" Hey! Minik Saye buradayım görmüyor musun beni?"
Naif bir kadının sesini duymamla kafamı hızla çevirdiğimde kimseyi görememiş olmanın korkusuyla daha çok ağlamaya başlamıştım.
" Saye buradayım...Bak bana! Minik Saye!"
Yine kimseyi görememiştim. Ağlıyor, titriyor annemi istiyordum.
" Her yer karanlık biliyorum. Gel bana kurtar beni. Sesime gel minik Saye!"
Sese doğru gidemiyordum. Çünkü ses her yerdeydi. Ses sanki beynimin içindeydi.
" Gelemiyorum.." sesim titriyordu.Gözyaşlarım düşüyor etrafımda karanlık dışında bir şey göremiyordum.
" Geleceksin minik saye! beni sen bulacaksın... Ben sana gelemiyorum. Beni engelliyorlar.."
" Bulamıyorum.." dedim ağlayarak. Etrafta dönmeye devam ediyordum. " Seni.. Bulamıyorum"
" Bulacaksın Minik Saye! Beni sen kurtaracaksın.."
Nefes nefese uyandığımda yatakta tek başıma olmadığımı farkettim. Sancar telaşlı bir şekilde bana bakıyor kolumu tutuyordu.
" Saye iyi misin? Bak bakayım bana.." kolumdan tutup bedenimi ona doğru çevirdi ve terlemiş saçımı geriye doğru attı. Ben ise gerçekten de ağladığımı farkettim.
" Şşş kabustu sadece.." dedi erkeksi ve hafif mayıştırıcı sesiyle. " Gel elini yüzünü yıkayalım."
" Gerçek gibiydi.." dedim onu duymamış gibi. " Onu bulmamı istiyor Sancar."
" Sadece kabustu Saye... Sadece kabus tamam mı? Hadi kalk.."
Onu dinleyip bende yataktan kalmıştım. Odanın içindeki banyoya geçtiğimde onun da benimle beraber içeriye girmesini engellemiştim.
" Tamam tamam iyiyim. Kendim hallederim Sancar.. Sağol."
Sancar anlayışlı bir şekilde kafasını salladıktan sonra banyonun kapısını kapatmış aynaya bakmıştım. Fakat aynada gördüğüm ben değildim.
Aynaya baktığımda gördüğüm gözleri yaşlı çocukluğumdu.
Bir süre daha kendime baktıktan sonra fazla oyalandığımı farkettim. Daha sonra çabucak elimi yüzümü yıkayıp odaya geri dönmüştüm. Bavulumdan Siyah kot siyah bol t shirt çıkarıp bir de siyah ceket çıkartmış hızlıca üstümü giyinmiştim. Tarağı bulmak için üşendiğimden ellerimle aralarından geçmiştim. Zaten kendilerinden şekil alıyorlardı.
Yavaş adımlarla merdivenden indiğimde mutfak ve salon birleşikti ve kocamandı. Sancar elindeki Tablette bir şeylere bakıyor evin hizmetlisi olduğunu düşündüğüm kadın kahvaltı masasını donatıyordu.
" Günaydın.." dedim çekimser ve kısık bir sesle. Sancar kafasını kaldırıp bana baktığında sofrayı hazırlayan kadının yüzünü samimi bir gülüş kaplamıştı.
" Günaydın güzel kızım geç şöyle."
" Teşekkür ederim.." dedim bende onun gibi sevimli olmaya çalıştığım bir sesle.
" Ben Elif ablan kızım. Bu evdeki işlerden sorumluyum. Bir ihtiyacın olunca bana seslen çekinme sakın."
" Çok memnun oldum Elif abla.." dedim samimi bir şekilde. Burada bugün son günüm olduğu için son söylediği şeye cevap verme gereği duymamıştım.