Lynx Ackerman

6. Bölüm: Louis karr

846 yılı

Lynx'den

Kenny ile yaşamaya başlayalı tam tamına bir yıl geçmişti. Bu bir yıl içinde bana bir sürü şey öğretti. bıçak tutmakla başladık, bazı güzel ilişkiler ve bazı selamlaşma çeşitleri, insanların yanında nasıl davranılır ve daha fazla bıçak hareketi gibi ...

Bana askeriyede her şeyi yarayacaktı. Ama aklıma takılan bir şey vardı. Bana bıçaklardan birini arkada tutmamı söylemişti. Bu sayede dönme gereken tüm hareketlerde hem inanılmaz, hem normalden daha güçlü olacağımı, hem de daha az yorulacağımı söylemişti.

Babam da bıçağı böyle tutuyordu. Anneme öğretirken duymuştum biraz. Hange tüm birlikte sadece babamın kılıcı öyle tuttuğunu söylemişti. Babamı bir yerden tanıyor olabilir miydi?

Sormalı mıydım bilmiyorum ama Kenny'e babamı tanıyıp soracaktım?

Birkaç saat sonra Kenny kahvehanenin orada olurdu. Oraya gidip beklemeye karar verdim.

Hızla odama gidip dolaptan bıçağımı kontrol ettim. Ucu hala keskindi. Bir yıl içinde yaptığım tek şey bıçak tutmayı öğrenmek değildi.

Kenny bana bir şeyler öğretmeye önce "Eğer benimle kalacaksan elini kirletmen gereken zamanlar olacak." demişti.

Buraya ilk geldiğimden bela yakamdan düşmüyordu. Ve ya ben onun yakasından düşmüyordum. Kim bilir ...

Burada babam hakkında birkaç öğrenmiştim. Eskiden Yeraltında tek başına eşkıyalık yapıyormuş. Dört-on beş yaşlarında Farlan Church adında biri ile tanışıp arkadaş olmuş ve yer altında birlikte haydutluk yapmışlar. Bunu öğrendiğim kadın eskiden yer altında fahişelik yapıyormuş. Babam ve Farlan denen adam Yeraltımda yeni şöhret kazanmaya başlarken yüzeye çıkmış bu yüzden daha bilgi bilmediğini söyledi.

Kadın ile bir kez bunu konuşmak için geçmiştik gel gör ki eski birkaç müşterisi bana kafayı takmıştı. Hatta içlerinden birini beni öldürmeye bile çalıştı ama işler pek de onun istediği gibi gitmemişti çünkü ben onu öldürmüştüm.

Duvar Sinaya geleli tam bir yıl olmuştu ve bu bir yılda tam 37 kişiyi öldürmüştüm, ve yüzden fazla adam ile de kavgaya tutuşmuştum, hiç biri de tek bir çizik bile almadım. Kavga ettiğim insanların hepsinin de suç defteri kabarıktı yani beni Askeri Polis'e ihbar etseler bile kendileri yanardı. Başka yerde durum pek farklı.

Bu bir önceki halime de konuşkan olmuştum. Hala konuşmayı sevmiyorum ama eskisi gibi konuşmamak için kaçmıyorum.

Kahvehaneye girdiğimde her zaman olduğu gibi etrafta ağır bira ve sigara kokusu hakimdi. Kahvehanenin sahibinin olduğu yere gidip duvara yaslandım.

"Bana güzel bir kuzu eti getir, yanına da soda. Kenny'e olan borcuna say."

Kenny burası ile birkaç yerden bir şey alacağım zaman böyle dememi söylemişti.

Pantolonumun kenarına sıkıştırdığım bıçağı çıkarıp yemeğim gelene kadar oyalanmaya başladım.

Bir yarım saat kadar sonra kahvenin garsonu yemeğimi önüme koyup elime bir zarf tutuşturdu.