21. Bölüm: Erwin'in Doğum Günü

372 38 20
                                    

Lynx'den(842 yılındaki anısı.)

"Bu nasıl kuzum?"

"Hayır ya, başka bir şeye bak anne."

O zamanlar hediye konusunda çok seçiciydim. Bir hediye alırken kırk kere düşünür, düşündüğümü de kırk kere eleştirirdim.

"Niye ki? Güzel bir kitap."

"Doğum günü hediyesi olarak kitap almayalım."

"Üzgünüm, üzgünüm! Prensiplerini unutmuşum kuzum."

Her zamanki yüzümü buruşturup anneme döndüm. O zamanlar hep beni de insan yerine koysanıza diye atarlanır dururdum.

"Ben hayvan değilim anne. Hange kumru kuşum diyor, sen kuzum diyorsun, adımın anlamı vaşak."

Annem gülerek saçlarımı karıştırdığını hatırlıyorum. O zamanlar bazen. "Ben büyüdüm, bana çocuk gibi davranmayın." derdim. Keşke o zamanların tadını çıkarsaymışım.

Mike elinde bir kutu ile yanımıza geliyordu. Büyük ihtimalle pasta almıştı. Gözlerimi Mike'a diktiğimi hatırlıyorum, pastayı umarım kendi damak tadına göre seçmemiştir diye içimden geçiriyordum. Yapmadığı şey değildi sonuçta.

"Pastayı aldım ben. Bak bakalım Aslan parçası, beğenecek misin."

"Benim adım Lynx!"

Mike yanaklarımı sıkıp pastayı açıp bana uzattı. Doğru pastayı aldığı için o kadar mutlu olmuştum ki anlatamam.

"Bir an için kivili pasta alacağın için çok korkmuştum Mike."

"Doğum günümde isterim bak kivili pasta."

Mike'ın dediğini sallamayıp pastayı alışveriş sepetine koyup babam ve Hange aradım. Ellerinde bir poşet ile kitapçıdan çıkıyorlardı. Saçlarımı savurup hediyeleri beni alakadar etmez . Tek sorun yedi yaşındaki benin bir hediyesi yoktu.

"Anne sen ne aldın Erwin'e."

"Cep saati aldım. Eskisi bozulmuştu."

"Peki sen Mike, sen ne aldın?"

"Kaşe kaban aldım. Erwin'e yakışıyor sonuçta."

Babam ve Hange yanımıza geldiğinde babamın montunu çekiştirdim. Babam usulca saçlarımı okşayıp yanımdaki banka oturdu.

"Erwin'e vermen için sana bir hediye aldım. Aç bak."

Gözlerimin parladığına yemin edebilirdim o an. O kadar mutlu olmuştum ki, hevesle babamın elinden poşeti alıp içindekilere baktım. Hayal kırıklığına uğramıştım o zaman çünkü içinde sadece kalem ve kalın bir ajanda vardı!

"Bari kitap alsaydınız baba."

"Vermek istemiyorsan başka hediyelere bakarız."

"Şapka alalım. Şu asker şapkası dediklerinden."

Elimden tutup Wall Sina'nın sokaklarını dolaşmaya başlamıştık. Evet, sırf bir hediye için oralara kadar sürüklemiştim onları. O zamanlar güvendiğim insanlara en güzel hediyeyi almak istiyordum sadece.

Lynx Ackerman Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin