Ceren'den
Hastaneden çıktığımda derin bir nefes alıp verdim. Gökçeada'ya yarın dönecektik. Burada ki eve yani Cenk'le yaşadığım eve gidip eski anılarımı hatırlayıp kendimi üzmek istemiyordum. Bu yüzden Cemre ile beraber otele geçtim.
Odaya çıktıktan hemen sonra, kendimi duşa atmıştım. Şuçluyum gibi hissediyordum. Sanki ben o gece Utku'ya ayrılalım demesem bunların hiç biri olmayacaktı. Utku yürüyor olacaktı. Ateş bana düşman kesilmeyecekti..
Bu düşünceler ile banyodan çıkmış ve üstümü giymiştim. Havalar bozuyordu artık. Bu yüzden üzerime beyaz bir swetşört ve siyah bir kot pantolan giydim. aşağı restorant kısmına indiğimde Cemre beni bekliyordu.
Hiç bir şey demeden yanına oturup siparişimi verdim, Cemre'de benim gibi siparişini vermiş ve arkasına yaslanmıştı:
"Ne konuştunuz Utku'yla?" Bende geriye yaslanıp, boynumu kütlettim:
"Hiçç.. Öyle eskiler.." Cemre kafasını inanmadım anlamında sallasa da sustu. Yemeğim geldiğinde bir kaç çatal alıp bıraktım. Hiç bir şey yiyesim yoktu zira. Aklım oğlum kalmıştı. Elimi cebime atıp telefonumu aldım. Restorant kalabalık olduğu için, Umut'un diyeceklerin duymaya bilirdim. Ayağa kalkıp dışarı ilerledim. Cemre beni hiç takmadan yemeğine yemeğe devam ediyordu. Cenk'i aradığımda açan olmamıştı. Biraz tedirgin olsam da Cem'i aradım:
"Alo.." Cem'in sesiyle kendimi silkeleyip konuşmaya başladım:
"Alo Cem. Cenk yanında mı ya da Umut?" Cem bir aç saniye cevap vermedi:
"Umut burda ama Cenk yok.." İçimi yine bir husursuzluk kaplasa da yok saymaya çalıştım.
"Umut'u verir misin telefona?" Telefonun el değiştirdiğini gelen cızırtılar ile anlamıştım. Duyduğum ses ile yüzümde kocaman bir tebessüm oluşmuştu:
"Anne.."
"Annemm, nasılsın?"
"İyiyim ne zaman geliyorsun?" Onun bu sorusuna gülerken, cevap vermeyi ihmal etmedim:
"Yarın 1 gibi ordayım.."
"Ufff ama daha çok var yarına.."
"Oğlum çok yok, senin zaten biraz sonra yatman gerekiyor.. Sen kalkıcaksın, kahvaltı yapacaksın, ben gelicem tamam mı?"
"Tamam.." sesinden üzüldüğünü anlasam da 'iyi geceler.." diyip kapattım telefonu.. Hemen ardından odama geçip kendimi yatağa bıraktım..
Cenk'ten:
Hangi ara bu binalardan bir daha yapmışlardı ya.. Ben en son ne zaman gelmiştim ki buraya ne zaman geldim buraya en son ben
"Haaa en son Ceren gelmeden önce geldik ya" Kafam bir milyon olmuştu. Bir an önce uyumak istiyordum ama şu an evimin yakınlarında değildim anlaşılan gözümü ovalarken aynı zamanda Şirin'in kapı numarasını hatırlamaya çalışıyordum. En sonunda biri kapıyı açmış ben de içeri girmiştim. Bir kat tırmanıp, Şirin'in kapı zilini çaldım. Bir kaç çalışımdan sonra açmıtı kapıyı..
Gözlerinden uyku akıyordu resmen..
"Oooo Cenk bey? Hangi dert attı seni buraya?" Onu takmadan içeri girdim:
"Kimse yok mu?" kendimi kanepeye atarken, o da yanıma oturdu..
"Ben varım yetmez mi?" Tek gözümü kırpıp onu süzdüm.. Ceren gibi sarı şaçları, yeşil gözleri vardı. İşaret parmağımı ona doğru uzatıp konuşmaya başladım:
"Sen benim yeşil gözlüme çok benziyorsun sarhoşken.." bu dediği şeyi o kadar uykulu bir şekilde söylemiştim ki, gülmüştü:
"Her seferin de aynı şeyi söylüyorsun.." İçimden gülmek geliyordu. Elimi salak hareketlerle yüzümde gezdirirken, Şirin beni izliyordu.
Onun üzerine doğru uzanırken gözlerimi kapattım. Ceren'in kokusuna benziyordu kokusu, bazen onu Ceren gibi görmüyor değildim. Eli şaçlarımda gezinirken, kendimi uykunun kollarına bıraktım. Tek hissettiğim şey ise, üzerime ince bir battaniye örtmesiydi.
Ateş'ten:
Bu gece ben sohbet ederiz, geçmişten konuşuruz diye düşünürken, Utku bana Ceren'i anlatmaya başlamıştı.
Her ne kadar 'yeter' diye bağırmak istesem de, hiç bir şey söyleyemiyordum:
"Zaten güzeldi, iyice güzelleşmiş ya, şaçları uzamış, annelik yaramış galiba.."
Evet tüm söyleyecekleri bittiğine göre hayal etme kısmına gelmiştik.
"Umut'muş oğlunun adı, keşke babası ben olsaydım be.. Düşünsene oğlum, yanımda küçücük bir çocuk hem bana hem Ceren'e benzeyen nasıl güzel bir şey olurdu bizim oğlumuz.. Hem belki bir de kızımız olurdu.."
Sanırım artık müdahele etmeliydim. Yoksa bu hayaller iyice imkansız olmaya başlıyacaktı:
"Utku yapma böyle kardeşim, bak Ceren olmaz, başka birini sevme vakti gelmedi mi sence?"
"Sen Cemre'den vazgeçtin mi?"
Bozguna uğratmıştı bu soru beni:
"Aynı şey değil, Cemre bir başkasına aşık değil, ya da Ceren gibi onun bir çocuğu yok.."
"Kandırma kendini Ateş, evet Ceren başkasını seviyor olabilir, çocuğu da olmuş olabilir, ama o Cemre'nin senden nefret gibi benden nefret etmiyor.."
Selam
Nasılsınız
Bölüm nasıldı?
İlerleyen bölümlerde neler olacak sizce?
Şirini nasıl buldunuz?
Şirin Cenceri engeller mi?
Yorumlarınızı bekliyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umut'un Hikayesi
FanficHer şeyi yalnıs anlayıp oğlunu annesinden kaçıran bir baba 5 yıl sonra o annenin karşısına çıkacağını nerden bilebirdi ki? Başlama tarihi;28 Eylül 2020 Final tarihi;22 Ocak 2021