5 eskiler

472 24 6
                                    

yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın!

Oturduğu sandalyede tek kaşı kalmış şekilde bana bakıyordu. Ne diyebilirdim ki adamı bıçakla kovalamış ve daha sonrada "dolaylı" yoldan öpmüştüm.

"ev sahibinin bir kız olduğunu sanmıştım, sizi de görünce -"

"sapık olduğumu düşündün değil mi süreklide öyle sesleniyordun" dedi ve güldü.

Ne kadar gevşek bir insan olduğu zaten davranışlarından belli oluyordu, birde sürekli gülmesi beni ayar ediyordu. Kira parası bu kadar ucuz olmasaydı bir yumruk atar ve evini başına çal derdim. Ama ne yazık ki başka ev bulamamıştım.

Fakirliğin gözü kör olsun...

"Her neyse yeni bir başlangıç yapmaya ne dersin" dedim

"pekâlâ, rezilliklerini unutuyorum. Şimdi söyle adın ne senin?"

"Eftelya, sen adını dün söylemiştin ama unuttum"

"adım Fırat her neyse karnım acıkmıştı yemek yiyelim en iyisi"

Kafamı olumlu anlamda salladım. Fırat ayağa kalkıp bir adım attığında çıtırtı sesleri duyulmuştu. Anın getirisiyle ocakta unuttuğum tencereye baktığımda yandığını gördüm. Fırat benden önce davranıp ocağı söndürmüştü.

Yanan tencereyi gösterip "normalde bunun renginin siyah olmaması gerekirdi değil mi?" sesindeki alayı rahatça fark etmiştim.

Ona doğru yaklaştım ve "normalde sende tek başına değil de kolunda gelinle gelmeliydin"

İyice yaklaşıp onunla kafa tutmaya çalışmıştım ama o eliyle boyumu gösterip "Eğer benle kapışmak istiyorsan bir sandalyeye çıkmalısın belki o zaman seni ciddiye alabilirim" dedi.

Benim boyum kısa falan değildi sadece o çok uzundu.

1.65'in neresi kısaydı ki. Evet, sadece o çok uzundu.

Ocaktaki yanmış tencereyi alıp çöp kovasına attı ve diğer yemeklere bakmaya başladı. Bu gün ev sahibiyle yemek yiyeceğim için güzel bir sofra hazırlamak istemiştim ve çeşit çeşit yemek yapmıştım. Akşam yememiz için buzdolabında bir tatlı bile vardı.

"en azından yemekleri düzgün yapabiliyorsun"

"zıkkım ye" dedim. Fakat mırıldanmam biraz yüksek çıkmıştı

"Efendim, ne dedin duyamadım"

"dolapta sıkma köfte de var yiyecek misin diye sordum"

"bunlar yeterli" dedi ve tabağına koyduğu yemekleri yemeğe başladı. Bende ona eşlik ettim.

Yemeği yedikten sonra mutfağı toplamıştık. Ardından Fırat sözleşme kâğıdını getirmiş ve imzalamıştım. Artık resmi olarak da Fırat benim ev sahibimdi. Saat şimdiden gece yarısını geçmişti ve benim çok uykum vardı. Kafamı yastığa koyduğum gibi uyumuştum.

-------------------------------------------------

Uyanalı bir saat olmuştu. Evde Fırat yoktu. Kahvaltı yaptıktan sonra da evi temizlemeye karar verdim. Bütün odaları teker teker temizlerken en sonunda Fırat'ın odasına gelmiştim. Dün kesin bir dille beni uyarmış ve odasına girmememi söylemişti.

Fakat ben o odaya acayip girmek istiyordum.

Ama giremezdim, bir anlaşma imzalamıştık ve özel hayat gizliliği falan bir şeyler söylemişti Fırat. Onlara uymam gerekti.

Mutfağa gidip su içmek için bardağı elime aldım. Aslında umurumda değildi Fırat'ın dedikleri ben meraklı bir kızdım. Hızla Fırat'ın odasına koştum ve kapıyı araladım. Bir erkeğe göre odası çok düzenliydi.

Gardırobunu açtığımda karşıma onun kıyafetleri çıktı. Erkek kıyafetlerini giymeyi oldum olası çok sevmiştim. Ve eminim askıda duran beyaz gömlek bana çok yakışacaktı.

Hemen tişörtümü ve pijamamı çıkartıp beyaz gömleği giydim. Bana mini elbise gibi olmuştu. Biraz daha karıştırdığımda deri bir ceket bulmuştum onu da üstüme giydim ve aynada kendime baktım.

Ten rengimin beyaz olmasını çok seviyordum ama vücudumun hassas olması yüzünden bir yerimi çarptım mı hemen morarıyordu.

Saçlarım uzun ve siyahtı, kahküllerim ise kaş hizamdaydı. Gözlerim ise açık kahverengiydi, öyle şaşalı bir özelliğim yoktu. Aynadan dolabın üstündeki siyah kutuyu fark etmiştim. Zaten odasına girdim ona da baksam bir sorun olmaz diye düşündüm ve siyak kutuyu alıp yatağın üstünde açtım.

Kutunun içinde bir kimlik buldum, bu Fırat'ın kimliği miydi? Ama kimlikte savaş yazıyordu. Resime baktığımda Fırat olduğuna emindim çünkü sarı saçları kendisini tanımama yetmişti.

Adı savaşsa neden bana kendini Fırat olarak tanıtmıştı ki. Diğer şeylere baktığımda iki çift yüzüğü vardı ama çok küçüklerdi, çocuklar için yapılmış oyuncak yüzüklerdi.

Minik oyuncak ayı dikkatimi çekmişti, çok tanıdık geliyordu bu şeyler. Fakat ben bunları düşünemeden dış kapının açılma sesini duymuştum. Hemen siyah kutuyu dolabın üstüne koydum ve yataktan indim. Çok panik yapmıştım. Ceketi çıkartıp gardıroba koyarken ayağı yerdeki su ı çarpmış ve elbiselerim ıslanmıştı.

Şansıma küfrederken kapı açılmış ve Fırat yâda savaş artık hangi ismi gerçekse onla göz göze gelmiştik.

Kim bilir ne düşünecekti. Ben iyice paniklerken birden gözlerim kararmıştı.

Son gördüğüm Fırat'ın bana yönelmiş olduğuydu

Çünkü bayılmıştım...

5. bölüm ve şimdi okunma ve oy sınırlarını bekleyeceğiz

oy sınırı: 30

Küçük AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin