Xiaojun yemeğini yedikten sonra ikili beraber hastane yatağına uzanarak, sarılmaya ve özlem gidermeye devam etmişti. Hendery incitmekten korktuğu bedenin sağ omzunun üzerinde uzanıyor ve vücudunu olabildikçe geriye çekerek ağırlığını Xiaojun'a vermekten kaçınıyordu.
Xiaojun bunu anladığında somurtarak yanında uzanan ve kendisinden oldukça kaçan bedeni yakınına çekerek göğsüne yatırmıştı. Hendery kalkacak gibi olduğunda ise sert bir dille kalkmaması gerektiğini söylemişti ki Hendery o an hareket etmeye vazgeçerek özlediği bedenin göğsüne sindi.
-Bebeğim, seni o kadar özledim ki anlatamam. Gideceğini öğrendiğimde alelacele evden çıktım fakat evimin önünde bir kaç adam beni bekliyordu ve ben daha ne olduğunu anlayamadan bana vurmaya başladılar. Yavaşça bilincim kapandı daha sonrasında ise bu hastane yatağında uyandım.Ne olup bittiğini tam anlamıyla hatırlamıyorum fakat beni döven adamlardan biri telefonda ablanla konuşuyordu.
-Özür dilerim sevgilim, yanında olamadığım, seni suçladığım ve beni kandırdığını düşündüğüm için özür dilerim. Bunu yapanların ailem olduğunu biliyorum, ablam bu işin başındaymış fakat eminim ki ailem de bu işin içinde.
-Özür dilememelisin Hendery, yapmadığın bir şey için özür dileme sevgilim. Seni kandırdığımı düşünmen normal çünkü daha aramızdaki hiçbir şeyi netleştiremedik. Seni bir randevuya bile çıkaramadım fakat buradan çıktığımda en kısa zamanda her şeyin açıklığa kavuşmasını sağlayacağım ve biz ilk randevumuza gideceğiz.
-Seni seviyorum Xiaojun, seni çok seviyorum. Seni hakedecek ne yaptım bilmiyorum fakat iyi ki yapmışım. Bundan sonra benim tek ailem sensin ve seni bırakmaya niyetim yok.
-Ben de seni çok seviyorum bebeğim, tahmin edemeyeceğin kadar çok fazla. Biz bir aileyiz ve her ne olursa olsun asla ayrılmayacağız. Sen ve ben 70 yaşında dedeler olsak dahi birbirimize aşkla bakmaya devam edeceğiz.
-Aptal, 70 yaş sence de çok değil mi?
-Onu öyle ortamın havası dolayısıyla söyledim bebeğim, çok takılma.
-Aptal!
Hendery, Xiaojun'un son söyledikleri ile kahkaha atarak acıtmayacak şekilde yumruklarını göğsüne indirmiş ve hafifçe akan göz yaşlarını silmişti. Gülmekten kapanan gözlerini açtığında kendisini derin duygular barındıran gözlerle izleyen bedeni görmüş ve yutkunarak kahkaha atmayı kesmişti.
-Çok güzelsin, en güzelisin Hendery. Her gün, her an sana daha çok tutuluyorum ve sen her seferinde beni büyülemeyi başarıyorsun.
-Aniden şöyle şeyler söylemesene, utanıyorum.
Hendery, kızaran yanaklarını görmemesi için yüzünü Xiaojun'un boyun girintisine gömmüş ve oflayarak ona bakmayı reddetmişti. Xiaojun ise onun bu sevimli hallerine gülerek, çenesini eliyle kavramış ve kafasını kaldırarak kendisine bakmasını sağlamıştı.
-Utanma bebeğim, ne kadar utanınca seni yemek istesem de utanma. Küçük Xiao rahat durmuyor.
-Tanrım! Xiaojun! Bu durumda bile neler söylüyorsun.
-Elimde değil, o ve ben seni çok seviyoruz. Ayrıca seni çok özledik bu yüzden uslu durmak konusunda berbatız.
-Kes şunu, sen iyileşmeden hiçbir şey olmayacak.
-Peki bebeğim, bekleyeceğiz mecburen.
Hendery, yanında dudak büzen bedene bakmış ve bıkkın bir nefes vererek dudaklarını kendisine göre daha cansız görünen dudaklara bastırmıştı. Xiaojun beklemediği ama içten içe istediği hareket ile elini karşısındaki bedenin ensesine atarak daha da yakınına çekmiş ve öpücüğü derinleştirmeye başlamıştı.
Hendery'e göre sadece bir kaç masum öpücük verilecek ve ayrılıp uyumaya başlayacaklardı. Xiaojun ise bunun tam tersini yaparak, alt dudağını dudakları arasına aldığı bedeni daha da yakınına çekmiş ve dudaklarını dişleriyle ezerek ağzını aralamasını sağlamıştı.
Hendery'nin araladığı dudaklarının arasından dilini sıcak mağaraya yolladığında, ikilinin dilleri buluşarak kısıkça inlemelerine neden olmuştu. Hastane odasını ıslak öpüşme sesleri ve kesik kesik inlemeler doldurduğunda Hendery yavaşça kendini geriye çekerek büyük olanı durdurmuştu. Eğer durdurmasaydı işler farklı bir raddeye varacaktı ki şu anda bunu yapamazlardı.
Xiaojun bir kaç santim geri çekildiğinde Hendery, alnını karşısındaki bedenin alnına yaslamış ve bir kaç saniye soluklanarak tam önündeki yüzü incelemeye başlamıştı. Xiao Dejun yakışıklı adamdı. Şekilli burnu, içinde derin anlamlar taşıyan galaksileri ve belirgin elmacık kemikleriyle güzeldi.
Hendery'nin, Xiao'da en sevdiği şey ise hiç şüphesiz gülümsemesiydi. Gülümseyince dudaklarının aldığı şekli ezberlemişti Hendery ve her bir anında bu yakışıklı adamı gülerken görmek istiyordu. Kendisine hep böyle baksın, asla pişman olmasın, asla sevmekten vazgeçmesin istiyordu.
Xiaojun'da da durumlar pek farklı değildi. Yakınında olduğu bedenden hissedilen ferah, kalbinde çiçekler açtıran koku burnuna dolmuş ve özlediği, günlerce sayıklayarak beklediği beden kalbine dokunmuştu. Ezbere bildiği yüz çok yakınındaydı, günlerce sarıp sarmalamak istediği beden kollarının altındaydı ve o sadece bu savunmasız bedeni daha da yakınına çekerek sıkıca sarmaktan, her bir detayını sevmekten başka bir şey yapamıyordu.
O gece birbirlerine sarılarak sarmaş dolaş bir şekilde hastane yatağında uyuyakalan iki beden şimdiye kadarki en huzurlu uykularını çekmişler ve sabah olduğunda doktor tarafından basılmalarını umursamayarak, aşklarını her ne olursa olsun ön planda tutmaya karar vermişlerdi.
Sabah uyandırıldıklarında çıkış işlemlerinin başlamasını beklemişlerdi ki Xiaojun'un ifadesini almaya gelen polis bunun gecikmesine yol açmıştı ama ikisi de bu durumdan şikayetçi değildi çünkü her ne olursa olsun ikisi beraberdi ve hiçkimse artık onları yıkamazdı.
Sizleri çok seviyorum bebişler💖💘💗💓💕💝💞
Bölüm çook çook gecikti bunun için üzgünüm ama umarım beklediğinize değmiştir. İlhamım yoktu ve derslerim vardı falan filan her zamanki şeyler ama beklediğiniz için teşekkür ederim 🥺🍼💦
![](https://img.wattpad.com/cover/231796087-288-k913538.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝗼𝗵 𝗱𝗮𝗱𝗱𝘆!/ 𝘅𝗶𝗮𝗼𝗱𝗲𝗿𝘆
FanfictionXiaojun, okulda gördüğü kendinden küçük sevimli çocuğa tutulmuştu, uzun arayışlar sonucu Instagram'ını bulduğu bedenin bir kink hesabı olduğunu öğrendiğinde onun sahibi olabilmek için Hendery'e mesaj attı. WayV Xiaojun&Hendery