Her şey gitsin, gece gelsin.
Herkes gitsin, sen gel.
Cemil Alp'in gelmesini bekliyordum diğer birçok gecede olduğu gibi. Geldiğinde ona anlatacak bir adet olayım, bir adet soracağım hesabım vardı. Genelde kendi vukuatlarımla mahvettiğim günüm bugün ben hariç herkes tarafından yönlendirilmişti. Özellikle sonda çıkan Gülben... Buraya geldiğimin ilk haftasından takmıştı bana. Sürekli laf atıp dürtüp durmuştu beni. Başta karşılık vermeden geçmiştim ama sonraları o kadar sinirimi bozar olmuştu ki karşılık verir olmuştum. Onu etrafımdan uzaklaştıracak hareketler yapıyordum ya da sadece bir cümle söyleyerek ayrılıyordum etrafından. Hiçbir zaman bile isteye fiziksel olarak canını yakmamıştım. Yakamazdım. O kadar şuurumu yitirmemiştim henüz.
Kafasında bardak patlatma olayım bile onun yüzündendi.
Bana yakıştırdığı ithamları duyup öfkelenmiş, o öfkeyle yemekhanede elime geçen ilk şeyi fırlatmıştım. Bardağı duvara nişan alarak atmıştım, vücuduna değecek herhangi bir yere atmamıştım. Amacım gözünü korkutmak, çenesini kapatmaktı. Ama o tilki aklından yine ne geçirdiyse artık bile isteye kendine zarar vermişti. Kafasını uzatarak bardağın kendisine çarpmasını sağlamıştı. Gözlerimi irileştirerek izlemiştim hareketini.
Deli değildi belki ama mazoşist olma yolunda emin adımlar atıyordu.
"Hafsa?" Başımı silkeleyip gelen adama kulak verdim. "Ben geldim, ne yapıyorsun?"
İp atlıyorum.
Kendime yüzümü buruşturduktan sonra gereksiz sorusunu es geçip direkt konuya girdim. "Sana bir şey anlatacağım."
"Tabii," dedi bir an bocalayarak. "Tabii, anlat dinliyorum."
Üzerimdeki hırkayı çekiştirerek kapının dibine çöktüm ve neredeyse fısıldayarak konuşmaya başladım. "Şu geçenlerde kafasında bardak patlattığım kadın var ya onunla karşılaştık bugün. Daha doğrusu karşıma çıktı. İleri geri konuştu. Başta umursamadım, vallahi muhatap bile olmadım..."
"Yemin etmene gerek yok Hafsa," diye böldü anında. Gerçekten neden vallahi deme ihtiyacı duymuştum ki? "Benim için senin her sözün yemin niteliğinde zaten, inanıyorum."
Öyle çok inanmayan oldu ki bana Cemil Alp, şimdi konuşurken araya yeminler, ikna edici sözler sıkıştırmadan duramıyorum.
"Her neyse," dedim bakışlarımı tırnaklarıma indirirken. Çok derinden kesilmişti tırnaklarım, bazıları kanlanmıştı. Kanlanmış yerlerini eşeledim konuşurken. "Ben muhatap olmadıkça üstüme geldi, en sonunda geceleri kiminle konuştuğunu biliyorum dedi. Ben inanmadım tabii hemen, uyduruyorsun dedim inkar ettim. Israr etti. Bir adamla konuştuğunu duydum, eminim dedi. Doktorlara söylemekle tehdit etti beni. Söylemesi benim umurumda olmaz, bana etki etmez, bundan daha kötü bir halde olamam zaten ama seni öğrenirlerse..." Dudağımın kenarını ısırdım ne diyeceğimi bilemeyerek. "Kötü olur işte, biliyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HALLİCE HALİM ✔
Short StoryAkıl hastanesinde yatan bir kadın. O hastanenin güvenlik görevlisi olan bir adam. Ve bu; onların birbirlerini buluş hikayesi. *Wattpad'de yayımlanan Hallice Halim isimli ilk hikayedir.