25. Bölüm: Katille Yüzleşme

359 36 17
                                    

"Bekle Louis sence bu iyi bir fikir mi?"

"Bilmiyorum."

Siyah örtüye uzanıp hızlıca açtığımda hayatımın şokunu yaşamıştım. Lanet olsun! Bu herifi hatırlıyorum, annemin askeriyeden arkadaşıydı, Jack abi.

Not: Hanji ve Lince Ragako köyünde çocukluk arkadaşı.

Birkaç saat önce:

Jack birkaç dakikadır Ragako köyüne davet ettiği eski asker arkadaşını bekliyordu, onunla kesinlikle konuşması gerekiyordu. Belki bundan sonrasında vicdan azabı çekecekti ama Lince'nin katili eğer o herif ise bunun pek de bir önemi yoktu.

Aslında bir düşününce çoğu şey uyuşuyordu. Geçmişi, bunu yapma nedeni... Yine de içten içe bunun gerçek olmamasını diliyordu ama onu ağlarken görmüştü, kendisi göz yaşları arasında Lince'yi öldürdüğünü itiraf etmişti. Tanıdık bir ses ona seslendiğinde ise yüzleşme vakti diye içinden geçirdi adam. Lince'nin cesedinin bulunduğu nehirden kafasını kaldırıp gelen eski arkadaşına baktı. İçten içe onun o katil olmadığına inanmak istiyordu ama adamın göz yaşları arasındaki sözlerini hatırladı. 'Lince'yi nasıl öldürdüm?'. Arkadaşını öldürdüğünü itiraf ettiğinden mi bilmiyordu ama bu gün cidden zalim görünüyordu. Zalimliğini neşeli gülümsemesi ile örtmeye çalışıyordu ama pek de işe yaramıyordu.

"Selam Jack. Gecenin bir yarısı beni ne için çağırdın."

"Bilirsin uzun zamandır görüşemiyoruz. İki lafın belini kırarız dedim."

"Seninle çok önemli bir şey konuşmak istiyorum dedin. Uzatmasana dostum işte, söyle sonrasında yine muhabbet ederiz."

Adam gerginlikle arkadaşını süzdü. İşi gereği yanında bulundurduğu silahı belindeydi, askeriyede Lince'den sonra en iyi dövüş sanatları bilen kişiydi, o zamanlar çoğu kişi fark etmese bile onun ne kadar zeki olduğunu biliyordu. Konuşmak doğru bir karar mıydı? Keşke Levi'ye söyleseydim de o da benimle gelseydi demeden edemedi adam. Yine de ne olursa olsun katille yüzleşecekti.

"Jack, iyi görünmüyorsun. Sorun ne?"

Adam endişe ile Jack'e doğru yürüyüp elini omzuna koydu. Jack kafasını kaldırıp adamın gözlerine baktığında sinirden zangır zangır titriyordu. Adamın gözlerindeki endişe samimiydi, ciddi manada onun için endişelendiğinde belli oluyordu. Onun gibi bir arkadaş katilinin kendisi için endişelenmesini istemiyordu.

"Burası neresi biliyor musun?"

"Ragako köyü değil mi işte."

"Hayır, değil."

Bir süre berrak nehrin suyuna baktı. Görebiliyordu, Lince'nin kanlarını ve cesedinin yüzündeki kırgınlığı. Yumruklarını sıkarak bağırdı Jack yıllarca karşılıksız sevdiği kadının katiline.

"Lince'nin cesedinin bulunduğu yer."

Jack adamın ona cevap vermesine izin vermeden var gücü ile yüzüne sert bir yumruk attı. Belki bu adam için pek sert bir yumruk değildi ama bunu hiç beklemiyordu.

"Bu ne içindi Jack!"

"Lince'yi sen öldürdün."

Lynx Ackerman Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin