Oy ve yorum yapmayı unutmayın!
İçerden gelinin çığlığını duyduğumda önümü dönüm ve salona girdim. Benim salona girmemle beraber gelinin nikâh masasını ters döndürmesi bir olmuştu. Düğünden çok savaş alanına benziyordu.
Ve daha sonra gelinden gelen o tiz çığlık, bir elimle kulağımı tuttum. Toparlanmayı beklerken birden başıma yediğim darbeyle kafamı kaldırdım. Karşımda ekip şefim duruyordu.
Ne kadar şanslı biriydim de bu adama denk gelmiştim.
"fotoğraf kameranı dün burda unutmuşsun" dedi.
"biliyorum abi ama senin ve çalışanlarının ne kadar güvenilir insanlar olduğunu bildiğim için rahattım"
Bu adam yalakalığa bayılıyordu hatta verdiğim cevaptan ne kadar hoşlandığı yüzünden belli oluyordu.
"tabi ki, benim yetiştirdiğim elemanlar en iyisidir"
Etrafa baktım ve savaş alanından farksız olan bu yerde ne yapacağımı düşündüm. Etrafı incelediğimi anlaman adam büyük bir kahkaha attı ve
"damat nikâhtan kaçtı gelinde çok sinirlendi yıktı geçti ortalığı, zaten evlenmek istemiyormuş damat aile baskısı anlayacağın" dedi ve beni olduğum yerde bıraktı.
Düğün yoksa işte yoktu.
Gitmeden önce tuvalete uğradım. Kabinden çıkıp lavaboda elimi yıkarken kapının gıcırdayarak açıldığını duydum. Aynaya baktığımda arkamda bir karartı vardı. Anın korkusuyla çantamı aldım ve karartıya vurmaya başladım.
O ise beni durdurmak için bileğimden tuttu ama dengemi kaybettiğimde ikimizde yeri boyladık. Adama baktığımda kendisi koridorda karşılaştığım damatlık giyen sarışın adamdı. Diğer değişle
Düğünün kaçak damadıydı.
Kalktığımda sesimi yükselterek "kör müsün kapının üstünde kocaman kadınlar tuvaleti yazıyor" dedim.
Adam ise kalkıp eliyle ağzımı kapattı.
"alçalt sesini, ben yakalanmamaya çalışıyorum o yüzden burdayım"
"sen burada çalışıyorsun öyle değil mi?" dedi ve yaka kartımı gösterdi. "eğer bana yardım edersen sana para veririm"
Fikrimi kesinlikle para değil de istemediği bir evlilik yapmaması için kabul ettim. Kesinlikle para için değil.
"o zaman yüz bin TL'ye anlaşırız"
O ise şaşkınca yüzüme bakmıştı.
"şaka yapıyorum yirmi bin TL versen yeter" dedim.
"yirmi bin TL senin gibi biri için fazla değil mi?"
"sana yardım edecek kişiye bunları diyorsan sen bilirsin o zaman evliliğini kutlarım" dedim ve kapıya doğru yönelmiştim o ise beni durdurup
"tamam, kabul burdan çıkmama yardı edersen sana istediğini veririm"
Memnun bir şekilde gülümsedim ve üstümdeki kapşonluyu ona verdim.
"bunu giy ve kafanı ört çok dikkat çekiyorsun"
O dediğimi yaptı ve beraber tuvaletten çıktık. Güvenliğe geldiğimizde yaka kartımı gösterdim ve çıktık. Biraz yürüdükten sonra elimi tuttu ve koşmaya başladık. Siyah bir Porsche'nin önüne geldiğimizde durduk.
Bense temas eden ellerimizi düşünüyordum. Bir el ele tutuşmaya heyecanlanacak kız mıydım ben. Yoksa yokluk mu çekiyordum.
Kapıyı açmış bana bakan adamı görünce hareketlendim ve arabaya bindim. Oda binince araba ilerlemeye başladı. Zenginlerin hep şoförümü oldurdu.
Bir çanta çıkardı ve paraları saymaya başladı, bitince de bana parayı uzattı.
"İşte yirmi bin TL" dedi.
Bense parayı aldım ve ilerde inmek istediğimi söyledim.
Araba durduğunda kapıyı açtım ve kapatmadan önce adama döndüm.
"adını söyleyecek misin yoksa seni hep kaçak damat olarak mı hatırlamalıyım" dedim.
"nasılsa bir daha görüşmeyeceğiz, benim adım Fırat"
bunu söyledikten sonra kapıyı kapattım ve arabanın gidişini izledim. Ama adam bilmediğim bir etki bırakmıştı üstümde.
Neden bu kadar tanıdık geliyordu ki bana
RICA ETSEM OY VERIRMISIN LUTFEN ? :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Aşk
Short Story"TAMAMLANDI" Küçükken başlayan aşk, büyüdükleri zaman aniden küçüklük aşkını gördüğünde tekrar aşkları alevlenirmiydi?