi ama kendine gelecekse onu dövebilirdi. Donghyuck'un bu tramvayı atlatması için her şeyi göze almış görünüyordu.
Jaemin'in istemeden gözleri dolmuştu ama bunu önemsemedi ve silahını daha sıkı kavrayıp konuştu.

"Hayatında sadece lee minhyung yok donghyuck...biz de varız. Ve biz senin...he rne kadar bunu inkar etsende aileniz. Biz de seninle gülüp eğlendik. Biz de seninle ağladık.
Biz de varız BİZ DE! ARTIK TOPARLANMAZSAN HER ŞEY DAHA DA KÖTÜYE GİDİCEK HABERİN YO-"

Jaemin'in lafı donghyuck'un ona sarılmasıyla kesilmişti. Jaemin biliyordu, donghyuck'un buna ihtiyacı vardı. Bu yüzden silahı yere attı ve kollarını donghyuck'a doladı. Minhyung'un ölümü jaemin'in çelikten bir zırhla donattığı duygularını ortaya çıkarmıştı sanıyordu ki. Belki de şimdilik yüreğinin derinliklerinde gömülü sevgiyi donghyuck'a vermeliydi. En azından mental olarak geri dönebilmesi için. Donghyuck içi dışına çıkana kadar ağladı o sofranın başında. Kimse bir şey demedi. Jaemin ise o ağlamayı durdurana kadar kollarını çekmedi...

Artık toparlanmaları gerekiyordu. Minhyung artık yoktu ve öyle ya da böyle yollarına devam etmeleri gerekiyordu...

❗❗❗❗❗

Geç kaldığım için özür dilerim gençlik çiçeklerim.
Bugün yayı lamaya pek vakit bulamadım.
Bir geçiş bölümü biliyorum.
Ama herşeyin kilit noktası buradan başlıyor.
Umarım beğenirsiniz.
Sizi seviyorumm
💚🌺💐🌸💮🏵🌹🥀🌻🌼

Kingsman: DreamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin