dokuz

5.7K 816 521
                                    

Gece sever mi gündüzü, hiç kavuşamayacağını bile bile?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gece sever mi gündüzü, hiç kavuşamayacağını bile bile?

Kavuşamazlar çünkü biri, diğeri yok olduğunda var olabiliyor ancak.

Gece bendim, gündüz o. Karanlık bendim, aydınlık o. Ay bendim, güneş o. Tümüyle zıttık. Biz bu kadar zıtken nasıl ortak paydada buluşacaktık? Ondan da önemlisi buluşmak istiyor muyduk? Zıt kutuplar birbirini çeker derler bu bizde geçerli olur muydu? Gecenin bu hayattan hiçbir isteği kalmadığı ortadaydı, peki ya gündüzün? O ister miydi ortada buluşmayı?

İsterdi.

Cemil Alp bana ulaşmayı her şeyden çok isterdi.

Bense adım atmayı yeni öğrenen bir bebek gibiydim. Günlerdir onunla konuşuyordum fakat konu benim özelime, buradaki kalış nedenime, kendime kestiğim cezaya gelince susuyordum. Anlatamıyordum, anlatmak istemiyordum çünkü o buradan çıktığımda hayatımda olmayacak biriydi. O yalnızca benim buradan çıkış biletimdi. Biletimi kullandıktan sonra yırtıp çöpe atmam gerekecekti. Bunu yapabilecek miydim?

Her gün onunla aramızda kurduğumuz bağı güçlendiriyorduk.

Dolayısıyla bu soruya eskisi kadar keskin bir cevap veremiyordum.

Son günlerde ona açıktım. Ne düşünürsem söylüyordum. O da bunun farkındaydı. Hayatıma aldığımı söylediğim andan beri farkındaydı ve bu durumdan fazlasıyla memnundu. Artık açık açık kaçış konusunu söyleme vaktim gelmişti. Erteledikçe, böyle kalmaya devam ettikçe yakınlığımız artıyordu. İkimiz de aramızda bir kapı yok gibi davranıyorduk. Çünkü o ince kapıdan daha kalın bir duvar örmüştüm zamanında aramıza. O duvarı da kendi ellerimle yıkmıştım. Baştaki yıkış amacımı hatırlatmalıydım kendime. Her şey buradan çıkmak içindi, bunu unutmamalıydım. Ama Cemil Alp... Ona bunu nasıl yapardım?

Yatakta uzanmış bunu düşünüyordum. Havanın soğuk olmasına rağmen verdikleri incecik pike üzerimde değildi. Yatağın bir tarafından aşağı sarkıyordu. Üzerimdeki tek şey beyaz pijama takımımdı. Uzun kolluydu ve bu sefer uzun kollarının avucumun içine kadar çekmiş sıkıyordum. Düşündükçe dipsiz bir kuyuya çekiliyordum sanki. Önümü göremiyordum, göremedikçe avuçlarımı sıkıyordum. Gündüzleri elimden geldiğince onu düşünmemeye, planımı düşünmeye çalışıyordum. Çünkü onu, 5 aydır yanımda oluşunu düşünürsem planımda aksama, duygularımda duraksama olurdu. Bunun olmasını istemiyordum. Artık yanan olmak istemiyordum.

Ben fazlasıyla yakmak istiyordum.

İçim ateş dolmuştu. Geceden daha kara bir ateşle.

Gözlerim tavanı kolluyordu, biraz da onun yollarını... Yollarını gözlediğin adama ihanet mi edeceksin Hafsa? Gerçekten bu kadar değiştin mi? Dedikleri gibi canavar mı oldun?

Mecburum.

"Hafsa?"

En büyük ikilemim de geldi işte.

HALLİCE HALİM ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin