Chris ve Felix Minho'nun bir hışımla hazırlandığını anlayınca hızlıca mutfakta çıkmış ve onu durdurmaya çalışmışlardı. Felix son çare olarak Minho'ya sarılıp şu anlık bir şey yapmaması için ağlayarak yalvarıyordu. Eh Minho'da yufka yürekli biri o kadar kötü değil kıyamamıştı Felix'se ve geri oturma odasına dönüp sinirle koltuğa oturmuştu.
"Bugün değil belki ama yarın onun ağzını yüzünü dağıtıcam." demişti Minho. Chris ve Felix ne kadar üveyde olsa gerçek kardeş gibilerdi. Felix'in annesi doğum sırasında hayata gözlerini yummuştu. Chris'in babası ise başka bir kadın için annesini terk etmişti. Felix 1 Chan 5 yaşındayken anne babalar tanışmış ve evlenmişti. İşte Lee ve Bang ailesinin üzücü ama mutlu sonla biten hikayesi bu iki Avustralya'lının kardeş olmasını sağlamıştı.
Bu ikili böyle saçma şeyler anlatıp Minho'yu sakinleştirmeye çalışıyordu. Minho biraz olsun Chris ve Felix'in şapşallıkları sayesinde rahatlamıştı. Jisung ona yazana kadar yüzü gülüyordu. Minho Jisung'un her şeyi bildiğini düşünüyordu. Aslında her şeyi değil ama bir kaç şeyi biliyordu Jisung. Yine de suçlu olan kişi daima Hyunjin'di.
Jisung durmadan mesaj atıyor ve arıyordu ama Minho cevap vermek istemiyordu. Telefonunu kapatmayı tercih etmişti.
Peki o sırada Hyunjin ne mi yapıyordu. Choi Mina'yı ailesiyle tanıştırıyordu...
________________________________
İki hafta sonra...Günlerden pazartesiydi ve herkes öğle teneffüsü olduğu için kantine gidiyordu. Minho ve diğerleri ise Hyunjin'in aşağı bahçeye inmesini bekliyordu çünkü bir güzel benzeteceklerdi Hyunjin'i. Jeongin ise kenardan olacakları izleyecekti sadece.
Dörtlü şekilde aşağı geldiklerinde Mina Minho'nun her şeyi öğrendiğini gözlerinden anlamıştı. Çenesi kasılıyordu ve birazdan büyük bir yumruğu Hyunjin'in yüzüne geçirecekti.
Geçirmişti de.
Bir yumruk,iki yumruk,üç yumruk... otuz beş yumruk atmıştı Minho sinirden. Gözü dönmüştü ve kendini durduramıyordu. Elini kaldırıp tekrardan vuracağı anda "Yeter!" diye bir ses duyulmuştu birinden.
Yang Jeongin. Yine dayanamamıştı sevdiğinin acı çekmesine.Jisung Minho'nun boş bir anını yakalayıp arkasından sarılmış ve geri çekmişti onu. Sımsıkı sarılıyordu ama küçücüktü Jisungie tek başına onu tutamazdı. Bu yüzden Chris'te onu durdurmaya çalışıyordu.
Changbin ise nerdeyse ağlayacak olan Felix'e sarılıp kafasını göğsüne gömmüş ve saçlarını okşayarak geri çekmişti sevdiği çocuğu.
Hyunjin'e bir tekme de Chenle ve Jaemin vurmuştu. Hakediyordu çünkü. Yüzü darma duman olmuştu ve kan kusuyordu Hyunjin. O kadar kötü dövmüşlerdi. Onu dövmelerini isteyen Jeongin'di ama şimdi de yanına eğilip onu oturur pozisyona getiren ve yüzüne üzüntüyle bakıp iyi olup olmadığını soran da Jeongin'di.
Aşk bir aptallıktır. Ne kadar kırılsanız da,ne kadar uzağa gitse bile veya onu yıllarca göremeseniz bile yine varlığıyla sevmeye devam edersiniz. Çünkü aşık olan bir insan kördür. Eğer gerçekten seviyorsa yaptığı her şeyi göz ardı edip sevmeye devam eder :")
Yani Hyunjin bir çok kişiyle çıkmış,öpüşmüş ya da Mina'yla olduğu gibi bir çok kişiyle bile birlikte olmuş olabilirdi. Ama Jeongin yine de seviyordu.
İşte aşk böyle bir şey. Canın çok yanar ama yine de yüzüne gülersin. Yaptığı en ufak bir yakınlaşma kalbini tekletir. Ne kadar kişiyle yakınlaşırsa yakınlaşsın yine seversin onu mutluluğunu istersin. Aşk çok aptal bir duygu olabilir ama yinede mutlu olmaktan bile daha güzel bir duygudur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbime Zararsın || Hyunin
Fanfiction"Senden Nefret Ediyorum Ama Seni Çok Seviyorum" Başlama Tarihi: 14.11.2020 Yayınlama Tarihi: 20.11.2020 Bitiş Tarihi: 27.04.2021 ‼️Okunma sayısı fazla olan tek ve yazdığım ilk kitabım olduğu için yayından kaldırmaya kıyamıyorum ANCAK bu kitap aşırı...