39

1.9K 214 69
                                    

Yüzüne bakmaya cesaret edemiyordum. Ne söyleyebilirim ki... Beni istemediği aşikardı, özellikle ben olduğumu zaten biliyormuş. Daha fazla uzatmanın bir anlamı yoktu aksi takdirde birazdan ağlamaya başlayacaktım,beni ağlarken görmesini kesinlikle istemiyordum.

- Aslına bakarsan söyleyebilecek bir şeyim yok bu yüzden lütfen boş verelim,konuyu kapatalım.

- Bak anlıyorum üzgünsün ama lütfen beni bir dinle?

- Bu konu hakkında daha fazla konuşmak istemiyorum lütfen anlayış göster.

- Ecmel...

Romanlarda ki şu; ismimi ne kadar güzel söyledi cümlesi geldi aklıma ansızın,oysa benim tam tersini canım yanmıştı sadece ismimi onun ağzından duyunca.

Söyleyebilecek bir şeyim yoktu. Ne ruhumun nede bedenimin kaldırabileceği bir yük taşımaya hazır değildim bu yüzden daha fazla orda kalmayıp direkt eve doğru yürüdüm.

Evin kapısını aralayınca bir an sanki bacaklarımı hissetmiyordum. Bütün gücümü kullandım ve içeriye kendimi attıktan sonra kapının dibine çöktüm.

Boş boş bakındım ve kısa bir süre sonra gözyaşlarımı serbest bıraktım. Ne kadar süre ağladım bilmiyordum fakat yorgun düşmüş olmalıydım ki orada uyuya kalmıştım.

Uyandığımda saat 19.00'dı. Tuhaf bir şekilde çok enerjik uyanmıştım. Sanki bugün olanları yaşayan ben değilim de bir başkasıydı. Kendimi o kadar enerjik hissediyordum ki bir çırpıda bütün evi temizlemiştim.

Yemek yapmak için mutfağa girdiğimde Asel ve Eren'in yokluğunu fark ettim. Son ders haricinde hiç görüşmemiştik. Onları aramaya karar verdim.  Eren'in telefonu çok uzun bir sürece çaldığı halde hiç açmamıştı, vazgeçip Asel'i aramaya karar verdim.

Ondan da yanıt alamayınca  yemek yapmaya devam ettim. Hafızam yavaş yavaş kuvvetleniyordu yaşananları yeni yaşanmış gibi bir hisse kapıldım ve gözlerimin dolmasına mani olamadım.

Kendimi o kadar ezik ve değersiz hissediyordum ki fakat içten içe de saçmaladığımın farkındaydım. Nasıl olurda Eymen  gibi birinden karşılıklı beklerdim ki zaten?  Aklı selim olan her insan bilirdi  ki bu gerçekten olması oldukça güç olan bir durumdu.

Benim ondan beklediğim hiçbir karşılık yoktu sevgisini de istemiyordum. fakat insan doğası gereği reddedilmek gerçekten canımı yakmıştı. Her ne kadar biyolojik ve psikolojik açıdan yaklaşmaya çalışsam da işin içinden çıkamıyordum.  Beklentiler insanı üzmekten öteye gitmiyordu bunu bir kere daha tecrübe etmiştim.

Neredeyse dibi tutmak üzere olan çorbayı son anda fark etmiş ve karıştırmıştım. Hayatta böyleydi işte bazen o çorbanın dipi tutuyor ve sorumluluğunu almamız gerekiyordu. Önemli olan dibi tutmadan önce o çorbayı karıştırmaktı...

yemekleri yaptıktan sonra hepsini altını kapatım ve kafamı dağıtmak için biraz müzik dinlemeye karar verdim.

Gelen bildirim müziği bölünce çok sinirlenmiştim. Bildirme baktığımda normalde bir mesajdı.

05** *** ****: Ecmel nereden başlayacağımı bilemiyorum. Şunu bilmeni isterim ki bugün beni yanlış anladın. Konu neydi ya da ne oldu bilmiyorum ama seni ne kadar kırdığımın farkındayım. Çünkü bana kırıldığın o kadar belliydi ki. Sebebi her ne olursa olsun çok üzgünüm. İçten özür diliyorum. Aslında yüzyüze özür dilemeyi daha çok isterdim. Umarım beni affedersin. ( 20.03)

Mesajı okuyunca kısa süre bir Şok geçirdim. Yanlış anlamadan kıstı  neydi? Onu dinlemem için ısrar ettiğinde aslında farklı bir şeyler bildiğini mi söylemeye çalışmıştı?

Telefonum çalmaya başlayınca açtım.

- Asel nerdesiniz?

- Ecmel iyi misin?

- Evet iyiyim neden? Nerdesiniz?

- Eymen bizi aradı ve restorana çağırdı. Bizimle konuşmak istedi.

- Nasıl yani ne konuşacakmış ki?

- Senin haberin yok mu Eymen Fransa'ya gidiyor, dönmeyecek.

___________________

Hayırlı akşamlar ✨






Tencere Tava|✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin