Sarhoş

601 44 173
                                    

Gece yarısını geçeli yarım saat oluyordu. Huzurlu uyku bir türlü jeno'ya uğramamıştı. İçinde çığ misali büyüyen bir huzursuzluk varken gözlerini her kapattığında kötü senaryolar, kâbuslar canlanıyordu. Bu yüzden yatağından kalkmış ve camının önüne dikilmişti.

"Jeno-yah? İyi misin?"

Jeno gelen kişiye baktığında, o gözlerle kesişeceğini hiç düşünmemişti. Derin, kestane rengi, içinde bir evreni barındıran büyük gözlerle. Yani jaemin'in gözleri ile...

"Sorun ne? Neden uyumadın?" Diye tekrardan sordu jaemin. Jeno'nun tam karşısına geçip onu taklit ederek kollarını birbirine bağladı.

"Bir şey yok, uykum kaçtı sadece..." diyebildi jeno. Jaemin'in ona bu kadar yakın davranmasına alışık değildi. Genelde jaemin ona düz cevaplar verir, ondan kaçar, ve jeno ona her sarıldığında "Ciğerlerimi patlatacaksın!" Deyip üstünden atardı. Ama jaemin, o jaemin değildi sanki. Değişmiş gibiydi ve bu iyi bir değişim mi yoksa kötü bir değişim mi asla kestiremiyordu.

"Bana yalan söylediğin zaman seni neyle tehdit ettiğimi hatırlıyor musun lee jeno?" Tek kaşını kaldırarak söyledikleri şeyden sonra jeno hafifçe kıkırdamıştı. Sonrasında ikisi fark etmeden birlikte söze başlamıştı.

"Bana yalan söylersen kafanı bir bazukanın içine sokar ve ateşlerim..."

Sonra ise ikisi de kıkırdamaya başlamıştı. Jaemin jeno'nun gözleri kaybolana kadar güldüğünü gördüğünde içi rahatlamış, o da gülmüştü. "Dediğim gibi, sadece uyku tutmadı." Diyerek jaemin'in içindeki huzuru ikiye katlamıştı jeno.

"Seni bu kadar gülümseten şey ne jaemin-ah?" Diye soruverdi birden. Bu gülümsemenin altında yatan sebebi öğrenmek için can atıyordu. Jaemin'i böyle güzel gülümseten şey
neydi ki? 

"Bunu açıklaması zor...ama benimle dışarı gelip bakabilirsin istersen?"

Jeno anlamamıştı jaemin'in ne dediğini. Jaemin'i bu kadar gülümsetiyorsa ya yeni bir kurban bulmuştu ya da daha önce kullanmadığı bir silahla her yeri tarayacaktı. Başka bir nedeni olamazdı. Yani en azından jeno öyle düşünüyordu...

"Hadi, acele edelim." Dedi jaemin ve heyecanla jeno'nun elini tutup onu çekiştirerek balkona sürükledi. Jeno ise şok üstüne şok yaşıyordu. Jaemin'i en son ilkokulda okçuluk seçmelerini geçtiğinde bu kadar heyecanlı görünüyordu.

Balkona çıktıklarında ise jeno gözlerine inanamamıştı. Gökyüzünün karanlık olması gerekirken resmen yıldız cümbüşü vardı gök yüzünde. Siyaha yakın lacivert ve mor renkleri gökyüzünü boyarken bir tabloya sıçratılmışcasına gezen yıldızlar öylesine güzel görünüyordu ki, jeno'nun ağzı açık kalmıştı.

"B-bu da ne böyle?" Diyebildi jeno. Öyle şaşırmıştı ki ağzı ciddi ciddi açık kalmıştı. Jaemin gülümsedi ve yüzünü yıldızlarla bezenmiş gökyüzüne çevirip "Çok güzel değil mi?" Dedi ve biraz izleyip esen rüzgarı hissetmek için gözlerini kapattı.

"Evet...çok güzeller..."

"Bugünün tarihinde, meteor yağmuru görünüyordu. İzlemek için güzel bir havası da vardı." Diyerek açıklama yaptı jaemin. Sonra da jeno'ya gülümsedi. Eli hala jeno'nun elini kavramış bir şekilde duruyordu ama ikisi de fark edememişti.

Jeno ise jaemin'e döndüğünde görüş açısını süsleyen bu manzara karşısında kafayı sıyırabilirdi. Koca yıldızların birlikte dans ettiği koca gökyüzünde, asıl yıldızın göz aldığı gibi göz alıyordu jaemin. Üstünde güzel bir şey yoktu, yüzünde makyaj ya da şekil verilmiş  saçları yoktu. O doğaldı, hiçbir dış etken olmaksızın, saf güzelliğiyle parlıyordu.Sert kişiliği onu daha da ulaşılmaz yapıyordu.

Kingsman: DreamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin