~Ben geldiim, kıpırtılı bir bölüm oldu, umuyorum ki beğenesiniz. Ben yazarken keyif aldım, siz de okurken keyif alın.~
~Düşüncelerinizi belirtin mutlaka.<З~_-__-__-__-_
Kafamda yine bir baş ağrısı, taksinin camına kafamı yaslamış yolu seyrediyordum. Bir şeylerin ağırlığı vardı üstümde .Düşüncelerim miydi ağır gelen? Yoksa iştahsızlık beni bitkin hale mi getirmişti? Ortaya karışık.
Dağlık ve karanlık yolları geride bırakıp nihayet gelmiştik malikâneye.
Taksiciye parasını verip nezaketen teşekkür ettikten sonra indim arabadan. Dışarıya attığım ilk adımda anlamıştım, buranın havasını solumak bile iyi geliyordu. Uzun zaman oluyordu bu bin bir hatıra barındıran malikâneye gelmeyeli, burası o kadar gerçek ve huzurluydu ki, kendimi buraya kapatıp yıllarca çıkmasam yine de sorun etmezdim sanırım.
Bir süredir buraya gelinmediğini biliyordum, yalnız kalmak, kafamı dinlemek ve bir şeylerden uzaklaşmak istemiştim. Yıllardan beri beni tanıyan çocukluğumu bilen, bu koca ve yalnız evde bahçıvanlık yapan Behzat amca açmıştı bana büyük demir kapıyı.Onunla ayak üstü konuştuktan sonra içeri girdim ,muhtemelen evine gitmek üzereydi.Beni görünce -sanırım korkacağımı düşündüğünden-kalmayı teklif etmişti . Ama yalnız kalmak istediğime ikna etmiştim onu , burası güvenli bi yerdi , ondandır ki ikna olmuştu.Öyle bi bitkinlik vardı ki üstümde, içeri girince kendimi üst kattaki en yakın misafir odalarından birisine attım ,bi çırpıda üstümdekilerden kurtulmak istiyordum.Deri ceketi çıkarıp attıktan sonra siyah büstiyerden, botlardan ve yırtık kottan da kurtulmuştum.
Ama bişey vardı. Neydi bu, soluduğumda başımı döndüren koku?Çok yoğun değildi ama garip hissettirmişti..
Buna fazla aldırmadan çamaşırlarımdan da kurtulup banyoya girdim.Duvarlardaki koyu mermer desenli granitler ve içerdeki loş ışık nedense yıkanma isteğimi körüklemişti. Duşa kabine girdim ve ılık suyun bedenimden akmasını sağladım ,bu iyi gelmişti. Suyun beni kendime getirmesi gerekiyordu, dahada mayıştırması değil. Ama çokta şikayetçi sayılmazdım.
Duşta bi yarım saat kaldıktan sonra çıktım. Yoksa suyun altında uyuyacaktım. Siyah bornozu bedenime geçirdikten sonra hafifçe saçımın nemini alıp havluyu kenara koydum, aynaya baktığımda beyaz tenim, siyah saçlarım ve yorgunluğumu belirten hafif mor göz altlarımla biraz ürkütücü duruyordum. Çirkin değil hatta hoştu ama tenimin ve saçlarımın renginin tezatlığı dikkat çekiyordu.Mart ayındaydık ve ben yazın getirdiği o bronz tenimi özlemiştim, neyseki kovuşmamıza az kalmıştı.
Kapıyı açıp dışarı adımımı attığım an çok sert bişeye çarptım ve çarpmanın etkisiyle
belim arkamdaki uzun sehpaya gelmişti. Sehpanın üzerindeki biblonun yere çarpma ve kırılma sesi geldiğinde çok önemliymiş gibi kafamı oraya çevirdiğim için dengemi kaybettim. Cam kırıklarının üzerine düşüceğimi kabullenip gözlerimi sıkıca yumdum.
Şey.. ama öyle olmamıştı...
Belime dolanan kollar beni bi hışımla çekip sırtımın yumuşak yatakla birleşmesini sağladı.Şimdi,az önce başımı döndüren o koku aynı zamanda nefesimide kesiyordu. Başı boynuma doğruydu, muhtemelen oda dengesini kaybedip üstüme düşmüştü. Kimdi ,neden kalakalmıştık böyle? Neden ikimizde hareket etmiyorduk? İtmem gerekiyordu ama sanki uzuvlarım işlevini yitirmişti. Hafifçe kaldırdı başını ve gözlerime baktı, o an vücudumdan bi elektrik dalgası geçmişti sanki.Yüzünün sağ tarafını aydınlatan loş ışık pürüzsüz tenini gözler önüne sermişti.Koyu irisleri öyle derin bakıyordu ki gözlerime, sanki ruhumu görmek ister gibiydi. Bi anda herşeyi boşverip kor gözlere dalmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKYÜZÜ AĞARANA DEK
General FictionYavaş yavaş tüm renklerin birbirine girdiğine şahit olmak.... Çocukluğu yarım bırakılmış, sıkıştırılmış hayatlar... Birbirinden habersiz diğer yarısını arayan iki acemi ruh... Birbirlerinin yaralarını sarabilecekler mi? Hayatlarını acısıyla ,tatlıs...