"Kim olduğu derken?" Deyip sorarcasına tek kaşımı kaldırdım. "Bir katilmiş gibi soruyorsun."
Gözlerini devirdi. Gözündeki koyuluk gitmiş üstelik suratına da alaycı bir ifade yerleşmişti. "Her neyse," bunu umursamazca söylemeye çalışmış ama başaramamıştı.
"Ben çıkıyorum bir şey isteyen var mı?"
Kimseden cevap gelmesini beklemeden de ayaklanıp kapıya yöneldi.
"Bunun nesi var?'' dedi Aleyna. Kafamı olumsuz anlamda sallarken Esma' nın gözleri bana çevrildi. "Nerdeyse bir saattir seni izliyordu."
"Kim?" diye sordum. "O işte. Tostu getiren. Okula yeni gelmiş sanırım tam bilmiyorum ama soğuk durmuş herkesten. Aslında birden sana tost verince sadece biz değil tüm sınıf şaşırdı baksana." Esma etrafı işaret ederken gözlerimi sınıfta gezdirdiğimda açıkçası ürperdim. Cidden tüm gözleri beklemesem de, tüm gözler bizim masadaydı. Bunun bir eksisi de şuydu. Belki en arka sırada oturmuş olmasaydım bu kadar dikkat çekmezdim çünkü çocuk en arka sıraya kadar yürümek zorunda kalmıştı. Ama bence asıl sebep bu da değildi. Asıl sebep şuydu 'Neden bu kız?' Bunun sebebini ise çok iyi biliyordum. Yine de ısrarla gözlerimi herkesin üzerinde gezdirdim. Benim rahatsız olmamı isteyenler kendileri rahatsız olmuşlar ve gözlerini kaçırmışlardı. Gülümsedim. Hepsinden genel olarak tiksiniyordum.
"Abi çok yakışıklıydı be!"
Bunlar hariç. Bunlar, değer verdiğim yegane insanlardı. Gözlerim onlara dönünce anlamış gibi gülümsediler.
"Tost neyli?" Dedi Esma. Aslında ben de merak etmiştim çünkü çok açtım. Tostun içini açıp incelemeye başladık. Tamam incelenecek bir şey yoktu ama kızlar sadece hap var mı diye bakıyorlardı.
"Belki de Yusuf haklıdır," dedi Aleyna tostu incelerken. Kaşlarım bana sorduğu "Onun kim olduğunu biliyor musun?" sorusunu hatırlayınca çatılmaya başladı. "Hangi konuda haklıydı?" dedim. Sanırım biraz sinirle sormuştum. "Hayır yani şimdi tostu inceliyoruz ya ondan dedim. Yani kim olduğunu bilen yok sonuçta. İçine bakmamız bu yüzden değil mi zaten?" Aleyna konuşunca çoğu zaman böyle oluyordu. Kafanız karışıyor ama söylediklerini anlayınca da mantıklı geliyordu.
Yine de yüzüm 'Cidden mi?' şekline büründüğü için "Tamam tamam," diyerek konuyu kapattı.
Tosttan kızlara koparıp kendi tostumu ısırırken -bir şey olacaksa hepimize olsun diye düşünmüştük- içeri Yusuf girdi. Gözleri bizi görmeden başka bir masaya geçip oturdu. "Bu neye tripli ki şimdi?" dediğinde Esmayla aynı şeyi düşündüğümüzü anladım. Ufak bir bakış atınca sabırsızca elinde kalemle oynadığını gördüm.
Ve bu kadar bilinmezlik ve gerginlikten sonra içeriyi beni daima gülümsetecek bir ses doldurdu.
"Olum burası mis gibi sucuk kokuyor lan! "