Bölüm 1

274 88 54
                                    



"Acı hissedilmek ister."

"b-baba d-dur yapma yalvarırım.."

Öyle anlar vardır ki tek hissedilen korku ve çaresizliktir, öyle bir korkudur ki bu kalp atışlarınız hızlanmış, boğazınız kurumuş, gözlerinizde akmaya hazırlanan gözyaşları birikmiş....Ve o anlarda yok olmak istersiniz.Tıpkı benim gibi.

"kes sesini!" diyerek kükredi babam. "Ben sana o çocukla bir daha görüşmeyeceksin demedim mi?!" Bağırıyordu. Çok fazla bağırıyordu.

"Söz baba bir daha asla görüşmeyeceğim.Nolur ver bana elindeki." Bir yandan Ellerim ayaklarım ve sesim titriyor bir yandan Emir'in bugün bana hediye ettiği kolyeyi bırakması için ikna etmeye çalışıyordum. Sıradan bir kolye olsa asla bu kadar diretmezdim fakat bu vefat etmiş annesinin kolyesiydi ve bana hediye etmişti.Beni annesine benzettiği için. Beni sevdiği için.

"Daha kaç kere uyaracağım ulan seni! Katil mi edeceksin sen beni?!" diyerek adeta kükredi.Kolyeyi sıkmaktan elleri kızarmış, şişmişti. Kopacak olmasından çok korkuyordum.

"ta-tamam baba sana yemin ederim bu sondu söz veriyorum ver şu kolyeyi bana." Sesim titriyor adeta yalvarıyordum.Sanırım annemin "Prensesler ağlamaz güzel kızım...Prensesler ağlamamalı." Sözleri bile beni engelleyememişti. Gözyaşlarım oluk oluk akıyor kendimi tutamıyordum. Babam sürekli sinirlenir, bağırır çağırırdı fakat onu ilk kez böyle görüyordum.

" Ne var bu kolyede!?" diyerek yeniden bağırdı. "Ne var da sen ona zarar gelmesini istemiyorsun?" sesi birazdaha kısılmış bir cevap bekler gibi yüzüme bakıyordu.

Derin bir nefes aldım. Doğruyu söyleyecektim hem belki o zaman biraz olsa yumuşardı. Gerçi hiç sanmıyordum.

"Annesi.."dedim. Babamın yüzü aniden değişti ve duruldu yüzünü koca bir merak kaplamıştı. Ağlamaktan sesim kısılmış nefes nefese kalmış sesimle devam ettim. " Annesinin kolyesi...Bana hediye etti baba."

Kısa süreli sessizlik oldu.Babam kolyeyi aynı şekil elinde tutuyor, derin nefes alıp vererek bana bakıyordu. " Bu kolye bende kalacak! Almak için en ufak ısrarda bulunmayacaksın Saye beni daha fazla sinirlendirmek istemezsin değil mi güzel kızım?" Bu sorudan ziyade apaçık bir tehtidti. Olamazdı. Emir o kolyeyi boynumda görmeze kim bilir ne düşünürdü. Ona söz vermiştim. Hiç çıkarmayacaktım.

"Ama neden baba?" diye sordum. Sesim itirazdan ziyade kuşkulu çıkmıştı." O kolye neden sende kalacak?"

"Hala konuşuyor musun sen?" diyerek üzerime bir adım daha attı.Bende yerde dizlerimi çökmüş çaresizce çözüm yolu düşünüyordum."Bu kolyeyi çöpe atmadığıma dua et duydun mu beni!?"

Daha fazla konuşmanın zararlı olacağını anladım ve çaresizce başımı salladım. Babam da bundan memnun olmuş gibi başını salladı.

"Güzeeel." Dedi uzatarak. Sesi keyifli çıkmıştı. Şu an babamdan iğrenmem normal miydi? "Şimdi bana derhal telefonunu getir." İşte korktuğum cümleyi kurmuştu. Telefonumu istiyordu ve ben ona telefonumu veremezdim.

"Baba lütfen..." dedim. Sesimdeki titreme beni terkrar ele geçirdi. "Söz dedim bir daha görüşmeyeceğim dedim...Telefonumu alma benden."

" Neden?!" sesi tekrar yükseldi. " O piçle konuşabilesin diye mi he? Ona mesaj atabilesin diye mi? Bana bak Saye beni çıldırtma şu telefonu derhal bana ver!"

Ağzım bir şey söylemek için tekrar aralandı ama bir şey söylemedim. Yapacağım tüm itiraz cümleleri boğazıma dizilmişti. El mahkum yerden kalkmış çantama doğru ilerlemiştim. Nedendir bilinmez ama çok kötü şeyler olacağı içime doğuyordu.

ÇİFT DİKİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin