~~|F|~~

492 39 45
                                    

"Tüm her şey hazır mı?"

Jeno'nun sorusuyla jaemin ona baktı. Ve sevgilisinin kolları arasına yerleşip başını jeno'nun boynuna gömdü. Bu koku için ölmeyi göze alabilirdi karamel saçlı genç. Huzur içinde öleceğini biliyordu çünkü.

Yarın gece burayı terk edecekler ve her şeyi yok edeceklerdi. Sonra da koreyi tümüyle terk edeceklerdi.

Jeno jaemin'in saçlarını koklayıp uzunca öptü. "Bir sorun mu var jaemin-ah?~" dedi jeno yumuşak sesi ile. Jaemin kafasını hayır anlamında salladığında jeno onu baldırlarından yakaladı ve bacaklarını kendi beline dolayarak kollarını jaemin'e sardı.

Yavaşça yatağa oturan ikili ile jaemin dudaklarını jeno'nun boynunda hafifçe gezdirdi. "Bu odada bir sürü anımız var jeno-yah..." dedi hüzün dolu bir sesle. Gözlerini jeno'nun siyah incilerine çevirdi ve burukça gülümsedi. Sonra da sevgilisinin dudaklarına yaslandı yavaşça. Yüreği ilk öpüştükleri zamanın heyecanını koruyordu. İki genç gönlün bir olması kadar huzurlu bir durum yoktu...

"Evet, ama bu odada sanki bir şey yapmadık jaemin-ah?"

Jeno'nun imasıyla jaemin gülümsedi ve "Sanırım yapmadığımız şeyi buldum~" dedi. Ne yapmadıklarını çok iyi biliyorlardı."Biz bu odada hiç sevişmedik lee jeno."

Jeno işittiği şeyle gülümsedi. Ve jaemin'in boynunu dudaklarıyla ödüllendirmeye başladı. Jaemin ağzındaki inlemeye engel olamadan son kez konuştu.

"Beni bu odada sanki son kezmiş gibi sev lee jeno~"
.
.
.

"Renjun! Yardım lazım mı hayatım?"

Yukhei laboratuvarın kapısını açıp kafasını içeri uzattığında renjun'un oturduğu yerden küçük bir patlama ile sevgilisine seslendiğine pişman oldu.

"Yukhei!!"

Yukhei gözlerini sıkıca yumup sıçradığında renjun kapıyı açtı ve yüzü isli olan sevimli sevgilisine baktı. Gülmemeliydi, eğer gülmeye başlarsa renjun'un onu denek olarak kullanacağını çok iyi biliyordu.

"Senin yüzünden deneyin en önemli parçası patladı!"

"Ama Kakaolu kurabiyem ben-"

Renjun ellerini beline koyup gözlerini büyüttüğünde ve öldürücü bakışlarını ortaya çıkardığında yukhei susmak zorunda kalmıştı. Renjun'u deli gibi sevse de herkes ondan korkuyordu. Bu yüzden gözlerini kaçırdı kısaca. Renjun onun bu haline gülümsedi ve yanaklarında ki isi silip sevgilisinin dudaklarına bir öpücük kondurdu. "Bu kasar önemli olan neydi peki?"

"Aslında önemli değildi ballı çöreğim, ben sadece önemli eşyalarını alıp almadığını sormak istemiştim. Biliyorsun, yarın gece yola çıkacağız."

"Her şey hazır yukhei. Merak etme tamam mı? Şimdi bana bahçeden birkaç kekik ve bir bardak sıcak su getir."

Yukhei sevgilisinin burnuna bir öpücük kondurdu ve hızlı adımlarla bahçeye çıktı.
.
.
.

"Hayır bu babamdan yadigar bir silah mark!Bunu hayatta bırakamam!"

Minhyung ainirle ofladı. Yine her zamanki klasik tartışmalardan biriydi bu da. Hyuck, fazladan eşya almak için sürekli duygu sömürüsü yapıyordu. Ama minhyung yanına fazla eşya almalarını istemiyordu. Çünkü jetin belli bir ağırlık kaldırabilme özelliği vardı. Ve bu sınırı donghyuck fazlası ile aşıyordu.

"Hayır haechan! İstifçiliğin yüzünden ölmemizi mi istiyorsun?!"

"Sana bu silah da gelecek dedim mark!"

"Hayır gelmeyecek!"

"Evet gelecek!"

"Hayır! Gelmeye-"

O sırada kapı dan diye açıldı. Gelen jisung'du, yüzünde ki bezmişlik ifadesi, Kraliçe Elizhabet'in 5 çayını içememiş ifadrsi ile aynıydı neredeyse. "Yeter artık kafamı siktiniz!" Diye bağırdı sonunda. Son zamanlarda minhyung ve hyuck fazla kavga eder olmuşlardı. Bunlar küçük konulardı ama ikisi de yüksek sesle konuştuğu için genelde malikane inliyordu. Geçirdikleri son günler oldığu için otomatik yalıtımı kaldırmıştı jisung. Ama kaldırdığına pişman olmuştu...

"Aşağıda chenle uyuyor. Çenenizi kapatın o yüzden! Donghyuck hyung eğer silahın sınırı geçiyorsa, başka birinin valizine koy, dengeyi sağlamış olursun..."

Dediği şey ile kapıyı kapattı ve ikiliyi yalnız bıraktı. Jisung gittiğinde minhyung ve hyuck birbirlerine bakıyordu. Minhyung yavaşça hyuck'a yaklaştı ve "Özür dilerim bebeğim." Dedi sakin bir sesle. Sonra da kollarını hyuck'a sarıp dudaklarına minik bir buse kondurdu.

"Ben özür dilerim mark... sesimi yükseltmemeliydim."

"İstediğin silahları benim valizime koyabilirsin. Tamam mı?"

Hyuck duyduğu şey ile yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirdi ve minhyung'u derin bir öpücüğün içine çekti. Onlar her zaman kavga da etseler, hatta ayrılmak isteseler bile kaderin kırmızı ipi onları çoktan birbirine bağlamıştı. Kaçışları yoktu...
.
.
.

Jisung, minhyung'ların odasından ayrıldığında saatine baktı.

18.53

Merdivenleri tek tek indi ve adımlarını chenle'nun odasına çevirdi. İçeri girdiğinde chenle hala uyuyordu. Yatağın başına kadar adımladı. Yorganı yavaşça açtı ve küçük bedenin yanına kıvrılıp onu kolları arasına aldı.

"Jisung?"

Chenle uykulu sesi ile jisung'a baktığında küçük olan büyüğünün boynuna gömdü başını. Biraz huzur bulmak istedi sevgilisinin koynunda. Sarılıp öpebildiği tek kişi oyken ona öyle hasret kalıyordumki, yanında otursa bile özlüyordu onu genç.

"Biraz da böyle uyuyalım mı lele?"

Chenle jisung'un sorusu ile kıkırdadı ve küçüğünün başına birkaç öpücük kondurup onu onayladı ve sıkıca sardı kendinden büyük olan bedeni...

Ertesi akşam saat 20.00

"Her şey hazır mı kingsman?"

Minhyung herkese hitaben sorduğunda üyelerin hepsi onu onayladı. "Pekala, dışarı çıkıyoruz!". Herkes bavullarının tutamaçlarını kavradı ve malikaneden tek tek dışarı çıktı. Jetin kalkacağı tepeye doğru ilerledi hepsi. Yaklaşık 10 dakika sonrasında tepeye ulaşabilmişlerdi. Buradan malikane çok net görünüyordu.

Ve bu son görüşleriydi bu eski yuvayı. Senelerdir burada konaklıyorlardı. Ve burayı terk etmek elbette zor gelecekti lakin gidecekleri yer huzurluydu. Kimsenin onları bulamayacağı bir yer. Sandiago cenneti...

"Evet...burada ki yolculuğun sonuna geldik. Jisung?"

Minhyung jisung'a bakıp gülümsedi. Jisung ise kafasını salladı ve saatinde ki düğmeye basıp ağzına yaklaştırdı.

"Aespa?"

"Evet efendim."

"Kendini imha et."

"Patlamaya son 10, 9, 8, 7, 6, 5, 4, 3, 2, 1..."

Ve koca bir patlama. Bundan neredeyse 1 sene önce ki sarayın patlaması gibi. Tüm anılar yangının içinde. 3 kat teker teker yerle buluştuğunda ve molozlar fırlayıp kenarlara düştüğünde kingsman arkasında ki son model jete yerleştiler. Arkalarında bıraktıkları yıkım ile koreyi terk ettiler...

!!!!!!!!!!

son...

Kingsman: DreamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin