Azad-ı Aşk

5. YEMİNLER!

             Azad Ali'nin, sevdiğinin ülkesini terk edeceğini duymasından sonra iyice bunalıma girip evlere kapanıp sessizce bekleyişi tüm sevdiklerinin bu durum için fırtına öncesi kıyametin çağrılış alameti olduğu gerçeğini vurgulamaktaydı. Güzel kızın onu anlamadan dinlemeden terk etmesini asla hazmedemiyor, kendisine sorulmadan alınan kararlardan dolayı öfkesini kontrol altında tutmaya çalışıyordu. Kara meleği, onsuz attığı adımlarda arkasına dönüp tek bir bakış dahi atmıyor,  onu dipsiz kuyuların içine atıyordu. 

             Mina, Azadın varlığını yok sayıyor onunla ilgili açılan tüm konuları duymamazlıktan gelerek sessiz kalıyordu. Kendini sadece teyzesiyle kurdukları plana sadık kalmak ve hazırlıkları tamamlamak için gereken evrak ve eksikliklerle ilgilenmeye veriyordu. Gece odasına çekilip aklına doluşan genç adamın son görüntüleriyle hüzünlenip sessizce ağlıyordu. Aslında üzüldüğü senelerce tek bir adama karşı duyduğu karşılıksız sevdasına cevap alamamasıydı. En güzel yıllarını bu yokluk ve boşlukla geçirmesi onu derinden yaralıyordu. 

               1 hafta sonra...

              -"Şeyhhhh... Mina benim hatırım için son bir defa onu dinlesen... Yani ne bileyim son zaten gideceksin gidip de dönmemek, dönüp de bulamamak var kardeşim en azından ona bu hakkı tanımalısın yoksa ileride çok pişman olur, inadından yapamadığın şeyleri keşkelerine eklersin!" dedi Buse. Onların bu hüzünlü ayrılıkları Birkan ve Buseyi de etkiliyordu. İkisi de bir diğerinin can kardeşi, dert ortaklarıydı.

            Mina, kardeşi gibi gördüğü Buseye kararsız bakışlarıyla bakarak -"Bilemiyorum Buse, ona bu hakkı tanımalı mıyım onu bile bilemiyorum...  O kadar büyük bir çıkmazdayım ki bilemezsin! Ben ki; şimdiye kadar Türkiye'nin herhangi bir iline dahi adım atmayarak bu yaşıma kadar gelmişim sırf onun yüzünden sırf ona olan aşkım yüzünden onsuz aldığım nefeslerin göğsüme batışlarından korktuğumdan gidememişim... Şimdi ise; yine onun yüzünden, ona olan öfkem yüzünden bırak il değiştirmeyi ülkemi değiştiriyorum. " dedi.

          Buse oturduğu yerden kalkarak yatağın üzerinde bavulunu hazırlamaya çalışan arkadaşına yaklaşıp elindeki katlamakta olduğu kazağı alarak -"Ben senin o bilmiyorum diyen aklına inat atan kalbinin hüzünlü çırpınışlarını duyabiliyorum Mina! Sen aldığın kararları o günkü öfken ve inadınla mantığına danışarak gerçekleştirdin. Yüreğine baktığımdaysa aynı şu an göz bebeklerinin dökülmeye hazırlanan yaşlara karşı savaştığı gibi beyninle mücadele ediyor. Onu görmek, ona dokunmak hatta onun olduğu ortamın kokusunu ciğerlerine çekmenin yoksulluğuyla yanıp kül oluyor. En azından son kez ve kendin için hatıralarında kalabilecek anları kendine çok görme! İnadını kır!" dedi.

         Gece karası saçlarını elinin tersiyle boynundan aşağıya iterek odasının penceresine doğru yaklaştı. Onu görürüm umuduyla karşılarında duran eski yapılı evin tüm pencerelerini süzüp aradığını bulamayarak Buseye dönüp -"Tamam o halde... Ara sevgilini de sor bakalım nerelerdeymişler? Çarşıya da çıkmak istiyordum bu bahaneyle eksiklerimi de almış olurum. Ama sakın ümitlenmesin çünkü asla ama asla gitmekten vazgeçmiyorum! Sadece arkamda acabaları bırakmak ve öfkeyle adım atmadığımı herkese göstermek istiyorum." dedi. 

           Buse duyduklarıyla hemen harekete geçmiş ve eline aldığı telefondan sevdiği adamın numarasını tuşladı ve ardından Mina'ya çevirdiği bakışlarıyla -" Aldığın kararların sonucunu iyisiyle kötüsüyle kendin yaşarsın canım benim, kimseye de hiç bir şeyi göstermek ve ispatlamak zorunda değilsin! Sen bunca zamandır kalben düşünerek hareket ediyordun, şimdi ise; mantığını tercih ettin! Bundan sonrası Allah ikiniz içinde hayırlısını nasip etsin yaşayıp göreceğiz!" dedi ve ardından telefonun diğer ucunda kendisini sevgi sözcükleri içinde karşılayan biricik sevdasına olanı biteni anlatıp Mina ile Azadı buluşturmak için Birkan'la sözleşmişlerdi.